Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ağustos '12

 
Kategori
Edebiyat
 

Bir şiir rüzgarı eser Ankara'dan İzmir'e

Bir şiir rüzgarı eser Ankara'dan İzmir'e
 

Ankara… Benim için anlamı, önemi, anıları, dostları, dostlukları, genç heyecanları olan bir kent.  1966 güzünden 1975 yılı ilkyazına  dek geçen genç ve devinimli yıllarımın dünyası. Ne zaman bir dostum gelse Ankara’dan  İzmir’e, ne zaman dostlarım gitse İzmir’den Ankara’ya… Selamlar alırım, selamlar gönderirim.  Hele bir de kitaplar gelmeye görsün Ankaralı yazın dostlarından, sanki Ankara’yla buluşmuş gibi duyumsarım kendimi. Gönenir içim.

Gerilerde kalan Çele’li, Meltem’li dergicilik günlerimi anımsarım Ankara’ya gelince söz.  Şimdi aramızda olmayan Sadık Deniz, Ahmet Ayberkin, Şahinkaya Dil, İsmet Kemal Karadayı aklıma gelir. Dostluklarını yüreğimde  sevgiyle taşıdığım Aydın ve Şahver Karasüleymanoğlu, İsmail Yılmaz, Ünsal Piroğlu, Sina Akyol, Ersen Tolunay, Mutlu Şenel, Güngör Özmen, Mehmet Kıyat, Hüsnü Züber, Fahrünnisa Kadıbeşegil, Şevket Apalak, Sabahattin Çetin, Yaşar Durak, Zülfikar Sezen…bir bir geçerler gözümün öünden. Sözü uzatırsam, anılara başlarsam, bu yazı bitmez o zaman.

Bana gönül dostluğu, yazı sıcaklığı ile ulaşan her kitap önce yüreğimde, sonra kitaplığımda yer alır. Özenle yerleştiririm onları raflara. Bakışırız, söyleşiriz. Fırsat buldukça okurum, dinlerim, dizelerle özlem gideririm.                                                  … 

Kitaplığıma ellerim dokunduğunda nicedir yazmak isteyip de  yazamadığım, belki ertelediğim, aynı zamanda eksiklendiğim Ankaralı şair dostlarımın kitaplarını buldum karşımda. Şevket Apalak, Vedat Yazıcı, Aydan Yalçın, selami Karabulut , Ramazan Teknikel, Ertuğrul Özüaydın, Bircan Çelik Gevrekci.

Kimden başlasam diye düşünmedim; çünkü dostluğuyla övündüğüm, onur duyduğum, sevdiğim, saydığım kırk yıllık bir dostumun, Şevket Apalak’ın kitabına merhaba dedim öncelikle:“Kalbim Bir Eğlence’den Başka” (1) Nisan 2010’da çıkmış, sıcağı sıcağına da ulaşmıştı bana.

Okudukça onun otobüsle, trenle geçmişe yaptığı yolculuklara katıldım; Yalvaç’a, Mudanya’ya, Ayvalık’a, Kars’a, Ankara’ya, Gaziantep’e gittim. Örneğin görmediğim Kars’ı kabı yırtık bir tarih güldestesinde / anlamından kopuk günlerden birinde / 1971’de / ekim ayında karsda / gece sokulmuştu ceketimizden içeri dizeleriyle tanımaya çalıştım. Gaziantep’e, memleketime dair şu dizelerle avundum: ”alleben deresine inmeden / unuttum hatırasını / bir otobüs daha bulsak /uzak günleri taşıyan, sadece // seninle belki antepe / hüzün geçen sinemasından / bir bilet almak için yolculuk / düşüne”

Şevket Apalak adı bir çok kişiye yüksek yargıda görev yapan yargıcı anımsatır belki. Bölge İdare Mahkemesi Başkanlığı, Danıştay Üyeliği  ve 2005’ten 2011 yılı sonlarına dek Anayasa Mahkemesi’nin saygın bir üyesi olarak görevler üstlendi. Şimdi emekli bir yargıç olarak Ankara’da yaşamını sürdürüyor.

Ancak Şevket Apalak şair olarak da önemli bir kimliktir benim için. Ankara’da Yazı İşleri Müdürlüğü’nü yaptığım Çele Dergisi’nde 1967 yılında tanıdım. Hem Ankara Hukuk Fakültesi’nde öğrenimini sürdürüyor, hem de Anıtkabir’de memur olarak çalışıyordu. Şiir sanki “sığındığı bir iskele”ydi onun için.

Dönemin etkili edebiyat dergilerinden Yeni Gerçek, Dost, Yordam, Soyut’ta şiirleri yayınlanmıştı. Ahmed Arif’in Hasretinden Prangalar Eskittim için Soyut Dergisi’nde yazdığı o güzelim deneme yazısını da unutmadım.

“Yüzünün şiir gülünü hiç soldurtmayan; ‘çantasına sakladığı macerasını’ yanında taşıyan; şiir teknesinde sevda bayrağını sürekli dalgalandıran Şevket Apalak, şiir yayımlamadığı yılların acısını, gökyüzünü, evreni, dünyayı kucaklayan dizeleriyle çıkaracak.” diye yazmıştım bir seçki için. 

 … 

Kırk yıllık dost deyince, Vedat Yazıcı’yı unutmak olası mı? Milli Eğitim Bakanlığı’nda çalıştığım yıllardan gelen bir sıcak dostluk bu. İyi bir radyo programcısı, eğitimci, yazar, romancı, dil emekçisi… Çocuk yazınına katkısı ise yadsınamaz. Şair yanını fazla ortaya çıkarmayan Yazıcı bu kez “Düş/Yaralı” (2) kitabıyla  da kendini duyumsattı.  Aslı Balıkesir Savaştepeli Vedat Yazıcı, tanıdığımdan bu yana sevdalı, yürekten bağlı bir Ankaralı, bir cumhuriyet sevdalısı,  toplumsal gerçekçi çizgide yılmaz savaşımcı, demokrat, emeğe saygılı bir insan. Düşler yara alırsa vay halimize demeden geçemedim.                                                  

Kendimizi tanımaya başladığımız, gökyüzünü ayrımsadığımız zamanlardan beri ay, dedemiz, ışığımız, aydınlığımız, gece sevincimiz, şiirimiz olmuş. Göle, denize, nehire yansıyan ışığı oynaşmış gözlerimizle. Bestekârlar ay şiirlerine en güzel bestelerini yaparken, ne çok aşklar yaşanmış, ne çok aşıklar hüzünler, heyecanlar yaşamış, sarsıntılar geçirmiş… Aydan Yalçın da tutmuş Ay Konuşsun (3) deyip sözü ona vermiş sanki. Kuşadası’nda bir etkinlikte buluştuğumuzda, kitabın mürekkebi henüz kurumamıştı.  

Ankara’da yaşamını sürdüren Akdenizli şair kız Aydan Yalçın…  “Ay Konuşsun”la ay aydınlığına, ay şarkısına bir kez daha dokunmuş, ”rengini soyunmuş  ay” dan yeni sesler, yeni duyumsamalar yollamış bize. Yaşamın sevgi çeşitlemelerini, aşk renklerini, zamanın görüntülerini yorumlarken, kimi yerde sorgulamalarına da ortak etmiş. İmgelerle, benzetmelerle şiirin tadını çıkarmış bir güzel.

İnsan dair düşüncelerini, yaşanan karmaşaları dinginlikle ve kendi tinsel duyumu ile buluşturmuş. Bunu yaparken şaşırtıcı ögelere yaslanmamış, tedirginliğe yönelmemiş. Yumuşak, ince, yapıcı sesiyle lirizmi de duyumsatmış dizelerinde. Yaşadığı coğrafya insanının duyarlığını yansıtırken, evrenselliği de dışlamamış. Konuşma dilini şiirin düzeneği içinde, biçemince kullanmış. Aydan Yalçın sağlam adımlarla, güvenli, kararlı biçimde şiirini geliştiriyor, olgunlaştırıyor, şirini sevdiriyor. 

…                                          

Selami Karabulut la İzmir’de birkaç kez karşılaştık. Bu yıl hem bir etkinlik için geldiğinde, hem de  İzmir Kitap Fuarı’nda kısa süreli görüşme olanağı bulduk. Bu yıl Ceyhun Atuf Kansu Şiir ödülünü  Başka Tufan (4) kitabıyla alan Selami Karabulut şiirini sevdiğim, beğeniyle izlediğim şairlerdendir.  Daha önce yayımlanan ilk üç kitabında, şiirin doğasına uyarak  sanki başka bir dili yakalama çabası içinde, imgeye de ağırlık veren söyleyişler içinde görünmüştü, bu bağlamda ürünler vermişti. Bu kez dilinde, söyleyişinde  rahat, dingin,  sesini bulmuş bir şair kimliğiyle çıktı karşımıza. 

ellerin kirli mi diyorsun, elbette herkes kadar

ama bir dokunuşunla havalanan ev içlerine döndüm

durup tekrar gözden geçiriyorum hayat bilgisini

(s.8)

“Hayat bilgisi”nin çalışkan öğrencisi Karabulut, özgün söylemin, lirizmin de tadını veriyor dizeleriyle. Başka  Tufan’la başka aşklar, başka dünyalar, başka yaşamlar, başka aşklarla buluşuyoruz. Karabulut “günlerin çetelesi”ni tutmayı sürdürüyor olmalı. 

Şairin işine karışılmaz. Öylesine geniş ve sonsuz bakar yaşama. Görür geleceği; tadını farklı biçimiyle yorumlar sevdiklerinin. Ramazan Teknikel “İncirin İkinci Tadı”yla (5)  “dalında kekremsi kalan” bir tadı  kırın, zamanın, yaşamın, taşranın rengini, sesini, algısını, sezgisini yaşatıyor.

Sevgili Teknikel Besnili. Üzümü çağrıştıran ilçeden. Memleketim Gaziantep’e de yakın bir ilçe. Bir bakıma hemşerimdir. Gaziantep’te 2006 yılında ilk kitap fuarında karşılaşmış, ortak dostlarımız Mehmet Kara, AliÇapan, Fevzi Günenç’le bir fotoğraf karesine de saptanmıştık.

1976 yılından beri yazın dünyasında Teknikel. Türk Dili, Yeditepe, Varlık, Oluşum, Mavi (Gaziantep), Çağdaş Türk Dili,  Sözcükler, Sincan İstasyonu, Kıyı, dergilerinden de izledim onu. Şiir, deneme, günce, değini yazılarını  beğeniyle okuyorum.

İncirin İkinci Tadı Çağdaş Şair ve Yazarlar Derneği tarafından bu yıl düzenlenen Abdülkadir Bulut Şiir Yarışmasında  birinci oldu.

Geçip giden zamana, “iki dirhem bir çekirdek”yaşama dair şiirlerle buluşurken, onun taşra yalnızlığının da ayrımına varmamak olası değil. Bir yandan kırların sonsuz bilgeliğini duyumsatırken, bir yandan da bir kentin nasıl özlendiğini anlatır. Bir Zaman Ustası (s.58) şiirindeki gibi Teknikel de zamanın tüm olanakları, çerçevesi, içeriği ve izleriyle bir zaman ustası mı yoksa?

Dedim ki geceye aylardan da karanfilolsun

Mevsimlerden bir giysi olsun

Oralarda bir yarın olsun,yanında bir köylü olsun

Kalabalıktan gün giymiş olsun, dalda bir avcı olsun

Zaman iyi bir ustanın elinden çıkmış olsun

 

Ressam Mustafa Ayaz’ı çizgileri, renkleri, yorumuyla bir resim kapakta. Ertuğrul Özüaydın’ın “aşka tutkun, çiçeğe tutkun”  “Fesleğen Öğüdü”nü dinliyorum. Bir yanımda zambaklar, lavanta kokuları, erguvanlar, akşamsefaları; bir yanımda incir, erik, elma, fıstık, kiraz  ağaçlar… Her mevsimin çiçekleri, meyveleri içinde bahçelerden geçiyor gibisiniz. Bir doğa şenliği sanki “”kuruyan kent bahçeleri içinde”.

Ertuğrul Özüaydın’ın kulaklarını İzmir’de şair Mehmet Sadık Kırımlı’yla da çok çınlatıyoruz. Telefon görüşmelerinden söz eder, sevgi ve saygı dolu konuşmalarını anlatır. Ben de tanımış gibi olurum Özüaydın’ı. Fesleğen Öğüdü (6) basımtarihi eski ama bana 2011 Aralık ayında geldi. Şiirleriyle buluştum. Nicedir bir merhaba diyemedim diye içleniyordum kendi kendime. Oysa Ankaralı şairleri anarken, İzmir’den kitap aracılığıyla bir merhabayı paylaşmak istedim.

Dergicilikle uğraşan şair, yazar dostlara farklı bir saygı, sevg, duyarım. Bir özverili iştir dergicilik; emek, sabır, heyecan, devinim gerektiriri. Bir yandan şiire, yazıya,öyküye çalışacaksın, bir yandan dergi işlerine koşturacaksın.  Ertuğrul Özüaydın da bunu yapıyor. Ne güzel. Emeğine sağlık.

Özüaydın “Kuş bahçeleri” ve Gezdiğim Ara Sokaklar” diye iki olarak bölümde düzenlediği Feseleğen Öğüdünü severek okudum. Okul bahçesinde “çiçeği burnunda bir karış aşkı” düşündüm. (s.8)  “İncelikle mutluluğun içinden yeşeren” bir sesi duydum “Aşk Uğruna”da (s.10). “Daldan dala”konan “aşkın cıvıl cıvıl sesiyle bir kuş” oldum. (s.12)  Sonra o uçuk, deli, düş pembesiyle buluştum.   (s.43) 

… 

Bircan Çelik Gevrekci  Ankara’dan   “Yıldız Evi Yanık Su”(7)  sesiyle  merhaba dedi.  Geçen yıldan bu yana iki kitap birden... Demek şiirler birikince, kitaplar da ardı ardına çıkabiliyor. Belli olmaz Gevrekci, yeni dosyalarını önümüzdeki günlerde yeni kitaplara dönüştürebilir.

Facebook’tan fotoğraflarında güleç yüzüyle karşılaşıyordum Gevrekci’nin; bu kez özgürlük, insana saygı, sevgi, aşk, sevecenlik, içtenlik, tutku dizeleriyle buluştuk.

Özgeçmişinde ünüversitenin  el sanatları dalından mezun olduğu yazılı. Resim yaptığını da öğrendiğim Gevrekci bir çok sergiye de katılmış. Bu bilgileri almasam da onun resme yatkınlığını seziyorsunuz.  Görsel bir şenlik var dizelerinde çoğu kez. “mor bulutlara uçuşan tüller”den, “kar beyazı saf ipek dantel”den, “yıldız çağlayanından” da duyumsatıyor renk coşkusunu, görsel  ve biçimsel özenliliğini…

“Göreceli lirik söylemi”ni kullanıyor şiirin. Sözü uzatmadan daha kestirme bir yöntemle söylüyor diyeceklerini. Sabırlı olmanın şiir dilini kullanıyor: “Biz aynı evrende uçuştukça / Bir gün / Bir yerlerde/Yakalar öperiz/Bütünleşen iki yıldızı…” s.78. Bir yandan da “sevgiye çocuk” olmanın tadını çıkarıyor. Şairin en yakın arkadaşı, sırdaşı, dostu değil mi o içindeki çocuk. Bircan Çelik’i de bu sevgi akranlığında bir  çocuk duyarlığı taşımasına şaşırmadım. Çünkjü şairin içindeki o çocuk her zaman güzeldir, özgürdür, özgedir, sesini yükseltendir, aydınlıktır, yapmacıksızdır.

Evet sevgili dostlar, Ankara’yı, Ankara’da yaşayan şair dostlarımı andım, onların kitaplarıyla, şiirleriyle çoğaldım, anılara yolculuk yaptım. Şiire emek veren, üreten, kitaplarıyla aşkınlaşan dostlarıma merhaba…

(1) Kalbim Bir Eğlenceden Başka, Şevket Apalak, Kendi yayını, Ankara Nisan 2010, 110 sayfa.

(2) Düş/Yaralı, Vadat Yazıcı, Kurgu Kültür Merkezi Y.,Ocak 2012, 80 sayfa

(3) Ay Konuşsun, Aydan Yalçın, Hayal Y., Mayıs 2010, 96 sayfa

(4) Başka Tufan, Selami Karabulut, Yazılı Kâğıt Y. Eylül 2011, 64 sayfa

(5) İncirin İkinci Tadı, Ramazan Teknikel, Yazılı Kâğıt Y.,Şubat 2011, 72 sayfa

(6) Fesleğen Öğüdü, Ertuğrul özüaydın, Patika dergisi Y.,Ekim 2005, 64 sayfa

(7) Yıldız Evi Yanık Su, Bircan Çelik Gevrekci, Kurgu Kültür Merkezi Y.,Mart   2012, 96 sayfa,

 
Toplam blog
: 178
: 1483
Kayıt tarihi
: 01.06.08
 
 

1946 yılında Gaziantep’in Oğuzeli ilçesinde doğdum. İlkokulu aynı ilçede, ortaokulu Ceyhan’da, li..