Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Haziran '07

 
Kategori
Anılar
 

Bir tabağın desenlerinde kaybolmak

Bir tabağın desenlerinde kaybolmak
 

Yengem bu sabah bir tabak dut koydu önüme. "Çiftlikten toplandı bunlar, mis gibi, afiyet olsun!!!" Dutlar güzeldi tam kıvamında eğer o tabak olmasaydı dutların tadını daha güzel alabilecektim tabii ki.

O gün aklıma geldi. Annem, yengemin görümcesi olur. Yenge ünvanı bu meyanda oluşmaktadır. Biz yengeme gitmiştik, yengem de çocukları kardeşine bırakmış pazara çıkmıştı. Bizim çocukluğumuzda şimdi olduğu gibi değil her cepte , her evde bile telefon yoktu. Ziyaretler çat kapı yapılırdı. Hatta gittiğin evi ahalisini evde bulamayıp kapıdan döndüğün bile olabilirdi. Buna rağmen insanların daha insan, ilişkilerin daha sıcak ve paylaşımcı olduğu yadsınamaz.

Geçtik eve oturduk. ben çocuklarla oynadım biraz, annem yengemin kardeşiyle hoş beş etti. derken tengem elinde torbalar kan ter içinde geldi. Annem dahil hepimiz kalktık ve torbadaki yiyeceklerin yıkanmasına, yerlerine yerleştirilmesine yardım ettik. On dakikada hallolmuştu pazardan alınan öte berinin ortalıktan yok olması. Yengem pazardan kendine servis tabakları almıştı.Yıkadığı tabaklardan birini kurularken anneme uzattı ve

"Bak abla bunu (o zamanın parası ile kaça aldıysa) bilmemne kadara aldım güzel mi?" dedi.

Annem "Ayyyy inanmıyorum. Çok ucuzmuş kızım bunlar, desenleri de çok hoş çok beğendim, bana da alsak neresinde pazarın?"

"Ben alırım abla sana."

"Ama ben hiç servis tabağı kullanmıyorum ki gülüm normal yemek tabağı var mıydı bunların?"

"Vardı abla. Dur ben bir koşu gidip alayım!!"

"Yok kızım acelesi yok." diyene kadar yengem tekrar üstünü değiştirmiş kapının dışına çıkmıştı bile.

Bense çok kaba bulmuştum tabakları. Ne desenleri desendi, ne porselenleri inceydi, kaplamaları hava yapmış delik delik olmuştu. Galiba da porselen değil, beyaz seramiktiler ve o zamanlar seramik pek gündemde olmadığı için braz kaba bir porselen zannedildiler. Üstelik mat görünümlüydüler. Annem ise çok sevmişti o tabakları ve o günden sonra, gündelik yaşantımızda öğlen ve akşam yemeklerimizi yıllrca o tabaklarda yedik.

Annemin öldüğü 20 yıl oldu. Ölümden sonra evimizin dağılması acıklı bir hikayedir. Hiç girmeyeceğim. Olay şu 20 senedir o tabakları hiç görmemiştim. Yegemin önüme koyduğu bir tabak dutun beni nerelere götürdüğü de hayatın farklı bir yönüdür. Gözlerimin dolduğunu görünce "Aaaa ne oldu şimdi Canan?" demez mi?

"Yenge sen bu tabakların yemek tabağı olanından bize de almıştın hatırlıyor musun?" dedim.

Yengem hiç hatırlamıyor.

Annemin o nefis yemeklerini önümüze sunduğu o tabakları ben de hiç hatırlamıyordum, bana ikram edilen bir tabak dut hafızamı tazeleyinceye kadar.

 
Toplam blog
: 167
: 1867
Kayıt tarihi
: 20.04.07
 
 

01/06/1967 Rize/fındıklı doğumlu olmama rağmen doğum yerimi hiç görmedim. Türkiye'nin hemen her ilin..