Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Mayıs '18

 
Kategori
Güncel
 

Bir Ülke Kalkınmasında Deneyimin Önemi: Millet Olarak Gözden Kaçırdığımız Nedir?

Bir Ülke Kalkınmasında Deneyimin Önemi: Millet Olarak Gözden Kaçırdığımız Nedir?
 

Bilmemek tehlikeli değildir. Bilmediğini bilmemektir, tehlikeli olan.


Aile ilişkilerini yönetemeyen birisine, devleti teslim etmişseniz, baştan kaybetmişsinizdir. Yönetimde başarılı olmanın basit kurullarını sıralarsak:

-Yazılı ve sözlü olarak nitelikli iletişim kurabilmeli,

-Aynı anda birkaç işi organize edebilmeli, olaylar karşısında sağduyusunu kaybetmemeli, 

-İşin gerektirdiği teknik bilgilere (temel seviyede de olsa) sahip olmalı,

-En önemlisi de problemleri çözme becerilerine sahip olabilmelidir. Önemine binaen bu konuyu biraz açarsak: Yönetimdeki kişi değişen durumlara uyum sağlamalı, Tarafları mutlu etmek için zaman ve beklentileri doğru yönetmeli, öngörülmeyen her duruma bir çaresi olmalı, aynı anda birçok sorunu çözerek ilerleyebilmelidir.

Bunlar iyi, güzel de, böyle yöneticiyi nereden bulacak ve devletin yönetimini ona teslim edeceğiz?

Nereden mi bulacağız? Her dört yılda bir seçim yaparak, işin başına aile, şirket ve devlet yönetiminde deneyimsizleri getirerek! Bu öneri elbette bir şakadır.

Konuyu açmak adına, Monarşi, Meşrutiyet (Anayasal Monarşi) ve Cumhuriyet yönetimleri kısaca tanımlarsak:

Monarşi: “Bir hükümdarın devlet başkanı olduğu bir yönetim biçimidir. Saltanatın bir başka adıdır. Seçim dışı yöntemler kullanılır. Bu hükümdar, Türkçede kral, imparator, şah, padişah, prens, emir, kağan…”

Meşrutiyet: “Meşruti monarşi, anayasal monarşi ya da parlamenter monarşi, hükümdarın yetkileri anayasa ve halk oyuyla seçilen meclis tarafından sınırlanmıştır. Bu monarşi genellikle “parlamenter”dir ve demokrasiye pek yakın olabilir: Kral devletin simgesi olarak kalır, ancak yürütme yetkisini bir hükümete bırakır; hükü­met de halk tarafından seçilmiş bir millet meclisinin kararlarına uyma­ya zorunludur.” 

Cumhuriyet: “Ulusun, egemenliğini kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığıyla kullandığı devlet biçimi”dir.

Genellikle söylenmese de, yönetim şekilleri arasındaki önemli fark: gücün nasıl paylaşıldığı veya kim, kimler tarafından hangi niyetle kullanıldığıdır.

Gerçeğinde (Anayasal/Parlamenter) Monarşiler ve cumhuriyetler açık bir şekilde birbirinden ayrılmazlar. Örneğin, şu andaki Britanya sistemi, anayasal bir monarşi’dir. Bu, “Monarşik Cumhuriyet” olarak da tanımlanabilir. Cumhuriyetler de, bazen bir iktidar (kurumlar) ele geçirildiğinde güç,  bir kısıtlama olmadan kullanılmakta ve yönetim diktatörlüklere dönüşmektedir. Çevremizde bunun bolca örneği görülebilir.

Gelelim başlıktaki deneyim meselesine:

İngiltere ve Japonya bugün karşılaştığı bir sorun için son bin yıllık (devlet) birikimini ortaya koyabilmekte ve çözümü o birikimleri içerisinde bulabilmektedir.

Diğer bir örneği ülkemizden verelim, Osmanlıyı (yaklaşık bin yıllık) tarihimizi, birikimimizi sıfırladık ve bugün içerimizde bulunduğumuz noktada geriyi göremediğimiz için gelecek için de isabetli görüşler üretemiyoruz.

Özetle, Devlet yönetiminde, (İngiltere-Japonya-İsveç-Norveç-Hollanda-Belçika) Bir meclis ve anayasanın yanında, Neden Kral-Kraliçe bulundurulduğu daha iyi anlaşılmaktadır. Yönetimde etkin karara örnek için  Amerika ve Fransa’da başkanlık sistemi gösterilebilir.

-Japonya, dünyanın nakit zengini, (Anayasal Monarşi)

-Norveç, Avrupa’nın en yüksek kişi başı gelirine sahip. (Anayasal Monarşi)

-Başkanlık sistemine sahip Amerika, “süper güç”, Fransa Nükleer teknoloji zengini.

Sonsöz, bir Uzakdoğu deyimi:

-“Hem kendinizi hem rekabetçilerini (düşmanlarınızı) tanırsanız, girdiğiniz yüz savaşı kazanırsınız.”

Peki, nasıl tanıyacağız? Devlet deneyimi, birikimi ile. Bu, kısa aralıklarla yapılan seçimlerle ve devlet deneyimi olmayanlara ülke yönetimini teslim ederek değil.

 

www.canmehmet.com

Resim: Web ortamından alınmış, tarafımızdan düzenlenmiştir.

 

 

 

 
Toplam blog
: 1117
: 1768
Kayıt tarihi
: 29.08.06
 
 

Ticari ilimler akademisindeki öğrenciliğim sırasında, bir kamu iktisâdi kuruluşunda başladığım ça..