Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ekim '17

 
Kategori
Kitap
 

Bir Taşla İki Kuş

Bir Taşla İki Kuş
 

------------------------- Keban Barajı ------------------------


“Cehalet, ileriyi görememe,
dar görüşlü olma,
cahilliğinin farkında olmama,
bilmediği halde bildiğini sanma halidir.”

Dr. Hüseyin Demirci
(Gelin En Güzel Dünyayı Birlikte Kuralım)

 

Artık çok iyi bildiğiniz Kars’ın Susuz İlçesi Kaymakamı Turan Eren orada fazla durdu. Alıp O’nu yeni bir ilçeye atamalı.

                Neresi olabilir bu?

                Yok, yok; Batı’da bir ilçe olmaz. Akdeniz, Karadeniz bölgeleri de olmaz. En iyisi, yine Doğu’da bir ilçe olmalı bu. Sözgelişi Elazığ’ın Ağın ilçesine ne dersiniz?

                Keban Baraj Gölü’nün kuzeyindeki 2000 nüfuslu yemyeşil, şirin mi şirin bir ilçe neyine yetmez! Öpsün de başına koysun!

                O da hiç garipsemez bu atamayı ve 11 Ağustos 1981 günü yeni görevine başlar. Ve hemen ilçe yetkilileriyle bir toplantı yapıp sorunları saptar. 12 Eylül’ün olağanüstü koşulları nedeniyle, hem kaymakam, hem belediye başkanıdır.

                İlçenin en önemli sorunu ulaşımdır. Baraj gölü, tüm yolları kapattığı için, ulaşım çok zor koşullar altında bir iki kayıkla yapılabilmektedir.

                Gerçi, Keban Gölü Belediyeleri Ulaşım Birliği kurulmuş, İçişleri Bakanlığı da 150 milyon lira göndermiş; bu para ile Ağın, Çemişgezek ve Pertek ilçelerine ait olmak üzere üç feribot sipariş edilmiş ama sorun henüz çözülmemiş.

                Ağın’ın yeni Kaymakamı ve Belediye Başkanı Turan Eren, hemen Elazığ’a Vali ile görüşmeye gider. Vali’ye uğramadan önce, “Keban Belediyeleri Ulaşım Birliği”ni ziyaret eder. Görür ki, oradaki birkaç görevli bu işten anlamayan insanlar. Ne doğru dürüst bir tüzüğü var Birlik’in, ne karar defteri, ne de muhasebe kayıtları…

                Üstelik Bakanlık’tan gönderilen paranın 75 milyon lirasını Ziraat Bankası'nda faizsiz olarak tutmaktalar. O günlerde bankalar % 50’den fazla faiz ödedikleri halde…

                Valiyi ziyaretinde, Birlik’le ilgili gözlem ve düşüncelerini anlatır. Kaymakamı dikkatle dinleyen Vali, “Anlıyorum ki, sen bu konularda bilgili ve beceriklisin. Her ne kadar Birlik’in başkanı bensem de bütün yetkilerimi sana veriyorum. Ne gerekiyorsa yap.” der.

                Ben onu bunu bilmem! Bilgili insan, bilen insan, bilgisini kullanıp düşünen insan her yerde ve her zaman kazanır.

                Vali’den tam yetki alan Kaymakam, ilk olarak Belediyeler Birliği’ni ele alır. Önce, Susuz’da kurduğu Köylere Hizmet Götürme Birliği’nin tüzüğünü örnek alarak güzel bir “Belediyeler Birliği Tüzüğü” hazırlar. Birkaç gün sonra, tekrar Elazığ’a gidip Ziraat Bankası Müdürüyle görüşür. Birliğin bankanın bu şubedeki 75 milyonuna faiz verilmesini ister. Olumsuz cevap alınca, başka banka müdürleriyle görüşüp pazarlık yaparak “Öğretmenler Bankası”na % 56 faizle yatırır. Ayrıca, Birlik için kiralanan dairenin tamir, bakım ve tefrişini de bu bankaya yaptırır.

                “İş bilenin, kılıç kuşananın…” diye boşa söylenmemiş ya.

                Birlik olarak feribot montaj çalışmalarını sürekli takip etmelerinin sonucu feribotlar göle indirilir. Ağın, Pertek ve Çemişgezek’e feribot seferlerinin başlaması sonucu ulaşım sorunu çözülmüş olur.

                Daha sonra Birlik kanalıyla üç ilçeye üç adet 27 kişilik midibüs ile traktör ve çöp toplama araçları da alınır.

                Birliğin bankadaki parası, yılsonunda önemli miktarda faiz geliri elde eder. Kaymakamımız, “Sayın Valim, feribotların bir yedeği yok. Yedek bir feribot yaptıralım. Feribotlardan biri arızalanırsa, tamir edilinceye kadar yedeğini kullanırız. Aynı zamanda yedek feribotu, okullar ve toplu grupların gezileri için de kullanırız.” der.

                Vali’nin hoşuna gider bu öneri: “Karar alın, hemen imzalayayım.” der. Gereken yapılır. Taşkızak Tersanesine sipariş verilir. Daha büyük, daha bir konforlu, yolcu taşımaya daha uygun bir feribot üstelik…

                Ağın’ın ortasından bir dere geçmektedir. Dere olur da tüm pisliklerimizi akıtmaz mıyız oraya! Dolayısıyla, gözümüzü, gönlümüzü dinlendireceğimiz bir güzelliği berbat etmeyi çok iyi beceririz biz!

                Ha İstanbul’un Haliç’i ya da Kadıköy’ü olsun bu yer, ha Elazığ’ın Ağın’ı… Hiç fark etmez!

                Kaymakamımız ilçenin deresinde bir gezinti yapmak ister ama pis koku ve sinek izin vermez buna. Belediye ilgilileriyle bir toplantı yapar. “Dereyi menfez içine alalım. Üstünü kapatıp toprakla doldurarak bir şehir parkı yapalım.” der.

                Böyle güzel bir öneriye hayır denir mi? İyi ama bu iş için para nerde? Düşünürler, araştırırlar. Bir de bakarlar ki, Elazığ’da bir bankada, belediye için gönderilmiş ama o güne kadar kimsenin bilmediği 850 bin lira durmakta…

                Piyango vurmuş gibi sevinir herkes. Bu para, yapılacak işin lokomotifi olur. Kaymakam, hâkim, savcı ve tüm daire müdürleri başta olmak üzere, halkla birlikte tam bir imece anlayışıyla çalışılıp kutu menfez bitirilir.

                Sıra gelir; üstünün toprakla doldurulmasına. Kasabanın batısında toprak bir tepe vardır. Kaymakam, “Bu tepeyi tıraşlarsak, hem dereyi doldurmuş olur, hem de açılan alanı şehir mezarlığı olarak düzenleriz.” diye düşünür. DSİ’den gerekli araç ve personel yardımı sağlanarak hemen işe başlanır.

                Kısa bir süre sonra, tepenin toprağı dereye taşınınca, 22 dönümlük bir alan çıkar ortaya. Etrafı taş duvarla çevrilir. Böylece, düzenli bir mezarlığa kavuşmuş olur Ağın.

                Derenin üstüne yığılan toprak dağıtılır. Üstü bitki yetişmesine elverişli toprakla örtülür. Sonra da güzelce düzenlenip ağaç ve bitkilerle süslenerek çok güzel bir park haline getirilir.

                “Bir taşla iki kuş vurmak” diye buna denir işte!

Hüseyin Erkan
huseyinerkan@dilemyayinevi.com.tr

 

 
Toplam blog
: 303
: 309
Kayıt tarihi
: 21.02.11
 
 

1942'de Antalya'ya bağlı Akseki ilçesinin Gödene (Menteşbey) adlı kuş uçmaz kervan geçmez bir köy..