Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ekim '18

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Bir Türkünün Hikâyesi Kiziroğlu Mustafa Bey

Bir Türkünün Hikâyesi Kiziroğlu Mustafa Bey
 

Gazanfer ERYÜKSEL
 
Köroğlu destanı on iki kola ayrılır. Bunlardan biri de Kiziroğlu Mustafa Bey koludur. 
 
Köroğlu, Çardaklı Çamlıbel’de başına topladığı yiğitleriyle yol kesip, baç alarak, beylerden paşalardan aldığını yoksullara verip egemenlere kök söktüre dursun, oğlu Ayvaz’ın evlenme çağı gelmiştir. 
 
Köroğlu’nun karısı Telli Nigar, gelin tacına takılacak turna teleği olmadan düğünün yapılamayacağını söyleyip kestirip atar. Turna teleği de her yerde bulunmaz ki…
 
Köroğlu kara kara düşünürken birdenbire aklına gelir, ünlü beylerden Kiziroğlu Mustafa Bey’in bahçesinde turnaların olduğunu ve turna teleğini oradan alabileceğini. Kim getirir, kim getirmez? Getirirse kendi getirecektir. 
 
Kır atına atladığı gibi yola düşer ve akşamın alaca karanlığında Kiziroğlu Mustafa Bey’in konağına varır. Lâkin varmadan önce giysilerini değiştirmiş, garip bir yolcu kılığına bürünmüştür. Kır atını da öğütlemiş, o da bir sütçü beygiri olup çıkmıştır. 
 
Kapıyı Kiziroğlu’nun karısı açar. Köroğlu Tanrı rızası için bir gecelik konaklama dileğini söyler. Hatta ahırda atının yanında yatacağını belirtir. Kadın yabancıya acır ve adamlarına seyisin odasının yanında bir yatak verilmesini buyurursa da Köroğlu razı olmaz atının yanında samanların üstünde uyur. 
Akşam getirilen yemeği yiyen Köroğlu gece yarısından sonra atını hazırlar ve turnaların tüneğine giderek teleklerinden kopardığı gibi hızla oradan uzaklaşır. Ver elini Çamlıbel…
 
 O gide dursun Kiziroğlu da konağına döner ve turnaların bir garip ötüşlerinden huylanır. Bir terslik olduğunu anlamıştır. Gelip bakar ki turnaların telekleri yolunmuş. Hanımına gidip kimlerin gelip gittiğini sorar. O da bir garip yolcuyu konuk ettiğini, seyislerin odasında yatak hazırlattığını, oysa konuğun ahırda yattığını söyler. 
 
Ahıra bakarlar ki ne konuk vardır, ne de atı. Nasıl bir adamdı, atının rengi neydi derken Kiziroğlu bu kişinin Köroğlu olduğunu anlar. Ve hiç bekletmeden Alapaça adındaki atını Çamlıbel’e doğru sürer. Köroğlu’nu Çamlıbel’e varmadan bir çay kenarında yakalar. 
 
Dur bakalım, der Köroğlu’na, sen benim turnalarımın teleğini nasıl yolarsın? Önce at üstünde kapışırlar, sonra yerde devam eder kavga. Uzun süre boğuştuktan sonra Köroğlu alta düşer, Kiziroğlu’nun kılıcı boğazındadır. Ve son dileğini sorar. 
 
Kiziroğlu, der Köroğlu, hiç olmazsa Çamlıbel’e varayım, eşimle dostumla helâlleşeyim, ondan sonra canımı al. 
 
Kiziroğlu, Köroğlu’nun bu isteğini kabul eder, atlarına binip Çamlıbel’e varırlar. Kiziroğlu dışarıda beklerken, Köroğlu karısı Telli Nigâr’ın çadırına girer. Telli Nigâr bakar ki Köroğlu’nun hâli hâl değil. Eski Köroğlu’ndan eser kalmamıştır. Her yanı çamur, yüzü yara bere içindedir. Hani turna telekleri, bu ne hâl, diye soracak olur. Daha cevabını alamadan Köroğlu çadırın direğindeki sazı alarak başından geçenleri karısına şöyle anlatır.
Bir hışımla geldi geldi geçti
Kiziroğlu Mustafa Bey 
Hışmı dağı deldi geçti
Kiziroğlu Mustafa Bey 
 
Ağam kim, paşam kim
Nigâr kim
Kim kim kim kim
Kiziroğlu Mustafa Bey 
Bir beyin oğlu
Zor beyin oğlu
 
Bir at biner Ala Paça
Mecal vermez Kırat kaça
Az kaldı ortamdan biçe
Kiziroğlu Mustafa Bey 
 
(bağlantı)
 
Vay ben ona eş olaydım
Anadan on beş olaydım
Keşk’ona kardeş olaydım
Kiziroğlu Mustafa Bey 
 
(bağlantı)
 
Hay edende haya teper
Huy edende huya teper
Köroğlu’nu çaya teper
Kiziroğlu Mustafa Bey 
 
(bağlantı)
Dışarıda türküyü dinleyen Kiziroğlu, karısının yanında kendisini yeneni övmesini bilen kişiyi öldüremeyeceğini anlamıştır. Şöyle der, “Yiğit kıymetini ancak yiğit bilir”…
 
Kiziroğlu türküsü işte o günlerden beri söylenir durur baki kalan gök kubbede…  Böylesi yiğitler kalmasa da!
 
 
Toplam blog
: 227
: 584
Kayıt tarihi
: 16.12.15
 
 

1952 Yılında İstanbul'da doğdu. Pertevniyal Lisesi'ni ve İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akad..