Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Kasım '11

 
Kategori
Etkinlikler / Festivaller
 

Bir Tüyap - Kitap Fuarı daha bitti !!.. Kitabın önemine dair...

Bir Tüyap - Kitap Fuarı daha bitti !!.. Kitabın önemine dair...
 

Tüyap –İstanbul Kitap Fuarı`ndan bahsediyorum. Ve ben geçen sene olduğu gibi bu sene de gidemedim. Oysa taa Beyoğlu Tepebaşı’nda kurulduğu zamanlardan beri sürekli takipçisi idim. Heyecanla beklerdim ve alacağım kitapların listesi ile tutardım fuarın yolunu. 

Hele arkadaşlarım da varsa yanımda gönlümce stantları gezip, varsa ünlü yazarların söyleşilerine katılıp, istediğim kitaplarasahip olmanın da keyfiyle fuar çıkışında bir de şöyle Beyoğlu sokaklarını da turlayınca değmeyin keyfime. Oradaki bina her ne kadar oldukça küçük ve insanlar da birbirinin üstünde ve sıkışık idiyse de oranın zevki bir başkaydı.  Beyoğlu zevkiyle kitap fuarı bir arada yaşanırdı orada.

Kitap fuarı, 12 Eylül’ün ardından, kitap okumanın pek revaçta olmadığı ve sıkıntı yarattığı hatta kitapların yakıldığı bir zamanda yaygın kitap alerjisine rağmen 28 yayınevinin bir araya gelmesiyle TÜYAP Ticaret Merkezi’nde (şimdiki Marmara otelinin altı) başladı. 5 yılın sonunda popülerleşmesiyle Tepebaşı’ndaki binaya geçen fuar, 2002 yılına kadar burada sergilendi.

2002 yılında ise fuarın organizatörü TÜYAP’ın (Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş.) Beylikdüzü’ndeki yeni Fuar ve Kongre Merkezi’ne taşındı. Geçtiğimiz Eylül ayında da Beyoğlu’ndaki eski TÜYAP binasında SAHAFLAR Festivali yapıldı. Eski kitap tutkunları için o yaşanmışlık duygusuyla başka bir anlamı vardır sahafların.

Beylikdüzü İstanbul’un bir ucu. Ben de diğer ucunda yaşadığım için gitmek çok zor geliyor artık, adeta bir işkence oluyor. Kime sorsam aynı şeyi söylüyor üstelik. İstanbul’un trafiği malum. Metrobüs de olsa, metro da olsa hiç fark etmiyor. Saatleriniz yollarda geçiyor.

Ulaşımın bu kadar sorunlu olduğu bir şehirde merkeze en uzak bir alana kitap fuarı kurmak kimin aklıysa. Bunda bir mantıksızlık var. Bunca alışveriş merkezi ve benzin istasyonları şehrin göbeğinde duruyor ve gittikçe bir bir çoğalıyor ama kitap fuarı şehrin en uzak noktasına kurulmuş.

Tıklım tıklım AVM ler ve yeme içme yerleri dururken kitap için kim yer ayırır ki. Değil mi efendim?

Ben de artık protesto ediyorum, gitmiyorum, benim protestomu kim dinleyecekse. Onlar gelsinler bulunduğum yere diyorum. Haksız mıyım?

Okumak bir ihtiyaç. Yeme içme barınma kadar olmasa da bir o kadar önemli bir ihtiyaç en azından bana göre.

Ben okumayı kağıttan seviyorum, gazeteyi de öyle. Ekrandan okumak bana hiç mi hiç zevk vermiyor. Kağıt kokusunu içime çekerek, elimle tutarak, hissederek ya da yanımda taşıyarak okumayı seviyorum. Çantamda her zaman bir kitap bulunur, otobüs tren ne olursa yolculuklarda trafiği düşünmemek için çok iyi bir araç üstelik. Kendi neslim için söylersem eskiden bilgisayardan okumak mı vardı? Şimdi her şey her bilgi bilgisayar dediğimiz teknoloji harikasından çıkıp direkt masanıza geliveriyor. E-kitap olarak da istediğiniz romana ya da araştırmaya ulaşabiliyorsunuz. Ama ben pek sevemedim.

Kitap okumak hayata dair her şeyin kapılarını aralar insana. Hayat içinde bir hayat oluşturmanıza yardımcı olur. İyi bir arkadaştır. Farklı kılar diğer insanlardan. Kişiye farklı bakış açıları kazandırır, hayal dünyasını ve ufkunu genişletir, kelime haznesini zenginleştirir ve kendisini doğru ve düzgün ifade edebilme yeteneğini kazandırır. Felsefenizi değiştirir kimi zaman. Keşfedemediğiniz saklı yanlarınızı açığa çıkarır.

Kitap okumak insana, kendi hayatının dışında da bir dünya olduğu inancını kazandırırOkunan şey her ne olursa olsun muhakkak kişiye kattığı bir şeyler vardır diye düşünüyorum. Başka açılardan bakabilme yetisi, bol kelime birikimi, kelimeleri etkili biçimde ve yerinde kullanma kabiliyeti, hızlı düşünme ve akıcı konuşma becerisi ve elbette bilgi.

Ne kadar okuyorsak o kadar şey bilmediğimizi fark ediyoruz. Sokrates bile; bildiği tek şeyin hiçbir şey bilmediği bilgisi olduğunu söylememiş midir? Çok okuyanların da, zamanla yazma ihtiyacı hissetmeye başladıkları görülüyor. Ünlü yazarlar da çok okuyanlardandır. Okuduğunu anlamak, anladığını yorumlamak, yorumlarını yazılı ifade etmek söz konusu olduğunda kitap okumanın ne kadar gerekli olduğunu anlıyoruz.

Bir de şu var. Okuduklarını hayata geçirebiliyorsan sorun yok. Ama okudukların sadece kitaplarda kalıyorsa, size yaşamda ve sosyalleşmede yaşam pratiği vermiyorsa dünyaları da okusanız, sadece kendiniz olarak kalıyorsunuz.  

İnsan kitap okurken yalnız kalmadığını hissediyor. Aynı zamanda kalabalığın içinde yalnız da kalıyor.

 

 

 
Toplam blog
: 249
: 3042
Kayıt tarihi
: 19.03.11
 
 

Doğup büyüdüğüm şehirde, İstanbul'da yaşıyorum. Emekliyim. Gezmeyi, görmeyi, keşfetmeyi sevdiğim ..