Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Aralık '13

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Bir ülkenin ekonomisi, nasıl dışa bağımlı hale gelir..?

Bir ülkenin ekonomisi, nasıl dışa bağımlı hale gelir..?
 

Bir ülkenin ekonomisinin dışa bağımlı hale gelmesi, kendi iç ekonomik ve mali yapısındaki sebepler nedeniyle olur.

Şöyle ki bu durum, klasik ithalat-ihracat teorisinin dışındadır. Örneğin bir ülkede bir tarım ürününü yetiştirmek, iklim ve toprak yapısı nedeniyle astarı yüzünden pahalı hale gelecekse, siz bu ürünü ithal edersiniz. Yapılacak masrafa göre ithalat, daha ekonomik olacaktır.

Ülkede bulunmayan bir yeraltı kaynağının, örneğin maden cevheri veya fosil enerji gibi, yâda teknolojik ve mali yetersizlik nedeniyle kısmen veya tamamen ithal edilmek zorunda olan bir metadan ziyade, ülkede izlenen ekonomik ve mali politikaların buna yol açması durumuyla da dışa bağımlılık olabilecektir.

Acaba ülkelerin yetersiz sermaye yapıları bu duruma etken midir?

Eğer ülkenin yetişmiş insan gücü var ise, bu sorun, doğrudan sermaye yatırımlarını özendirici düzenlemelerle aşılabilir. 

Böylece çekilen bu sermaye yatırımları sayesinde de yapılacak ihracatlar la elde edilecek gelirle, klasik ithalat teorisinde tarif edilen metaların elde edilmesi yoluna gidilerek, ülke dışa bağımlılıktan da kurtulacaktır.

İşte burada bir ülkenin üretim gücü ürettiğinden elde ettiği gelirle talep edilen yaşam standardını karşılamıyorsa, borçlanma yoluna gidersiniz ki, günümüz küresel ekonomisinde dışa bağımlılığın tarifi, her ürünün ithalatı değil, ürettiğinizden elde ettiğiniz artı değer ile ithalatınızı karşılayamamak şeklinde açıklanır.

Bunların sebepleri çok çeşitli olmakla birlikte en önemlisi, yeterli yetişmiş insan gücüdür. Yani ülke nüfusunuzun çok olması bir kıymet ifade etmez. Eğer ülkenin eğitim sistemi bir mesleği rahatlıkla yapabilecek ve ülkenin ihtiyaçlarıyla da düzenlenmiş insan yetiştirmiyorsa, devasa yeraltı kaynaklarınız da yoksa dışa bağımlı hale gelmeniz kaçınılmazdır. Çünkü üretici bir ülke değilsiniz. Bunu şuradan anlarız. O ülkede işsizler, genelde ne iş olsa yaparım şeklinde ki sözlerle iş ararlar.

İkinci en önemli unsur, maliyet unsurudur:

Maliyet unsurunu, klasik ithalat ve ihracat teorisiyle ele alırsak kahveyi yemenden getirtebiliriz. Ancak ülkenin iklim ve toprak yapısı elverişliyken mercimek de Kanada’dan geliyorsa burada bir sorun var demektir. Çünkü ülkeniz zaten çiftçilikten gelmektedir. İnsan gücünüz vardır. İklim ve toprak yapınız da buna müsaittir. Ve bu durumda maliyetiniz de Kanadalı çiftçilerden farklı değildir. Demek ki sorun yapay bir maliyet sorunudur.

Tarım politikalarınızı gözden geçirmek ve maliyet sorunlarınızı aşmak durumunuzdasınız. Yoksa ülkenizin beslenme ihtiyacı için, dışa bağımlı hale gelirsiniz.

Örneğin akaryakıt en önemli faktörlerden birisidir. Dünyanın en pahalı mazotuyla üretim yapan çiftçi herhalde mercimeği de hayrına verecek değildir. Kimse de vatan millet hayrına pahalı mercimekten çorba yapmak istemez.

Sonuçta zarar etmeden satamayacağı bir ürünü de, kimse üretmez. Üretimden de çekilir. Burada mercimek, sadece gıdayla ilgilidir. Tabi ki yabana atmamak gerekir. Şimdi vereceğimiz örnek sorunun nerelere kadar gittiğini de gösterecektir.

Aynı maliyet sorunlarını sanayi ham maddesi olan ürünlerde de yaşayan çiftçilerin örneğin pamuk üretiminden çekilmeleri,  tekstil sanayinizi de, hammadde de dışa bağımlı hale getirecektir.

Bu durum, hammaddesini tarımdan elde eden tüm sanayi kollarında geçerli olduğu için,  en önemli dışa bağımlılık unsurlarından biri olarak karşımıza da çıkmaktadır.

Üstelik sizin ülkenizin iklim ve toprak yapısı nedeniyle yüksek kalitede üretilebilecek tarım ürünlerinin, ucuz maliyet nedeniyle, daha kalitesiz üretim yapan ülkelerden ithal edilmesi, örneğin Ege ve Akdeniz’de çok daha kaliteli pamuk yetiştirilirken,  kalitesiz ve daha fazla fire veren ucuz Hindistan pamuğuna muhtaç olursanız, en önemli üretim kollarınızdan birinde, kalitesiz üretim sorunuyla da karşılaşırsınız.

Akaryakıtta, elektrikte yüksek enerji maliyeti, sadece enerjide dışa bağımlılıktan kaynaklanmaz. Enerjide kendi kendine yeten, hatta ihraç eden ülke sayısı, günümüz dünyasında son derece sınırlıdır.

Mali yapıları sadece bir kısım zümrelerin menfaatine göre düzenlenen ülkelerde vergi yükünü aylıkçı kesimler çeker.Devlet giderleri ise son derece yüksek olduğu için, sorun mal ve hizmet satışları üzerinden alınan vergilerle (dolaylı vergiler) aşılmaya çalışılır.

İşte enerji gibi kullanılması mecburi kalemlerin aşırı yüksek vergilerle üretim maliyetlerini arttırmasının, üretimde ve nakliyede ülkelerin üretim güçlerine verdikleri zarar, açıkça görülmektedir.

Diğer bir önemli unsur, kambiyo unsurudur:

Ülkelerdeki dışa bağımlılık arttıkça, ithalatın da artması kaçınılmazdır.

Özellikle zaten yüksek vergilerle yüksek enerji fiyatlarının daha da can sıkar hale gelmemesi ve her şey ithalata bağımlı olduğu için yüksek enflasyon sorunu da yaşanmaması için, düşük kur politikalarına ülkeleri mecbur bırakır.

Görüldüğü gibi tüm bu sorunlar, birbirini destekleyen ve sorunu daha da arttıran bir kısır döngüye neden olur ve ülke ekonomileri bir yerde tıkanarak büyük ve yıkıcı ekonomik krizlere yol açar.

Pansuman tedbirler ile yaşanan krizlerin aşılması, ancak yeni ve daha yüksek faizli kredilerle borçları arttırırken, sorunlar da ancak ötelenir.

Tabii ki yaşanacak yeni ve daha büyük bir ekonomik krize kadar.

AHMET ELDEN

 
Toplam blog
: 138
: 5557
Kayıt tarihi
: 05.10.11
 
 

1968 Afyon doğumluyum Antalya'da yaşıyorum. Antalya end. meslek. lisesinden sonra Anadolu Ünivers..