Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ekim '18

 
Kategori
Edebiyat
 

Bir Tutam Fedakarlık

Bir Tutam Fedakarlık
 

Bir Tutam Fedakarlık


Gözleri vardı güneşi doğduğuna utandıran…

Saçları vardı,rüzgarı estiğine pişman eden…
Ahmet, küçük mahallenin büyük delikanlısı, Küçük yaşta babasını kaybeden, bir garip anasıyla hayata karşı mücadele etmeye çalışan,masum, temiz kalpli ve mütevazi Ahmet. Ahmet, çocukluktan beri büyüdüğü mahallede, babası vefat ettikten sonra tamirhanede çalışmaya başlayan uzun boylu ama bir o kadar zayıf kumral ela gözlü 20 yaşında bir gençtir. Anası Sümeyye hanım da, evlere temizliğe giden bir garip oğlundan başkası kimsesi olmayan harama bırak el uzatmayı uzağından uzak kalan bir garip kadındır.

Ahmet, her sabah işe giderken, Arnavut kaldırımlı yolda yürürken görürdü O’nu…
Mavi gözleri, o dalgalı kızıl saçları….
Hele o evet evet Ahmet’in yüzüne bir anlık sadece tesadüfen bakışı yokmuydu her sabah, sanki Ahmet ile saatlerce konusuyordu. Ahmet hep nasıl güldüğünü merak eder, sonra hayal edip mutlu olurdu.
………….
Yine o sabah Ahmet işe gelmiş,  dükkanı açmış.Dünden kalan işlere koyulmuştu ki ustasının sesiyle irkildi.
-Ahmeeet!!!
-Efendim usta,
-Ya Ahmet şu yukarıda bir kardeş var. Geçen bir kaza geçirmiş,hastane de kan lazımmış.Ben yaşlandım artık benden bir halt olmaz da ,sen genç adamsın hani istersen bir gidelim mi?
-Tabi ustam ne demek ! Gidelim de,ben kan grubumu falan bilmem ki anlamam o işlerden.
- O kolay be oğlum,hadi yürü gidelim.

Ustasının koluna giren Ahmet, hastaneye doğru yol alır.Hastaneye geldiklerinde,  Ahmet’in kan grubu öğrenilir. Sonra Ahmet’ten kan alınır.Kendisine teşekkür etmeye gelenlere o mütevazi,cesur ve bir o kadar masum Ahmet’ten gelen cevap ise ondan beklendiği gibidir;
-Estağfurullah ben bir şey yapmadım,asıl siz ustama teşekkür edin. Beni o getirdi.

O sırada Ahmet’in dikkatini bir şey çeker, bir kadın doktorla konuşurken ağlamaktadır. Ahmet sessizce yaklaşır dinlemek için.

Doktor;
-Hamiyet hanım,evet kan bulduk ancak hastanın böbreği tahribata uğramış
-Peki doktor ne yapmalıyız?
-Hamiyet hanım yapılacak şey belli böbrek bulmak ,ancak İstanbul gibi bir şehirde nasıl buluruz onu bilmiyorum.Bildiğim tek bir şey var ki ; VAKTİMİZ ÇOK AZ…

Bunu duyan Ahmet, boynunu eğer ve yürümeye başlar.Tabi ustası peşinden..
-Oğlum ne oldu?
-Şey usta şu doktorun yanındaki kadın kim?
-Kim? hee! Hamiyet abla, o kardeşimizin annesi
-Usta kardeşin böbrek iflasmış, böbrek lazımmış…
-Eeee biz napalım
-Ne bilim be usta
-Allah büyüktür evlat,
der. Ve dükkana giderler

Akşama kadar kara kara düşünen Ahmet en sonunda ustasına patlar;
-Ustaa!!!
-Hayırdır evlat,
-Ben vericem
-Neyi ?
-Böbreği ben vericem
-Saçmalama evlat anası babası var sen neyisin ki hem, hem anan izin verir mi?
-Usta anamla konusucam bu akşam, rızası olursa vericem
-Peki evlat.

Eve doğru yürümeye başlayan genç adam,annesine nasıl anlatacağını düşünürken eve gelmiştir.
Yemek çay faslı derken Ahmet alır karşısına anasını uzundan uzuna anlatır rızasını ister. Oğlunun ne kadar iyilik meraklısı olduğunu bilen ana mecburen kabul eder.

Ahmet, sabah olur dükkana gider. Ustasıyla durumu konuşur. Düşerler hastane yoluna. Ancak ne olursa işte bundan sonra olur…

Ameliyathaneye alınan Ahmet narkozdan hemen önce gördüklerine şaşıramaz. Bu evet bu kardeş “O”dur.

Hayatta bazen,uzağındakiler tanımadıkların yada hayatında yer almasını istediklerin karşılıksız gelirler insana…
Nefsin ya nefsin o öyle midir…Tabiki HAYIR…

İşte Dostlukların, Hayat arkadaşlıklarının istediği tek şey vardır

 

 
Toplam blog
: 4
: 155
Kayıt tarihi
: 27.09.18
 
 

Kalemin gücünü, siz bulamazsınız. O sizi bulduğu zaman,  kendini belli eder. Ve size kelimelerle ..