Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Şubat '14

 
Kategori
Güncel
 

Bir tuzluğun içeri sızma hikayesi...

Bir tuzluğun içeri sızma hikayesi...
 

Tuzlukların sızma hikâyesini biliyor musunuz?

Önce tuz’un niye beyaz olduğuna bir bakalım.

Tuz niye beyazdır?

Çünkü tuz rafine edip, içindeki karalar(!) çıkartılarak, onca zararına rağmen dışarıdan beyaz görünmesi sağlanır. Beyaz görünsün ki, bir yerlere rahatça sızsın diye!..

Yani insan eli ile beyazlaştırılıp, ambalajlanır ve onca zararına rağmen halka yedirilir(!)Yemeyenlere de sızdırılır!

Birde tuzlukların sızma hikâyesi var…

Bir tuzluğun bir yere sızdığına hiç tanık oldunuz mu?

Eğer olmadınızsa, kendilerine ak diyenlerin içine bir bakın!

Demek ki kendilerine ak diyenleri kara gösterenler bu zararlı tuzlarmış(!)

17 Aralık Operasyonlarını yapan bu kara “paralel yapı” önüne gelene, elindeki kara(!)yı çalıp, ülkemizin ap ak insanlarını kara olarak göstermeye çalışmışlar!

Peki, tuzluğun içindeki tuz mu kara, tuzluğun kendisi mi?

Öyle ya, tuzluğun içindeki tuz ak olsa bile, tuzluk kara olunca içindeki de kara görünür!

Bizler ak mıydı, kara mıydı diye tartışırken, saman altından su yürütenler amaçlarına ulaştılar bile…

‘Faiz Lobisi’ bir beklerken 5 aldı.

‘Döviz Lobisi’ yüzde 10 beklerken, yüzde 35 aldı…

Vatandaşa ne mi kaldı?

….

Sahi vatandaşı düşünen var mı?

İçlerine tuzluk kaçanlar vatandaşı ne kadar düşünüyorlar?

Asgari ücretliye verilen üç kuruşluk zam, daha verilmeden geri alınırken, memur ve emeklisine toplu zam veriyorum diye ahkâm kesenler, daha zammı vermeden geri alıyorlarsa, tuzluk kimin içine kaçmış?

Türkiye’de nüfusun yüzde 60’ını kapsayan, çalışanlar ve emekliler, dışı kara, içi ak bu tuzluklardan yeterince nasibini alırken, ya alamayanlar?

Onlar mı?

Onların içine tuzluk kaçmadığı için içleri yanmıyor, kavrulmuyor ve çok rahatlar. Bunların içinde öyle bir grup var ki, sayıları toplumun yüzde15’i kadar. Onlar ne tuzu görüyor, ne tuzluğu! Onlar uçaklarla Umreye gidip, Umre’den Uzakdoğu gezisine çıkıyorlar. Kollarında 700 bin liralık saatlerle, yatak odasında para kasaları, para sayma makineleri ile yaşıyorlar!

Geri kalan yüzde 25 mi? Onlarda etliye sütlüye karışmadan, ülkenin zenginliklerini ufaktan ufaktan sömürerek yaşayıp gidiyorlar.

“Paralel Yapı”mı?

Onlar tuzluğun ta kendisi!

 
Toplam blog
: 3842
: 3093
Kayıt tarihi
: 23.03.08
 
 

Antalya'da 1956 yılında doğdum. Emekliyim, Üniversite mezunuyum. Evliyim, bir oğlum var Mimar. Gü..