Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Şubat '21

 
Kategori
Öykü
 

BİR TEŞEKKÜR ÖYKÜSÜ

    Sabahın erken saatleriydi. Işık huzmesi vuran çimenleri, yuva yapmak için yere dökülen yaprakları ağaçların tepesine çıkaran kuşları; eşofmanlarıyla yürüyüşe çıkan ihtiyar delikanlıları bir süre izledikten sonra pencere kenarındaki koltuğa kuruldum.

    Koltuktaki battaniyenin konforuyla tam uykuya dalıyordum ki haddini bilmez bir sinek gelip burnuma kondu. Sineğe gitmesi birkaç fiziksel uyarıda bulundum. Sinek pek istifini bozmadı ve beni ciddiye almayan tavrıyla rahatsızlık verme harekâtına devam etti. Polisiye filmlerindeki araba sahnelerini aratmayan bir kovalamaca sonrası yorgun düşmemi fırsat bilen ve kanatlarının avantajıyla kendini kurtaran vızıltılı arkadaş gözden kayboldu.

   Uykuma kanepede devam ederken sonra evin sekiz yaşındaki kızının başımı okşamasıyla uyandım. Kıvırcık sarı saçları ve gülen yemyeşil gözleriyle bir süre beni severken anne ve baba salona geldi. En başlarda bana pek ısınamayan baba yemeğimi verdikten sonra ekmek ve gazete almaya gitti.

   Eve ilk geldiğimde benden pek hazzetmeyen, hatta evden gitmemi isteyen baba ile şimdilerde iyi anlaşıyoruz. İşten geldiğinde nasıl olduğumu hiç aksatmadan soran baba, bir sohbet sırasında beni kastederek ‘Şu kül rengi arkadaş sayesinde ilk kez bir kediyle arkadaşlık ediyorum.’’ diyerek gururumu okşamıştı.

  Yaklaşık iki yıl önce sokağa terk edildiğim için insanlara pek güvenmezdim. Duyarlı geçinen birinin beni sahiplendikten sonra hevesi kaçınca beni defaten başından defetmesi bu güvensizlikte önemli bir rol oynadı. Anne ile şans eseri bir okul bahçesinde karşılaşınca yaşadığım güvensizliğin şiddeti gittikçe azaldı.

  Kahvaltı masasındaki çatal bıçak seslerine eşlik eden kahkahaların merakımı cezbetmesiyle çaktırmadan masadaki yemekleri şöyle bir süzdüm. Yemekler bana pek hitap etmediğinden kırmızı renkli yumakla oynamaya başladım.

  Yumakla oynarken sarı renginden ötürü insanların sarman olarak nitelendirdiği ve uzun zamandır görmediğim bir arkadaşım cama geldi. Anne arkadaşımın aç olduğunu düşünerek yemek kabımdan aldığı bir avuç mamayı pencere kenarındaki plastik kutuya koyduktan sonra pencereyi kapadı. Hulusi Kentmen’i andıran bıyıklarıyla dikkat çeken ve büyük bir ciddiyetle yemeğini yiyen arkadaşımın karnını doyurması beni de mutlu etti.

  Gri olmam nedeniyle bana Kültigin adını veren, bakımımı üstlenmekten gocunmayan bu mutlu ailenin yanında kendimi güvende hissediyorum. Sevgisini esirgemeyip bana kucak aşan bu yüce gönüllü insanlara ne kadar teşekkür etsem azdır.

 
Toplam blog
: 93
: 87
Kayıt tarihi
: 25.02.19
 
 

     TCDD'de makine mühendisiyim. Sanatın iyileştirici gücüne inanan bir insanım.    ..