Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ekim '20

 
Kategori
Güncel
 

Bir Takım Kaygılar

Öyle bir zaman da yaşıyoruz ki, kaygılarımız, yaşama hevesimizi bizden almış götürmüş durumda. Geleceğe yönelik umutsuzluklarımız gün geçtikçe artıyor. Üniversite mezunu olduktan sonra çalışacak bir iş kolu bulamamak, okuduktan sonra da yaşam standartlarımızı karşılayamayacak işler de çalışmamak arasında sıkışmış bir süreçten geçiyoruz. Maaşı az, çalışma süresi çok ve dört sene emek verdiğin üniversite de bir nevi üzerine uzmanlaştığın alan da çalışamamak insanı ruhsal çöküntüye sokuyor. Hele ki sözel bir bölümden mezun olduysanız bu ruhsal çöküntü daha da artıyor diyebilirim. Dört sene boyunca okumak, kütüphanelerde araştırmak ve üzerine öğrenmek, yazmak ama sonrasında bir markette, kafe de veya mağaza da çalışmak insanın bütün yaşama azmini elinden alıyor olsa gerek. Söylediğim iş dallarını sakın ha küçümsediğimi düşünmeyin, ancak bu ve benzeri işleri tercihen yapmak gereklidir. Zorunda kaldığın için bu işleri tercih etmek senin başlı başına yaşayıp mutsuz olma sebebindir. İnsan sürekli içindeki kaynayan kazanı boşaltacak arayışlar içerisine giriyor. Bunca sene okudum ama mesleğimi icra edemiyorum ve üstüne üstelik şurada, burada çalışarak hayatta kalmaya çalışıyorum psikolojisini yaşamayanın bilebileceğini zannetmiyorum.

Hele ki bir sevgiliniz, nişanlınız varsa ve onunla birlikte bir geleceğin hayalini kuruyorsanız, o geleceğin ne zaman geleceği muallakta kalmaktan öteye gitmiyor. İnsanı mutlu edenin; maddi huzur (ki bu benim için şuan gerçekten maddiyat demek) ve bir de manevi huzur olduğunu düşünüyorum. İnsan sevdiği işi yapıyorsa kazandığının onun için önemi azalıyor, bir şekilde yaptığı işten aldığı haz onun maddi huzurunu göz ardı etmesini sağlıyor. Yapılan iş maddi huzur getirisi sağlıyorsa da manevi açıdan ne yapmak istediğinin pek önemi kalmıyor kanımca. Aslında ikisinin de olması galiba günümüz şartlarında insana özel bir statü kazandırıyor. Kaygısız bir yaşamın, entelektüel ihtiyaçları da karşılanabildiği gibi hayattan aldığı mutluluğu da arttırıyor ve o insanın daha sağlıklı hareket edebilmesini sağlıyor.

Çevresel faktör de bu kaygıları içerisinde kaybolmuş, sağlıklı kararlar vermesi güç insanı bir şekilde olumsuz etkilemeye başlıyor. Hele ki akrabalar faktörü çok önemli. Cehalet kokan sohbetler, konuşmalar okumuş ama işsiz insanı derinden etkiler hale geliyor. Normal şartlar altında düşüncesinin kendisi için önem arz etmediği insanların saçma sapan ve patavatsız konuşmaları insanı daha da içinden çıkılmaz bir hale sokuyor. Bunca sene burada çalışmak için mi üniversite okudun gibi cümlelerin arasında kalmak psikolojik açıdan insanı olumsuz etkiliyor etkilemesine ama o insanın yaşama azmine de darbe vuruyor.

Çağımız para=mutluluk denklemini sağlayamayan insanlar için bu denklemi sağlama odaklı yaşama evrilmiş durumda. Bu denklemi sağlayan insanların hiç problemi olmuyor diyemem ancak bu artık farklı bir aşamaya ayak basıyor. Orasını ben de daha tatmadığım için kimseye para mutluluk getirmez diyemiyorum. Çünkü benim için şu dönemde para gayet mutlu olmak için kullanacağım bir araç olacaktır. En basiti kendime istediğim her kitabı alabileceğim ve daha fazla okuyabileceğim için içim bir takım konularda daha rahat olacaktır. Yine bu herhangi bir insan içinde bu şekillerde örneklendirilebilir.

Kolay yoldan para kazanma meraklısı bir insan değilim, kazanacağım işte emek harcamak ve verdiğim emeğin karşılığını alabilmek beni mutlu edecektir. Ancak insanların kolay yoldan kazanç elde etme heveslerini de garipsemiyorum. Yaşam standartlarımız günden güne düşmesi bazı insanları bir an önce para kazanmaya yönelik bazı insanları da bir an önce nasıl çok para kazanırız düşüncesine yönelik kafa yormalarına neden oluyor.

Bir de yapılan iş ve alınan karşılık insanların aklını çok karıştırıyor. Örneğin bir dijital medya patlaması yaşamaktayız ve bu medya da var olabilen insanların hayat standartlarında ki değişimi rahatça görebiliyoruz. Ünlü olmanın kazanç demek olduğu ve birçok gencin bir tarihçi ve ya astronot olma hayaliden çok ünlü olma hayalini beslediği gerçeğiyle yüzleşmekteyiz. Acı bir gerçek olarak bu da yüzümüze çarpmaktadır.

Kişisel hayallerin gerçekleştirilmesi için harcanan çabadan ziyade artık bu çabanın süresi uzamış durumda diye düşünüyorum. Hayata atılabilme süresi geç yaşlara çıktı. 20-25 yaşları arasında hayata atılıp kendini gerçekleştirebilmiş insan sayısı özellikle ülkemiz özelinde azaldı. Tabi ki bu yaşlarda da insanlar vardır elbet ama azaldı diyorum maalesef. İnsanlar genellikle kendi düzenlerini veya kendi yaşantılarını 30’lu yaşlardan sonra kurabilmekte ve bu da yaşamın ertelemesine neden olmakta. İnsan yaşamının süresi de uzamış olabilir ama bu durumu bu şekilde değerlendirmek yanlış olacaktır. Kaygılar içerisinde psikolojisi sürekli bozulan bir gençlik yetişiyor ve bu en çok ülkenin geleceğine zarar veriyor. Kendimize dönersek ben de o geleceğe kaygıyla bakan ve hayatını kurabilmek uğruna çabalayan insanlardan bir tanesiyim şimdilik. Ne diyelim! yaşasın fakirlik!:)

 
Toplam blog
: 15
: 49
Kayıt tarihi
: 20.06.18
 
 

Hacettepe Üniversitesi Arkeoloji Bölümü mezunuyum. Üzerine bilgi sahibi olduğum veya yorum yapabi..