Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ağustos '08

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Bir tarihi esere sahip olmak nasıl duygu..?

Tarihi eserlere sahip çıkamamak mı? Eserleri tarihe karıştırıp kitaplardan resimlerine bakmak mı?

Kafkasya köylerinden birinde yaşayan bir çocuk vardır.B ir gün köylerine bir baskın yapılır.Tüm ailesi gözlerinin önünde katledilirken o korkudan gizlendiği samanların arasından dehşetle seyretmektedir.Kulaklarında sadece babasının sesi çınlamaktadır.Kaç oğlum kaç!....Ve çocuk yollara düşer henüz 9-10 yaşlarında..Aç kalır dağlarda toprağı eşeler bitki kökleri yer.Bilmediği yollarda yürür de yürür.Kısaca kaldığı hanlarda boğaz tokluğuna çalışarak İstanbul a varır.O sıralar İstanbul un kalbi Eminönü de atmaktadır.Saraylar hanlar ve çarşılar oradadır, dolayısıyla kalabalık..hamallık yaparak işe başlar.İlk harçlığıyla da ödünç olan semerini satın alır.Geceleri Büyük valide hanın girişinde semerinin üzerinde yatmaktadır.Her gece onu kapıda gören bir mülk sahibi bir gün ona ;”Oğlum sen nasılsa her gece bu kapıyı bekliyorsun seni bu hana bekçi yapalım sana da bir oda vereyim orada kal, der.

Çocuk memnun kabul eder ve Allaha şükreder.

Çocuk geceleri semerinin üzerinde bekçilik yapar gündüzleri de hamallık .Günler geçer, bir gün ona işveren mülk sahibini zor durumda bulur.Birilerine borcun yüzünden odayı satmak zorundadır.Oysa bekçilik karşılığı verilen odada bir gün bile yatmayıp , orayı hamal arkadaşlarına kiraya vermiş ve para biriktirmiştir..İş verenine isterseniz borcunuzu kapatayım size para vereyim .İsterseniz bu odayı bana satın eksik kalanı yine size çalışarak ödeyeyim der.Adam memnun ;Bu para az oğlum ama al sana buranın tapusunu vereyim ve sen bunu bana üstünü çalışarak ödersin .Aslında hacizden dükkanı kurtarmak adamında işine gelmiş bir yerde .

Bir süre sonra adam çocuğu odabaşı yapmış.Handa odabaşlık yaparken kimin dükkanına haciz gelse hemen kurtarmak için gider borç para verir sonra da satın alırmış..Ayrıca bazı dükkanları vakıflardan satın alacak parası olmadığı için kiralayıp kiraya vermiş .Böyle olunca Vakıflara senelerce kiraladığı için taviz bedeli ödeyerek satın almış .Yani serüven yıllarla birlikte gelişerek çocuğu han sahibi yapmış.Bu arada evlenmiş çocukları olmuş, Zengin , mutlu , bereketli yıllar yaşamışlar.Adam kazandığını sürekli mülke yatırırmış.Ve paralarını da haram diye bankada tutmaz hep işletirmiş.

Allah yürü ya kulum demiş velhasıl.Dönemin ileri gelenlerinin saydığı bir iş adamı olmuş.Ve bu arada ayrı olan Büyük Valide Hanı ile Sağır hanı birleştirmek için faaliyetleri yapmış.Elinde keser dolaşan han sahibi., yıkılanı onaran han sahibi ama bu da suç olmuş çünkü çekemeyen azınlık esnaf oraları mezbelelik haline getirmeye devam ediyor ve onarmaya kalktıkça da şikayet edip memur yollayıp , burası tarihi eser çekiç vuramazsın diyorlarmış.Böylece yıkılsın …işe yaramasın , ucuza satmak zorunda kalsın. , hükümetlerin elinde ve yolsuz işgallerle yavaş yavaş tüm kazancını vergilere yatıran , kira ödemeyen kiracıları ve haksız habersiz zapt edilen yerleri için , kapı numaralarını değiştiren yasal işlemler için ömrü avukatlarla , hakimlerle adliyelerde geçen , kafası ve bedeni yorgun bir mal sahibi..Ve neticede şu noktaya gelinmiş ..Mal sahibi mülk sahibi , Hani bunun ilk sahibi…

Ve böyle yıpranmalarla bir gün yatağa düşer tarihi çınar.Yatağında büyük oğlunu çağırarak tüm tapuların ve değerli evrakların olduğu kasanın anahtarını teslim ederek vasiyetini yapıp ruhunu teslim eder….Bundan sonraki bölümde işte en karmaşık tarihi eserin nasıl tarihinden eser kalmadığını anlatacağım…

 
Toplam blog
: 165
: 856
Kayıt tarihi
: 17.10.07
 
 

Edebiyet fakültesi  mezunuyum. Öğrenmenin yaşı yoktur diyerek çeşitli kurslardan da el sanatları ..