Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Şubat '17

 
Kategori
Türkiye Ekonomisi
 

Bir soru iletisine yanıt: Tarım Kredi Kooperatifleri (TKK) üzerine

Bir soru iletisine yanıt: Tarım Kredi Kooperatifleri (TKK) üzerine
 

“Modele, kooperatif ortaklarını eğitip, devlet yönlendirmesinin yerine ikame edecek bir “Kooperatif yönetim biçimi” konulamadı.”


Bir okurum  aşağıdaki soru iletisini göndermiş,

Sayın hocam; tarım kredi kooperatifleri ile ilgili bir değerlendirmenizi alabilir miyiz sayfamıza. Zira şuan köylerde üreticiler ile anket yapıyorum. Üretici Ekim zamanı girdi almak için yeterli finansman bulamamaktan şikayetçi. TKK’nin verdiği kredi faiz ve girdiler için istediği vade farkının yüksek olduğunu dile getiriyor. Çözüm olarak, devletin Ekim döneminden hasada kadar ki süreçte faizsiz veya düşük faizli nakit para vermesini istiyorlar. Bunun olabilirliği ve bu süreçte TKK’nin rolünün ne olması gerektiğini anlatan bir yazı yazarsanız sayfada yayınlamaktan onur duyarız. Saygılarımla 17.01.2017

X.Y.

*

X……  Bey,

TKK ve TSK’leri Türk toplumunun dünya kooperatifçiliğine  yaptığı orijinal bir katkıdır.  Bildiğiniz gibi TKK’lerinin kökeni  1863’lere, Mithat Paşa’ya kadar iner.  Cumhuriyetin kuruluş dönemlerinde Türkiye’de bugünkü anlamda batı Avrupa tipi kooperatifler kurmak  kolay değildi . Çünkü kooperatif özünde bir halk birleşmesi olduğu için, halkın bunu tek başına kurup geliştirmeleri beklenemezdi. O nedenle bir Devlet yönlendirmesi devreye sokulmuştur.

Ancak bu modele kooperatif ortaklarını eğitip, devlet yönlendirmesinin yerine ikame edecek bir “Kooperatif yönetim biçimi” konulamadı. Belki de , Savaş yılları olan 1940’lı yılları dikkate almazsak, 1950’lerden sonra bu kooperatiflerin yönetimindeki devlet katkısını, sanırım siyasi erkler kendi siyasi varlığı için kullanmak istediler…. Ve kullandılar da. Kooperatifçiliği ortaklarına devredebilecek bir program uygulama yerine, kendi yandaşlarına bir işlendirme yerleri olarak değerlendirdiler.

Oysa 1950’lerde İtalya , Toprak reformunu geçekleştirirken benzer modelde Toprak Reformu Kooperatifleri kurdular. Yönetimi ayni bizim TKK, TSK’deki  gibi devletin atamasıyla gelen , yönetim kurulunda oy sahibi olan müdürlerin görevi sadece kooperatifi yönetmek değildi. Onlar ayni zamanda kooperatif ortaklarını eğitmek ve kooperatiflerini  kendileri yönetecek bir pozisyona getirmekti. Nitekim İtalyan Devleti bunun için 30 yıl hedef koymuştu. Ama amacını 15 senede gerçekleştirerek bu kooperatiflerin yönetiminden Devlet çekildi. Niteki m BM’in 2014’de yaptırdığı bir araştırmaya göre İtalya  , küresel düzeyde kooperatifçiliği en üst düzeyde olan ülke sıralamasında sanırım 5. sırada[1].

Ben, kooperatifçilik kuramına  en yakın çalışma gösteren kooperatifler üzerinde çalışmalarımı yoğunlaştırdım. Bununla birlikte 1970’lerde İzmir ili örneğinde TKK ve TSK’lerini de ele aldım.  Bu çalışma eski de olsa, sanırım  metodolojisiyle, veri toplama ve analiziyle, sonuçlarıyla hala bu düzeydie bir çalışma gerçekleştirilmedi (arzu ederseniz pdf dosyasını  size gönderebilirim)

Daha sonraları TKK ve TSK’leri ile ilgili pek çok öğrencime lisans, lisansüstü tezler yaptırdım…   Ama önemli bir sorunla karşılaştık (Özellikle 1980’lerden sonra) .  İlgili kooperatiflerden yeterli ve sağlıklı bilgi alamadık…  Örneğin 1970’li yılların ortalarında Toprak reformu bölgesi için yaptığımız bir araştırmada  birim kooperatifler dışında, ülke bazında ilgili bakanlıklardan bilgi almak çok güçleşti…

Özetle TKK için şunu söyleyebilirim : Cumhuriyetin kuruluş yıllarında  Türk toplumunun en önemli  ekonomik faaliyeti tarımdır. Tarımda üretimi artırıp, ülkenin kalkınması için gerekli sermayenin elde edilmesi gerekliydi. Bunun için Anadolu’ya yayılmış tarım işletmelerinin  üretimini çeşitlendirmesi ve artırması için gerekli kurumların yaratılması gerekiyordu .

Ana hatlarıyla özetlersek :

1.       Çiftçinin  ülke ekonomisi için iç ve dış pazarlara yönelik ürünleri tanıması ve üretmesi için gerekli kurumlar (örneğin Tarımsal Yayım Servisi,  Tarım araştırma enstitüleri,  Tarımsal eğitim kurumları, vb..);

2.       Bu ürünlerin  yetiştirilmesi için gerekli teknik girdilerin üretimi ve  çiftçilere ulaştırılması ile ilgili kurumlar (örneğin zirai donatım, Gübre, Yem fabrikaları,  Şeker Kurumu, Tekel, TKK,TSK, vb);

3.        Tarım ürünlerini pazar ve sanayi ile buluşturabilecek kuruluşlar ( örneğin Sümerbank, Şeker Şirket, ET-SÜT Kurumu, vb…, Tarım Satış Kooperatifleri);

4.       Bu işleri yaparken üretimin, pazarlamanın, sanayinin finansal  ayağını yaratmak.  Burada banka sistemi çok önemli. Ziraat Bankası bu konuda temel kurum oldu.  Onun kırsal kesime kadar uzanarak gerekli ayni ve nakdi kredileme işlerini de TKK’leri üslendi. Böylece Anadolu’nun  en ücra köşelerine kadar  ayni ve nakdi krediler TKK’leri sayesinde ulaştırıldı.

5.       Bütün bu süreçte insan öğesi çok önemliydi. Bunu başarabilecek köylünün eğitimi gerekliydi. Bunu için Köy Enstitüleri devreye sokuldu ( Ne yazık ki ömrü uzun olmadı).

 

Özellikle 1980 sonrası ekonominin yeniden yapılandırılması sürecinde TKK ve TSK’leri büyük ölçüde işlevsizleştirildi.  Kooperatiflere  satılan mallar piyasaya göre   ucuz; kooperatiflerden alınan mallarda  pahalı olmaya başladı. Ortakların büyük çoğunluğu kooperatifçilikten soğudu…

 

Burada bir şeyi daha dikkatinizi çekmek isterim.

Bugün küresel leşen bir ekonomide  “Banka Sistemi” çok önemlidir. O nedenle pek çok sektör, büyük holdingler kendi bankalarını yaratırlar. Ne yazık ki Tarım  ve  Kooperatif sektör Türkiye’de hala kendi bankalarını kuramamışlardır.  O nedenle bu iki kesim , finansal kaynak bulmak için hep siyasal iktidarın  “niyetine” bırakılmıştır.

Selam ve sevgilerimle.

 

Başarılar dileklerimle

Dr. Ayhan ÇIKIN

18.01.2017, İzmir

 

 

 

 
Toplam blog
: 174
: 482
Kayıt tarihi
: 29.01.07
 
 

Şair ve bilim insanı (Tarım Ekonomisi). 1 Ocak 1946, Muğla doğumlu. 1968'de asistan olarak girdiğ..