Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Şubat '14

 
Kategori
Öykü
 

Bir sevda öyküsü (bölüm 2)

Bir sevda öyküsü (bölüm 2)
 

Yaşlı kadın koltıukta otururken, birden bir genç kız gördü.Uzun boylu, zayıf, kumral saçları dalga dalga omuzlarına dökülen çok güzel genç bir kızdı kaldırımda yürüyen. Mevsim ilkbahardı. Kızın üzerindeki küçük çiçek desenli , verev etekli elbise arada esen rüzgarın etkisiyle uzun bacaklarına sarılıyor ve onu daha da çekici yapıyordu. Yüksek topuklu ayakkabıları ile bir kuş gibi sekerek giden kız ,sabah işe yetişme telaşında idi.

İşe gireli henüz bir kaç ay olmuştu. Liseyi bitirince hemen çalışmak, evin mütevazi bütçesine yardımcı olmak istemişti. Babası memurdu, az maaş alıyordu. Tam o günlerde Posta idaresinin memur arandığını  duydu. Sınava başvurdu ve kazandı. Onu hemen görev yerine vermediler. Bir kurs görmesi gerekiyordu. Bir süre kurs gördükten sonra, evinin yakınındaki bir posta idaresine memur olarak tayin ettiler. Genç kız artık çok mutlu idi. İlk aylığını aldığı gün hemen bir pastaneye gidip annesinin en sevdiği ekler pastalardan bir kutu yaptırdı. O gece evde annesi, babası ve kızkardeşi mutluluk içinde pastalarını yiyip ilk aylığını kutladılar.

  İşte bugün de seker gibi sabahın serinliğinde işine koşuyordu. İşini çok seviyordu. Tam Postanenin kapısında içeri girmeye çalışırken birden bir adam ile çarpıştı. Çarpıştığı adam da postaneye iş için gelmiş olan bir müşteri idi. O da sabah erken saatte yapacağı bir havalenin telaşı içindeydi ve etrafını görecek hali yoktu.

  Genç kız, çarpıştığı adama kafasını kaldırıp tam çıkışmak üzere iken birden durdu. Genç bir adamdı çarptığı. Bej pardesüsü , fötr şapkası ile şık, güzel , hoş bir genç adam. Genç kız adama çıkışmayı unuttu birden, Adamın güzel ve artistik yüzüne bakıp 'Sanırım bir aktör bu adam.'diye düşündü.Genç adam da postane kapısında çarpıştığı genç kızın hülyalı, yeşil gözlerine, uzun kirpiklerine bakakalmıştı. 'Yaşamımda gördüğüm en güzel gözler bunlar.'diye düşündü birden.

  Postane kapısındaki bu hülyalı bakışma bir kaç saniye sürdü ama bu bir kaç saniye aşkın ateşini alevlemeye yetmişti.

  Genç adam havale işini bitirdikten sonra genç kızın bulunduğu bölümde aldı soluğu. Genç kız çok ciddi' Ne istediğini sorduğunda,sizinle biraz konuşmak' dedi genç adam. Her zaman çok ciddi olan genç kız o gün o gün adamın isteğini kıramadı. Zaten istese de kıramazdı. Zira Eros oklarını atmıştı çoktan.

  O gün öğle tatilinde sahildeki çay bahçesinde buluşmaya söz verdiler birbirlerine. Genç kız, heyecanla öğle tatilinde çay bahçesine koştuğunda genç adamı masalardan birinde oturur ve bekler buldu.Telaşla masaya genç adamın karşısına oturan genç kızın birden aklına buluştuğu adamın ismini bilmediği geldi. Onun gözlerindeki ürkek bakışı fark eden genç adam elini kibarca uzattı ve 'Ben Orhan 'diye takdim etti kendini. Bir kuş gibi kalbi çarpan genç kız 'Ben Melahat 'dedi karşılığında.

  O gün başlayan bu aşk çok hızlı ilerledi. Bu tanışmadan iki ay sonra gençler kendilerini nikah memurunun önünde buldular . Her iki tarafın ailesinin çıkardığı bütün pürüzler onların nikahını engelleyememişti. Genç kız, bu ani nikahta bir gelinlik bile giyememişti. Sonraki yıllar hep içinde bir ukde kaldığını söylerdi. O gün genç kız gelinlik giyemedi ama genç adam yaşadığı sürece ona daima en güzel aşk giysilerini  giydirdi.

  Yıllar yılları kovaladı, onların aşkı, sevdası bitmedi, çoğaldı. İki kızları oldu bu yılarda .İkisi de aşk çocuğu iki güzel yavru, bu beraberliği daha da perçinledi.

  Öyle çok sevdiler ki birbirlerini bir gün kadının gözleri görmez olduğunda adam işini bırakıp onun yanında oturmayı ve onun her zaman gözü olmayı seçti.

  Yaşlı kadın, oturduğu yerde yarı uyur, yarı uyanık bu hayalleri yaşarken ,birden vaktin gece yarısını geçtiğini ve artık kalkıp yatağına yatması gerektiğini düşündü. Ama yatmadan yapması gereken bir iş vardı.

  Kalktı, yatak odasına gitti, Şifonyerin çekmecesini açtı, İçinden bir kutu çıkarttı. Kutuyu yatağın üstüne koydu, parmağından nikah yüzüğünü çıkartıp kutudaki diğer yüzüğün yanına yerleştirdi. Artık iki yüzük yanyana idi kutuda. Bunları yaparken iki damla gözyaşı döküldü yanaklarına.'Seni çok özledim Orhan.'dedi.

  Yaşlı kadın uykuya dalmadan önce , artık Orhan'a kavuşma zamanının geldiğini biliyordu.
 

 
Toplam blog
: 826
: 1068
Kayıt tarihi
: 26.04.11
 
 

Ben emekli bir iktisatçıyım. 21 yıldır bir sanatçı annesiyim. Küçük kızım klasik müziğe eğilim gö..