Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mart '11

 
Kategori
Sinema
 

Bir Türk Oscar alabilir mi?

Bir Türk Oscar alabilir mi?
 

Seni kazanmak zor olabilir ama imkansız değil. Bir gün bir Türk seni kucaklayacak.


83. Oscar ödül törenleri her zamanki gibi yine oldukça renkli bir şekilde sinema tarihindeki yerini aldı. Ödül kazanan filmleri sevelim sevmeyelim, Akademinin verdiği kararları eleştirelim ya da eleştirmeyelim şu bir gerçek ki dünyanın en prestijli sinema ödülleri olarak gösterilen Oscarlar her oyuncunun ve bu alanda çalışan sanatçıların hayalini süsleyen ödüllerin başında gelmektedirler.

Beni açıkçası o gece ödüllerin ve filmlerin dışında daha çok ilgilendiren bir başka konu vardı. Kendim de Uzakdoğu'da Çin eğlence ve TV endüstrisinde olduğum için Oscar ödül törenlerini bir başa gözle izledim. Sonunda da kendi kendime şu soruyu sordum. Biz neden hala o kırmızı halıda yokuz ? Bu soru aslında yıllardır usta yazarlar ve izleyiciler tarafından sorulan bir soru olsa da yine de daha yakından incelememiz gerektiğini düşünüyorum ki gelecek yıllarda bizler de o sahnede yerimizi alabilelim. Çünkü Oscar almak ciddi anlamda planlama, yetenek, başarı ve yurt dışında güçlü bir Türk etkisinden geçiyor.

Öncelikle Oscar kazanan aktörlerin çoğunluğu ciddi anlamda büyük bir alt yapıdan gelen isimlerden oluşuyor. Yani o sahneye çıkıp Oscar kaldıranların kariyerlerine bakıp da başı dönmeyen çok az insan vardır buna kesinlikle eminim. Elbette ki arada Akademi kendi içerisindeki mekanizmasına göre ödül kararlarında bizleri şaşırtabiliyor. Sonuçta lobiler ve güçlü bağlantılar ister istemez Oscarların dağıtılmasına zaman zaman etkisi oluyor bu da bir gerçek. Çok dağılmadan konumuza yeniden dönersek gördüğümüz şu ki ödül alanların çoğu anadili İngilizce olan oyunculardan oluşuyor. Fakat İspanyolca, Fransızca ve Çince gibi dillere sahip olan oyuncular da ödül törenlerinde oldukça sıkça kendilerini gösteriyorlar.

Son dönemlerin yükselen yıldızları olan Javier Bardem ve Penelope Cruz bunun en güzel örnekleri. Kendilerini dünya sinema endüstrisine bu kadar çok sevdiren az kişi vardır (Yabancı olarak söylüyorum) diye tahmin ediyorum (Jean Reno'yu unutmak olmaz). Ayrıca ikisinin de oyunculuk yetenekleri tartışılmaz ve yıllardır sahnede olmalarının ödülü olarak Oscar'a uzanmalarını kutlamak gerekiyor. Aynı şekilde Amerikan film endüstrisinde değerli bir yeri olan Tayvanlı Ang Lee'yi de unutmamamız gerekiyor. Çinlilerin Amerikan sinemasında olan etkileri aksiyon dalında da olsa yoluna tam gaz devam ediyor. Hintliler de aynı şekilde çok sayıda Amerikan yapımında yer alıyor ve hatırlayacağınız gibi "Slumdog Millionare" filmiyle beraber tavan yaptılar. Ayrıca Çin ve Hindistan sinema endüstrilerinin gücü Hollywood'dan aşağı kalmayacak kadar büyük. Japonlar'da aynı şekilde dünya sinema tarihine altın isimler kazandıran ulusların başında geliyor. (Ünlü yönetmenleri Akira Kurosawa'yı nasıl unutabiliriz?)

En önemli soruya gelirsek. Biz nasıl Oscar'a uzanacağız? Bu sorunun yanıtını birkaç şekilde verebiliriz. Öncelikle eğer oyunculuk alanına ödül almak istiyorsak Türkiye'de inanılmaz derece etkili performanslar ile yabancı otoritelerin gözüne girmemiz gerekiyor. Çok yetenekli oyuncularımızın geçmişte ülkemizde ne kadar büyük oyunculuk sergilediklerini hepimiz biliyoruz (Erol Taş, Minur Özkul, Adile Naşit, Sadri Alışık, Şener Şen vb.) fakat ne yazık ki bunlar sadece bizler tarafından bilinen başarılar olarak kalıyorlar. Yabancı dil gücümüzün eksikliği ve doğru tanıtımların yapılamayışı belki de onlarca değerli oyuncumuzun uluslararası arenaya çıkmasına engel oluyor. Türk oyuncuların aynı zamanda vizyonlarını genişletmeleri ve mutlaka kendilerine uluslararası arenayı hedef olarak koymaları gerekiyor ki yurt dışına doğru daha hızlı açılabilelim. (Dost acı söyler aksi halde Türkiye'de dizi çekerler.) Bu yüzden de Türkiye'de sergiledikleri performanslarda en üst düzeye çıkarak yurt dışına da ışık yakmaları gerekiyor. ABD 'de bağlantılar kurmaları ve oyuncu koçları ile özel olarak çalışmaları lazım ki kendilerini sürekli olarak geliştirebilsinler. Hatta mümkünse ABD'ye gidip sektör hakkında bilgi almaları ve gerekli bağlantıları kurmaları gerekiyor. Geçmişte Oscar alan tüm yabancı filmleri izlemek de onlara büyük artılar sağlayacaktır.

Yönetmen veya en iyi film olarak Oscar'a uzanmak için ise ciddi anlamda etkileyici filmlere imza atmak ve ister istemez yurt dışında belli bir güce sahip olmak gerekiyor. Geçtiğimiz gün düzenlenen Oscar ödüllerinde Oscar tarihinin en özel anlarından biri olarak gösterilen Roberto Benigni'nin "Hayat Güzeldir" filmi ile aldığı Oscar'ın ardından havalara zıplayışı yeniden ekranlara getirildiğinde aklıma neden bizim bir yönetmenimiz orada olmasın sorusu geldi. Harika filmi ile tarihe geçen bu değerli yönetmenin dışında daha çok sayıda yabancı yönetmen de Oscar törenlerinde boy göstermektedirler. Şu anda yönetmen olarak Avrupa'da ses getiren isimlere sahibiz ve dileğim bu değerli ustaların yavaş yavaş Hollywood kapısından içeri girmeleri. Avrupa'da ardı ardına ödüllerin gelmesi ve kendi ülkemizde bu isimlerin filmler çekmeleri ile Hollywood'a biz de varız mesajını iletebiliriz.

Oscar sahnesi şu anda bizlere oldukça uzak gibi görünse de aslında bu törenler de sizin benim gibi insanlar tarafından düzenleniyor ve ödülleri alanlar da bizlerden üstün insanlar değil. Ödülü veren de alan da bizler gibi insanlar. Elbette ki yeteneklerine ve kendilerine has enerjilerine bir sözümüz yok ama bu enerjinin bizde de olduğuna ve yeteneklerimizin geliştirilebilir olduğuna inanırsak 10 sene içerisinde en azından adaylık da olsa o sahnede kendimizi gösterebileceğimize inanıyorum. Biraz kolay bir sonuca imza attım gibi düşünmeyin. Kendimize inanır ve yeteneklerimizi doğru şekilde gösterebilirsek Oscar'ın bize gelmemesi için herhangi bir sebep olamaz. Ayrıca mutlaka sinemamızı güçlendirmemiz ve ciddi anlamda kaliteli işleri sektöre kazandırmamız gerekiyor. Televizyonlarımızı kopya programcılıktan arındırmak ve özgün yaratıcı Türk yapımlarına yer vermemiz bize büyük yarar sağlayacak. Devlet desteği bu aşama da oldukça önemli Aynı zamanda eğitimli izleyi kitlesine de ihtiyaç duyuyoruz. Sosyal anlamda bir dönüşümün yaşanması gerekiyor ki sözünü ettiğim kaliteye ulaşabilelim. Son olarak eklemek istiyorum. Önce inanalım ve çok çalışalım. Hedefimizi büyük koyalım, hayallerimizi sınırlamayalım. Ben eğer bugün Uzakdoğu'da bir Türk olarak onların sinema ve TV endüstrisinde yer edinebiliyorsam eğer, bir başka Türk'ün Amerika'yı sallamaması için bir neden olamaz. İşte o zaman "Oscar goes to...." diye başlayan ve bir Türk'ün ismiyle biten bu hayalim gerçek olur.

Hepinize sevgiler,

Rıfat Karlova

www.rifatkarlova.com 

 
Toplam blog
: 180
: 4193
Kayıt tarihi
: 13.11.06
 
 

Kariyerini Uzakdoğu sahne ve televizyonlarında geliştiren  sunucu, şovmen, yazar, oyuncu Uğur Rıf..