Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Haziran '08

 
Kategori
Yurtiçi Tatil
 

Bir tatlı huzur:Marmara Adası

Bir tatlı huzur:Marmara Adası
 

çınarlı'da akşam


Bir tatlı huzur verecek sığınaklarla dolup taşar yurdum köşeleri. İstikamet bu seferlik Marmara Adası Çınarlı Köyü idi. Kısa bir İstanbul kaçamağı için yola koyulduk.Tekirdağ'dan kalkan arabalı vapur ile 2 saatlik bir deniz yolculuğu sonucu ada görüldü. İskele'de küçük bir kalabalık toplanmıştı. Köyün en büyük uğraşının gelenleri karşılamak, gidenleri uğurlamak olduğunu az bir zaman sonra öğrenecektim. Sarılanlar, kucaklaşanlar arasından ağır ağır geçerek iskeleden ayrıldık. Adanın turistik köylerinden biri Çınarlı, küçük, sakin, sessiz bir sahil kasabası. Çınarlı'da geçtiğimiz hafta henüz sezon açılmamıştı. Daha doğrusu Marmara Adası yazın kavuran sıcağına rağmen henüz biz bizeydi, pek bir tenhaydı. Güzel olan da bu sakinliği ve sessizliydi zaten. Gelişmemişliği korumayı ve bozulmamayı sağlamıştı işte, ne güzel.

Rumlardan kalan adı ile Kalemi adı verilen köyde sahil kenarında birkaç çay bahçesi ve küçük çapta restoran vardı. Taze balık, şarap akşamların vazgeçilmez yemeği. Bir de saat onbuçukta sahil boyunca kokusu tüten sıcak açması meşhur. Açma için kuyruk olduğunu ilk kez görüyordum ama el yakan sıcaklıktaki bu lezzeti gecenin o vakti yiyince kuyruğun sebebini anladım. Ertesi gece, sonraki gece hep kuyuk aynıydı. Mütevazi bir dondurmacı, süt kokan dondurmanın nefis tadıyla alıp çocukluğuma götürdü beni. Her akşam yemeden geçemedim.

Manastır denilen bir plajı var ki vuruldum gitti. Pırıl pırıl bir deniz, büyük bir plaj ve sadece birkaç kişi. Hafta içi sanki uçsuz bucaksız plajı kendiniz için kapatmışsınız gibi. Marmara'ya ait bir denizin karış karış bildiğim güney sahillerinin mavi bayraklı koylarını aratmaması doğrusu beni pek bir şaşırdı. Arabanızı sürerken dikkat, her an yoldan tavşan, sincap geçebilir. Bir gün Saraylar köyüne doğru yol alırken kayalıktan önümüze koyun atladı. Keçiler ise yolun kenarında bir ağacın yüksek yapraklarına karınlarını doyurmak için hep beraber zıplıyorlardı. Tepelerden güneşin batışı seyrine doyulmaz bir manzaraydı. Evlerin bahçelerinden yollara sarkan şeftaliler, erik ağaçları , vişneler , dut ağaçları gelen geçen herkese sunulmuş meyva tabağı sanki. Asıl incirde gör sen buraları dediler, aklım kaldı. Akşam yemeğine eşlik eden denizin kıyıya kavuşma sesi ile sabah cırcır böceklerinin çalar saati aratmama gayretleri anılarda yer etti. Zaman su gibi aktı, koca şehre döndük geldik.

Şair ne güzel demiş , "Baki kalan bu bu kubbede hoş bir sada imiş"

Ne diyelim ; kısmet incir zamanına artık.

Fırsat bulursanız üç dört gün de yeter , gidin görün derim ben. Nerede kalınır derseniz , dedim ya yok öyle fazla lüks oteller, mütevazi pansiyonlar arasında en iddialı olanları Çatuk T. Köyü ve Dostlar Pansiyon aklınızda bulunsun.

Kalın sağlıcakla.

 
Toplam blog
: 60
: 1208
Kayıt tarihi
: 11.06.07
 
 

Memnun oldum... Ben de Didem :) İstanbul'da yaşıyorum. İstanbul'da yaşamayı seviyorum. Yoğun yaşam t..