- Kategori
- Edebiyat
Bir Solukta
Yine kendimi buldum bir yerlerde, körelen istidadımı bileyebilmek ümidi ile. Şimdiye kadar okunsun diye yazdığım her cümlenin sonunda, hüsran öcünü aldı ruhumun sularından. Bilinmez yağmurlarım. Yağmurdan yayılan toprak kokusu, burnumun ucuna dokunuyor. Ucu dediysem, uçurum gibi… Çok yüksek tepeler, aşağısı ise derin. Derin sulara düşürdüğüm kokunu arıyorum ben ise, ayağıma dolanan yosunların sayesinde…
Ben masal gibiyim ya biraz biraz, sen ise ağır bir roman, benim tarafımdan yazılan. Ağırsa ağır, yük gibi sanki omuzlarıma abanan. Sert kenarlarının, uzun yürüyüşlerin sonunda daha çok can yaktığı, ağır bir roman, tarafımdan… Çok okunuyor, çok raflara sığıyorsun. Fakat çok da yıpranmışsın, tozun siliniyor, yer değiştiriyorsun. Hal bu ki yalnız benim için yazsaydım, yerin hep baki kalırdı. Sayfalarına narince dokunur, o en güzel kitap kokusunu içime solur, aynı rafa geri koyardım. Şimdi sadece, çok satanlar…
BİR SOLUKTA
Gözlerin gözlerimde
Uyuyor gecelerce,
Seni görüyorum.
Gökyüzümün verandasında,
Bulutların içinde
Seni soluyorum.
Derinlerde
Ve belki de
Sesime iliştirince seni
Boğazıma düğümlenip
Ciğerlerime akıyorsun,
Seni soluyorum.
Bilmiyorsun,
Soluğumda titriyorsun,
Üşüyorum.
Bitmiyorsun
Sen yağdıkça gözlerime,
Süzüldükçe gökyüzünden
Seni soluyorum.
Tüy gibi düşüyorsun,
Salına salına yağıyorsun
Gözlerime.
Seni soluyorum.
İçime çekiyorum,
Dumanıma sarılıp
Nefesim oluyorsun
Seni soluyorum.
İç içe geçiyor gölgeler
Bacamda tütüyorsun,
Yine gökyüzündeyken
Gök yüzün.
Seni soluyorum.