Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Kasım '06

 
Kategori
Eğitim
 

Bir Şura'nın ardından

Bir Milli Eğitim Şura’sı daha sona erdi. Basında çıkan haberler, şura’nın hangi yönde yürüdüğünü ana hatlarıyla verdi. Basında yer alan haberlere bakılırsa da anlaşılan her zaman ki gibi dağ fare doğurmuştu. Uzun süredir toplanmayan Milli Eğitim Şura’sından son yıllarda artan sorunlarla ilgili kararlar çıkacağı uman herkesi de hayal kırıklığına uğrattı. Son yıllarda tüm okullarımızı bir saman alevi gibi saran şiddete neredeyse hiç değinilmedi. Okulların kaynak sorununa da , öğretmen yetiştirme sistemine de, okullarda yeni bir anlayışla disiplin yönetmeliğinin değişmesi gerektiğine de, yeni müfredatla ilgili konulara da değinilmedi. Kariyerli kariyersiz öğretmen ayırımı da konuşulamadı, eğitimde özelleştirme de, özel okullara kaynak aktarılması da, okullarda 3 -4 değişik statüde öğretmen olması da konuşulmadı.

Neye değinildi? Basında yazılanlardan öğrenebildiğimiz kadarıyla sadece meslek liselerinin katsayı sorununa değinildi. Öncelikle belirtmek gerekir ki meslek lisesi öğrencilerine farklı katsayı uygulaması kesinlikle adaletsizdir ve mutlaka çözüme kavuşturulmalıdır. Kendilerini geliştirmek ya da meslek değiştirmek isteyen meslek lisesi mezunlarının önüne konan katsayı engeli mutlaka kaldırılmalıdır. Kendini yeterli gören meslek liseleri mezunu öğrenciler, üniversitelerde mutlaka arzu ettikleri bölüme gidebilmelidir

İnsanların bir mesleği bir okulu seçmesinde rol oynayan çok değişik faktörler vardır. Bu faktörler kendi istekleriyle yaptıkları seçimler olabileceği gibi, ailelerinin zorlamasıyla ya da arkadaş ya da yakınlarının önerisiyle yapılan seçimler de olabilmektedir. Sekiz yıllık bir öğrenim sonunda 15 yaslarındaki bir gencin son derece sağlıklı bir seçim yapabileceğini ve bu seçimin kadiri mutlak olduğunu, hiç değişmeyeceğini ve üstelik bu seçimden memnun kalmazsa, mutlu olmazsa, yaşamı boyunca hiç değiştiremeyeceğini, bundan sonraki yaşamını da aynı mutsuzlukla sürdüreceğini söyleyebilir miyiz? Toplumda hasbelkader seçtiği mesleği zorunlu olarak sürdürmek zorunda olan, işe her gün ayakları geri geri giden insanlar yok mu? Bu secimle seçilen mesleklerde çalışanların mutlu, güler yüzlü, hatta verimli çalışabileceğini söylemek mümkün mü? Bugün her meslekte aradığını bulamamış, tesadüfen yaptığı seçimlerle geleceği belirlenmiş, nice insan var aramızda. Bunların durumunu göz önüne aldığımızda, insanların daha çocuk yaşta yaptıkları ya da yaptırıldıkları bir seçimin faturasını ömür boyu ödemek zorunda kalmaları çok ağır değil mi? Biz yetişkin insanlar olarak bile seçimlerimizi ne kadar sağlıklı yapabiliyoruz. Bu kararlarımızdan dolayı pişman mutsuz olduğumuzda, içinde yasadığımız koşulları ya da kararlarımızı değiştirmeye çalışmıyor muyuz? İçimizde, yaptığı mesleği sevmeyenlerin sayısı, sizce çok değil midir? Ya da ilgili liseyi ya da fakülteyi bitirir bitirmez bitirdikleri okulla hiçbir ilgisi olmayan özlemini çektikleri işe kapağı atanlara başka mesleklere geçenlere sıkça rastlamıyor muyuz? O zaman çeşitli sebeplerle. Ailelerinin zorlamasıyla ya da o zaman cazip gelmesi ya da başka seçeneğin olmaması gibi gerekçelerle seçilen meslekten hiç dönüş olamayacak mı? Vazgeçilemeyecek mi? İnsanlar şu ya da bu nedenle seçmek zorunda oldukları, okulu, mesleği mutsuz bir şekilde sürdürmeye çalışmalıdırlar mı bilemiyorum, ama zaten çalışırken mutlu olunmayan bir mesleğin verim ya da başarıda getirmesi de düşünülemez

Ne zaman meslek liselerinin katsayı sorunu gündeme gelse, hemen özel okullar ya da lise lobisi faaliyete geçmekte, konu hemen toplumun çok hassas olduğu, laikler şeriatçılar düzlemine çekilmekte, bir süre çekişme yaşanmakta sonra da konu her iki tarafında geri çekilmesiyle sonlanmaktadır.

Aslında bu konuda işin ilginçliği bu olayda meslek liselerinin tarafı ne yazık ki yoktur.

Bir yanda lise lobisi, bir yanda aradan imam hatipleri kurtarmaya çalışan bakanlık. Çocukları meslek lisesinde okuyan çoğu orta gelirli ve yoksul sessiz çoğunluk ise şura’nın kendi çocuklarıyla ilgili vereceği kararı kayıtsız bir şekilde izlemektedir.

Meslek liselerinde kimlerin çocukları okumaktadır? Öncelikle belirtmek gerekir ki orta gelirli ve yoksul ailelerin çocukları. Aileler çocuklarını bu okullara gönderirken bir yandan cocuklarının lise de öğrenim görmesini isterken, diğer yanıyla da bir mesleğinin olmasını isterler. Ki o çocuklar zorda kaldıklarında sahipsiz kalmasın. Gerektiğinde ekmek parasını da kazanabilecekleri bir meslekleri olsun. Çünkü çocuklarını istedikleri üniversite de okutmaya güçleri yetmemektedir. Çoğunun bu üniversitelere çocuklarını göndermek için ekonomik durumları da olmadığından, çocuklarının bir yandan çalışması ve kendi okul masraflarını da önemli ölçüde kendilerinin karşılaması gereklidir. Bazen de başarısız duruma düşüp üniversiteden ayrılmak zorunda kaldıklarında çocuğu, işsiz, güçsüz, ortada kalmasın, perişan olmasın ister. Bir mesleği olsun ki iyi kötü evine biraz para götürebilsin. Hep bir güvence bir garanti ister. Bu çocuğu için de gereklidir. Çünkü bu insanların çoğunun yaşam, gelecek garantisi olmadığından, çocukları için de en çok onu isterler.

Meslek liselerinde okuyan çocuklar (imam hatip okullarını meslek lisesi kabul etmiyorum) bu meslek liselerinde o meslekle ilgili her şeyi en ince ayrıntısına kadar öğrenirler ve ilgili mesleğin tam bir ustası olarak mezun olurlar. Bu çocuklar meslekleriyle ilgili ya da değil bir üniversiteye gitmek istediklerinde hemen katsayı engeline takılmaktadırlar. Neden? Çünkü bu cocuklar yoksul ve orta halli ailelerin çocuklarıdır. Peki, neden üniversite okumasın bu çocuklar? Yanıt hazır. “efendim onlar meslek öğrenmişler, lisede okuyanlara haksızlık oluyormuş” bence üzerinde düşünmek gerekir bir meslek alanında iyi bir mühendis, o meslek alanının pratiğini lisede en iyi sekilde yaparak okuyan dan mı yetişir? Yoksa o meslek alanıyla uzaktan yakında hiçbir ilgisi olmadığı halde hasbelkader bir bölümü kazanan ve öncesinde o mesleğe ait hiçbir bilgisi olmayan mı?

Bırakın aynı bölümde üst öğrenime davam etmesini, bu çocuklar ailelerinin zoruyla okula gönderilmiş olabilir. İstediği meslek tercihi değişmiş olabilir. Hiç meslek bilgisi olmayan biri, hasbelkader bir mühendislik ya da bir öğretmenlik ya da herhangi bir meslek alanında seçimini istediği gibi yapabilirken ki insanlar seçimlerini büyük oranda üniversitede dışarıda kalmama endişesine dayanarak yapmaktadırlar. İstek ve yeteneklerine göre değil. Sınav sistemiyle kendilerine karşı yapılan tüm adaletsizliğe, haksız uygulamalara karşın meslek liseliler de üniversitede istedikleri alana girebilmelidirler.

Siz bir sınavla insanların yeterliklilerini ölçmüyor musunuz? Bırakın sınavı kazanan istediği bölümde okusun. Kaldı ki meslek seçme hakkı, değiştirme hakkı hem anayasal hem de tüm dünyada bir insanlık hakkıdır. Kimse sevmediği bir işi yapmaya zorlanamaz

Bunun dışında bakın bu çocuklar sadece katsayının kaldırılmasını istiyorlar. Başka bir şey değil. Ve sadece birinci sınıfta o da ne kadar olursa diğer liselilerle aynı dersi görüyorlar. Buna rağmen eşit olmayan, görmedikleri derslerle ilgili diğer liselilerle aynı sınava girmeyi kabul ediyorlar. Aslında bu haliyle de sınav, fırsat eşitliğine aykırıdır ama bu çocuklarımız kendilerine güveniyorlar. Sadece istedikleri katsayı haksızlığının giderilmesi, diğerini azim ve çalışkanlıklarıyla kendileri aşacaklardır

Aslında sorun eğitim sisteminden kaynaklanmaktadır tüm dünyada meslek liselerinde okuyan çocukların oranı %70, düz liselerde %30 civarında iken bizde tam tersi durum söz konusudur. Ülkemizde artan işsizlik ve binlerce lise mezunu gencimizin boşta gezmesi ne rağmen birçok iş alanında kaliteli eleman açığı bulunmaktadır. Ne yazık ki bu boşta gezen lise mezunu gençlerimiz bu açık olan ve kalifiye eleman gerektiren alanlara mesleklerinin olmaması nedeniyle başvuramamaktadırlar. Aslında sadece lise mezunu gençlerimiz değil üniversite mezunu gençlerimiz de, toplumun ihtiyacı olana bir meslek sahibi değillerse, aynı akıbet beklemektedir. Geçenlerde basında çıkan haberlerde 10 bin üniversite mezunu gencimizin çıraklık okuluna başvurduğunu yazıyordu. Tüm bunlara rağmen bu konuda hiç bir çözüm üretilmeyip her yıl sokaklarda boşta gezen binlerce gencimize ne yazık ki yenileri eklenmektedir. Sanıyorum birileri bu işten çıkar sağlamaktadır. Öyle ya, artan işsizlik, insanların çalışamaması, geçimlerini sağlayamayan insanlara yasa dışı yollara başvurmak dışında çözüm yolu bırakılmaması, birilerinin ülkemizi itmek istedikleri kargaşa ortamına uygun zemin hazırlamaktadır.

Bir konuyu burada açıklamakta yarar görüyorum meslek liselerinin imam hatiple ilişkilendirilmesine son verilmelidir. Çünkü imamlık meslek değildir. Ama ne yazık ki Meslek liseleri denilince bakanlığın aklına sadece imam hatip liseleri gelmektedir. O zaman su soruyu açıkça sormakta yarar vardır imamlık meslek mi? TDK sözlüğüne göre meslek: “Bir kimsenin geçimini sağlamak için yaptığı sürekli iş” ay

nı sözlüğe, elektrikçi sorusunu sorduğumuzda ise aldığımız yanıt: “Elektrik işleri yapan usta.” Yine aynı sözlüğe imam kelimesini sorduğumuzda ise aldığımız yanıt : “Cemaate namaz kıldıran kimse”.olmaktadır. Bir ustalık gerektiren bir iş değildir. Zaten ünlü imamlara, hocalara, baktığımızda, önemli bir çoğunluğunun imam hatip lisesi mezunu olmadığını da görmekteyiz.

Buradan imamlığın uzmanlık gerektiren bir meslek olmadığı sonucunu çıkarmak mümkün dür. Çünkü meslek olduğunda iş bulma olanağının da olması, alanında iş bulması, aynı zamanda, kendi adına iş kurma olanağının da olması gerekmektedir. Ancak bu saydıklarımın hiç biri imamlık için geçerli değildir. Özel bir işyeri, cami, mescit açamaz. Özel bir kuran kursu vs. açamaz. Özel ders veremez. Özel sektörü olmayan bir iş olduğundan ancak ve ancak devletin din görevlisi olma dışında bir seçeneği bulunmamaktadır.

Devlet elbette imam ihtiyacını da karşılamalı bu alanı cemaatlere ve tarikatlara terk etmemelidir. Ancak bunun yolu, polis koleji mezunları ihtiyacı karşılamadığında nasıl sınavla polis seçip 6 ay ya da 1 yıl eğitime tabi tutarak oluyorsa, aynı yolla olmalıdır. Yoksa meslek statüsü kazandırılarak, lise türüne sokularak, tüm üniversitelerin öncesinde temel din eğitimi alınan lise olmamalıdır.

Nusret KEBAPCI

 
Toplam blog
: 207
: 398
Kayıt tarihi
: 07.07.06
 
 

Ben Ankara'da yaşayan kendi halinde okur yazar  bir öğretmenim...     ..