Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Haziran '10

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Bir şehre veda ederken

Bir şehre veda ederken
 

Valizler hazırlanır önce; içine kıyafetlerle birlikte anılarınızı doldurduğunuz. Tek tek katlanır tüm giysiler, öylesine düzenlidir. Öylesine sıkıştırırsınız ki geride bir şey kalmasın diye.. Tamam deyip fermuarı çekersiniz, başucunuzda unuttuğunuz bir fotograf bütün düzeni bozuverir bir anda. O ana doğru yolculuğa çıkarsınız, düşünceleriniz düşüncelerinizi kovalar ve herşeyi yanınızda götürürken aslında neleri de peşinizde bıraktığınızı fark edersiniz. Gülümsersiniz fotografa ya da bir kaç damla gözyaşıyla birlikte onu da alırsınız yanınıza. Ve bir meçhul'a doğru yolculuğa çıkarsınız. Gidişiniz nereyedir? Ayladır özlemini çektiğiniz ailenize mi?Hayatta onsuz yaşayamam dediğiniz biriciğinize mi? Yıllardır görmediğiniz bir dostunuza mı? Ya da biryerlerde kaybettiğiniz kendinize midir? Tüm bu düşüncelerle çıkacağınız yolculuk geride bıraktılarınızın en büyük ispatıdır aslında.

"Zamanın durduğu şehir "diye seslenmiştim en son sana İstanbul!!! Ne yazık ki zaman seni de durduramadı heybetli, yürek dağlatan koca şehir. Soğuk bir eylül akşamıydı ilk buluşmamızda. Dalgaların kıyılara ne hırçın vuruyordu. Vapurlar geçiyordu uzaktan. Martılar uçuşuyorlar, insanlar gece gündüz demeden ordan oraya koşturuyorlardı. Peri kızlarının süzülüşü gibi tramvayın süzülerek bizleri Osmanlı'nın en gözde yerinden alıp boğazın en guzel mazaralı yerıne bırakıyordu. Kilisenin çan sesleri, Camilerin ezan sesleri arasında seni dinlememiş miydik?? Seninle saray saray dolaşıp peşin sıra görkemli duran tarihine tanıklık etmemiş miydik? karların yağışıyla beyazlığını, baharın uyanışıyla lalelerinin tüm renklerini sen de gördük. İnsanlar tanıdık; siyahi, sarışın, esmer. Herbiri farklı ülkelerden, bölgelerden olan. Herbirinde farklı farklı dünyaları, ufukları gördük. Kimisi yanımızda kaldı, kimisi de herkes gibi gitti. Kalbimizin ilk çırpıntısını da seninle hissettik. Henüz acısını çekmedik ama gideceğimiz için hüzünleniyoruz galiba.

Valizimizi hazırladık. Elbiselerimizle birlikte içine en güzel anılarımızı sığdırdık. Yatağımızın çarşaf takımını da idareye teslim ettiğimize göre Edirnekapı Öğrenci Yurdundan ayrılma zamanımız geldi. Topkapı-Ulubatlı metrosuna bu kez taksim için binmiyoruz. Gidiş yönümüz belli çünkü: Otogar. İlk günkü heyecanın yerini hüzün aldı. Kararlı bakışlarla yolculuğa kendimizi hazırlıyoruz. Veda mesajlarının ardından yolcuğa başlıyoruz. Yolculuk boyunca bir çok düşünce üşüşüyor kafamıza. Acaba ne olacak? diye düşünmeye başlıyoruz ardından.
Her gidişimizde meçhul bir gelecekle yüzleşiriz. Çktığımız hayat yolculuğunda olduğu gibi bir gidiş bir varış noktasını müjdeler bizlere. Bu gel-gitlerle birlikte doldururuz hayat yolculuğumuzu tıpkı diğer yolculuklarda yaptığımız gibi. İstanbul bize çok güzel insanlar, anılar, tecrübeler kattı ve hayatımızın biriciğini. Şimdi ne kadar hüzünlü olsak ta biliyoruz ki bir gün bu hüznün yerini mutluluk alacak. Gidişim hüznüm sana dönüşüm ebedi mutluluğum olacak kalbimin şehr-i İstanbul!!

 
Toplam blog
: 8
: 966
Kayıt tarihi
: 21.01.10
 
 

DEĞİŞİK VE FARKLI OLANLARA BENİM İLGİM.YAŞAMI SEWİYORUM. GEZMEK,YABANCI KÜLTÜRLER TANIMAK,FARKLI İNS..