Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Mayıs '09

 
Kategori
Deneme
 

Bir tablonun dürüstçe söylediği yalanlar

Bir tablonun dürüstçe söylediği yalanlar
 

salvador dali, karşı sahile bakan kadın


Önümde bir tablo duruyor.


Arkası bana dönük ve pencereyi açmış denizi, yelkenliyi, karşı sahilleri, küçük küçük parçalardan oluşmuş bulutlu gökyüzünü izleyen; saçlarının uç kısımları kıvrımlı buklelerden oluşan, dizinin hizasında beyaz eteği ve üstünde aynı renkte bluzu olan, dolgun baldırları, beyaz spor ayakkabılarıyla güzel olduğunu tahmin ettiğim bir kadın duruyor. Yüzü bana dönük olmadığı halde, şehla gözleriyle bir yerlere dalmış olduğunu düşünüyorum çünkü böyle olmasını istiyorum.


Salvador Dali, yıllar önce bu tabloyu çizmiş, hayal dünyasını bu tabloya işlemiş.


Önümde bir tablo duruyor.


Sanki bu resme çok ihtiyacım varmış ve onsuz yapamam dediğimi, işitiyorum.


Hayatımda ihtiyaç duyduğum, o olmazsa yapamam sandığım, , yokluğuna tahammül edemeyeceğime inandığım, resimlerini ve anılarını sakladığım, gittiklerinde beni büyük boşluklara teslim eden, bana kimsesiz olduğumu hissettiren, birlikte acılar ve sevinçler tattığımız, tren raylarında yürüdüğümüz, bilmediğim ve tanımadığım sokaklarda kaybolduğumuz insanlarım vardı benim.


Bir zamanlar onlara çok ihtiyacım vardı, onlarsız yapamam ve onlar olmazsa ben bir hiçim dediğimi hatırlıyorum.


Önümde, arkası bana dönük, dolgun bacakları olan bir kadın tablosu duruyor.


Kayıp insanlarımın bana, bensiz yapamayacaklarını, kendileri için vazgeçilmez ve özel olduğumu, bana ihtiyaçları olduğunu dediklerini anımsıyorum.


Hepimizin birbirine ihtiyacı vardı ve birimiz olmazsa ötekimiz bir hiçti.


Tablodaki kadın pencereyi açmış ve uzakları izliyor. İhtiyacı olan birini düşünüyor, o olmazsa yapamam dediği kişiyi bekliyor.


Şimdi, kayıp insanlarımın hiç biri yok yanımda ve ben onlardan hiç biriyle değilim. Onlarsız olamayacağını söylüyordum ve bensiz yapamayacakları karşılığını alıyordum ama şuan ben onlarsızım ve onlar da bensiz.


Hepimiz, doğru olduğuna en içten samimiyetimizle inandığımız yalanlar söylüyorduk birbirimize ve karşımızdakinin buna tüm kalbiyle bağlanmasını diliyorduk.


Kendimizden, duygularımızdan, söylediklerimizden ve yaşadıklarımızdan o kadar emindik ki bu halimiz bir nehir gibi akmalı ve denizimizi yaratmalıydı.


Kendimiz için deniz yapıyorduk ve sevgilerimizden, umutlarımızdan, bağlılıklarımızdan oluşan yalan nehirleriyle denizlerimize akıyorduk.


Birimiz ötekinin deniziydi hep ve hepimiz, denizlere koşan nehirlerdik.

Önümde, güzel olduğuna inandığım, arkası bana dönük, dolgun bacakları ve iri kalçalarıyla bir kadın durmuş karşı sahilleri seyrediyor.


Onu incitmeden ve olabildiği kadar masum bir bağlılıkla, iki elimle yavaşça omuzlarına dokunuyorum. Kömür gibi şehla gözleriyle dönüp bana bakıyor ve sarılıyoruz birbirimize. Açık pencereden içeriye rüzgâr doluyor, perdeler, bir geminin kopmuş yelkenleri gibi savruluyor.


Tüm sahtekârlığım ve dürüstlüğümle onsuz yapamayacağımı, o olmazsa bir hiç olduğumu, beni kimsesiz koymamasını söylüyorum.


Göğsüne bastırıyor beni ve bana ihtiyacı olduğunu, bensiz asla yapamayacağını söylüyor.


Önümde beyazlarla süslenmiş bir kadın tablosu var. İnanmamı istediği, içten duygularıyla ifade ettiği yalanlarını dinliyorum ve ona inanıyorum.

 
Toplam blog
: 4
: 1094
Kayıt tarihi
: 20.05.09
 
 

Edebiyat öğretmenliği son sınıf öğrencisiyim. Sanat ve edebiyatla ilgili yazı yazmayı, okumayı ve..