Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Temmuz '09

 
Kategori
Sosyoloji
 

Bir ülkeden diğerine Türkçe yazamıyoruz!

Bir ülkeden diğerine Türkçe yazamıyoruz!
 

Türkçe Sözlük (sanal ortamdan alıntıdır...)


''Hafizanizi guclendirecek 10 basit yol:

Hafizanizi basit alistirmalarla guclendirebilirsiniz. Kolaylikla her yerde cok zaman harcamadan yapabileceginiz bu 10 alistirmayla guclu bir hafizaya sahip olabilirsiniz. Uzmanlar duzenli uygulandiginda cok basarili sonuclar elde edildigini belirtiyor.

Ters el alıştırması:
Sag elinizi kullaniyorsaniz, biraz da sol elinizi calistirmaya baslayin. Saclarinizi sol elinizle tarayin veya cayinizi kasikla alisik oldugunuz yonun tersine karistirin. Kalemi ters elinizle tutun. Biraz ureticiliginizi kullanin ve daha neleri tersten yapabileceginizi bulun. Tabii bulduklarinizi da hemen deneyin. Sonuc olarak, rutin aliskanliklarinizi kirar ve beyninizin kullanmadiginiz diger yarisini da harekete gecirmis olursunuz.

Çocuk oyunu alıştırması:
Ise veya alisverise giderken, tipki bir cocuk gibi merak icinde butun duyularinizi harekete gecirin. Bakin, dokunun, dinleyin, koklayin. Cicek acan agacin kokusunu kesfetmeye calisin. Firinda satilan taze ekmeklerin kokularini algilamaya calisin. Yurudugunuz zeminin ozelliklerini hissedin. Caddede duydugunuz sesleri ayristirin. Yaninizdan gecen insanlarin tek tek konusmalarini dinleyin. Evinizde gozlerinizi kapatarak bir yerlere ulasmaya calisin. Kisacasi, duyularinizi alisik olmadiginiz tarzda kullanin...''

Değerli arkadaşlar yukarıdaki alıntıda gördüğünüz gibi ince seslilerimiz yok. Bu gibi metinler size geldiğinde en az benim kadar zorlandığınızı, bazı abuk sabuk kelimelerin de ortaya çıktığın biliyoruz.

Alıntıda Türkçe ince seslilere yer verimemiş olduğu için okuyuşumuzu zorlaştıran bu durumun ancak başlıklarını düzeltebildim. Yoksa onlar da: Cocuk oyunu alistirmasi, özgecmis alistirmasi, yuruyus alistirmasi biçiminde görülecekti!

Olayın özünde her nedense dilimize karşı bilgisayarın bulunuşundan bu yana Devlet yetkililerden kaynaklanan bir vurdum duymazlık olduğu hepimiz biliyoruz. 1980'le birlikte yaygınlaşmaya başlayan bu önemli buluşun yaygınlaşacağı bilinerek TÜRKÇE yazılım için gerekli her türlü çaba gösterilmeliydi.

Ne yazık ki bu yapılmadığı için ne adımızı ne de bir yazımızı öz dilimizin ince seslileri ile yazıp birbaşka ülkeye yollayamıyoruz. İnce seslileri bile bile yazmadığım için Japonya'daki arkadaşım da ABD'deki arkadaşım da ince sesleri düzeltilmiş bir TURKCE okuyorlar yıllardan beri.

Özellikle Japon arkadaşımdan gelen yazının ne duruma dönüştüğünü görmenizi isterim:

'' Beraber yine ayn?? yast????a ba??lar??n?? koyarak uyudular...''

''Adam irkilerek kendine geldi ve e??ine bakt??, sonra yine dalg??n dalg??n konu??maya ba??lad??;...''

Anlaşılacağı gibi arkadaşımın anlatımı ''evrensel yazılımın TÜRKÇE'ye kininden dolayı'' allak bullak olmuş!

Bakınız nasıl: Beraber yine aynı.. Yazamamış. Çünkü evrenesel yazılım, küresel hizmet anlayışı bizim (ı) sesimizi yazmak istemiyor! Dolayısıyla ''...aynı yastığa başlarını koyarak uyudular.'' cümlesi yukarıda görüldüğü gibi alfabelerin kardeşliğine dönüşüvermiş!

Onun bu güzel anlatımına karşılık benim akla karalı seçerek yazdıklarımdan bir kaç cümleyi de buraya alarak başınızı ağrıtnak istemiyorum! Kısaca: ı, ş, ç, ü, ö, ğ olmadan yazacaksınız!

Ne yazık ki bir Devlet kurumu olarak TDK da bu önemli sorunumuz için dünyanın belli başlı yazılım odaklarına başvurmadığından sorunumuz büyük.

Yukarıdaki çeviri yazıda da bu sorunla karşılaştınız. Önemli bir konuyu bize duyurmak için büyük bir çaba harcamış olan çevirmenimiz (!) öz diline yabancılaşmış olduğundan ya da Türkçe kılavyesi olmadığından dolayı güzel dilimizin binlerce yıllık o ince seslerini bize yazamamış bulunuyor!

Bu gibi açmazlardan kurtulmak için dile de saygı gerekir ey çevirmen arkadaş!... Umarım bir gün İngilizce yazarken ortaya koymaktan çekinmediğin o saygıdan Türkçe de gerekli payını alacaktır...

Gelelim bu açmazımızın diğer bir boyutuna. Yıllarca yamalı bohçaya çevrilen 12 Eylülcülerin ''dibaçeli'' sakat Anayasa'nın 3. maddesine göre de: Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.
Türkçenin ses ve biçim olarak özellikleri de belli olduğuna göre: Nereye gidiyoruz ya da bizi nereye götürüyorlar, diye sormak hakkımız vardır.

Ne yazık ki binlerce yıllık varlığı olan ve pek çok da yazılı kaynakları bulunan dilimizin; sanal ortamda uluslararası yazışmalarda içine düştüğü durum bu! Bildiğiniz gibi dil aynı zamanda ses demektir! Bu yazışmalarda ne biçim olarak ne de ses olarak dilimizi koruyabiliyoruz.

Karşılılı olarak anlaşmanın özü demek olan dilimizi bütün özellikleri ile de karşımızdaki kişilere iletemiyoruz. Türkçe yazmak zorunda olan kişilerin bu gibi çeviri metinleri ya da mektupları ulaştırıldığı bir yerde yüksek sesle okunduğunda nasıl bir dil ile karşılaşabileceğimizi hepimiz biliriz. Bu durumu ile ilkel, gelişmemiş, emeklemekte olan bir dil gibi algılanacaktır. Bu biçimi ile dilimiz bilinmeyen bir ''ağız, bir lehçe'' durumuna da düşüyor, bir bakıma.

Oysa ne yazık ki bilgisayar teknolojilerindeki gelişmeleri, bir yönü ile Batı'dan yıllarca sonra uygulamaya koyan Devlet ''geç olsun temiz olsun'' yaklaşımına sığınmış olsa da TÜRKÇE'nin sanal ortamdaki görüntüsünü gerektiği gibi sağlayamamıştır.

İşte size resmi bir kaynaktan alınan e ş s i z bir örnek:

''D İ K K A T !
Lütfen göndereceğiniz paketin aşağıdaki koşullara uygunluğuna dikkat ediniz.
* Paket isminde ', ", ?, %, (, $, +, -, #, & ve benzeri karakterler yer almamalıdır.
* Paket içindeki dosyaların ve dizinlerin isminde Türkçe karakter yer almamalıdır. Bu durum özellikle paketlerin WinZip ve benzeri programlarla hazırlandıklarında oluşmaktadır.''
Anlayan beri gelsin!
İçine düşürülmüş olduğumuz bu durum ilgili kurum ve kuruluşlara önemle duyurulur!''

Orda kimse var mı?

 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..