Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Kasım '10

 
Kategori
Genel Sağlık
 

Bir ürtiker krizinin anatomisi

Bir ürtiker krizinin anatomisi
 

google


Olası nedenler: Pire ısırığı, aspirin, karides alerjisi, grip, stres, günde içilen 15 litre çeşme suyundan alınmış olabilecek kimyasallar, yapay gıdalardaki koruyucular (özellikle sodyum benzoat), yağ dokuda birikmiş olabilecek ağrı kesiciler ve diğer psikotroplar.

Kronoloji:

İlk kaşıntı 02.11.10

Olası ilk pire ısırığı 02.11.10

Artan ısırık olmayan deri döküntüleri 03-07.11.10

İlk ağır ateş 08.11.10

İlk ödem 08.11.10

Gerçek ödem 09.11.10

El parmaklarının kapanmaması, gözlerin kapanması 10.11.10

Hastaneye müracaat 11.11.10

İlk 2 serum dozu 11.11.10

3. serum dozu 12.11.10

Hastaneden taburcu olma 12.11.10

İlk kortizon kürü 13.11.10

İlk iyileşme belirtileri 13.11.10

Krizin atlatıldığının kesinleşmesi 14.11.10

İlaçlar: Lansor 30 mg 28 kapsül, Aerius 5 mg 20 film tablet, Prednol 16 mg 20 tablet. Tedavi = 9 gun.

Yan sonuçlar: 08-13.11.10 içinde 38-40 derece ateş. Havale. Bedenin muhtelif yerlerinde kas spazmları. Eklem ağrıları. Ağır kaşıntı. Kaşınmanın derideki hasarları.

Seyir: Hasta 11.10 günü kendi hastaneye gitti. 12.10 günü kendi geri döndü. 13.10 günü eczacının vermeyi unuttuğu ilaçları almaya hastaneye bir daha kendi gitti ve döndü: 07:00-09:00. 13.11.10 mezata gitti, 14.11.10 mezata gitti, her iki günde de psikolojik olarak insanlara karşı ağır bir tahammülsüzlük yaşadı.

Hastane:

İlk gün: 10:00’da KBB bölümü. 10:30 dahiliye bölümü. 11:00-11:45 arasında işlemeyen bilgisayar sistemi nedeniyle hasta sıra kuyruğunda bekleme. Son anda gelen sistem ve giden hastalar nedeniyle anında sıra alma. Paralı tedavi ödemesi. Kan tahlili için kan aldırma, ödem nedeniyle giriş sağlanamadığından dolayı açılan sağ kol damarlarında 8 iğne deliği ve ilk gün çıkmayan ama ikinci gün çıkan röntgen filmi çekimi. 14:00 dermatoloji giriş. 14:30 dermatoloji acil yatış ve sabah 09:00’dan beridir ilk kez birşeyler yiyip içebilme.

Dermatoloji bölümü:

Yatar durumda tedavi gören 4 erkek hasta. 1’i Güneydoğu gazisi ve kronik deri hastalığının nedeni oradaki deneyimleri. 1’i trafik kazasından beridir aylardır iyileşmeyen dizaltı bacak yarası tedavisi ki muhtemelen o bacak kesilecek. 1’i kalbi delik ve psikiyatrik sorunları olan 20 yaşlarında Kürt genci. 4’ümüz iyi kakara kikiri yaptık. Yemekler iyiydi. Ben içmedim ama akşamları beleş çay servisi vardı. Bana çatal kaşık ve bardak temin ettiler, olağan durumda onları hasta kendi getiriyormuş ki işin ilginci hastane içinde bunların satıldığı bir yer yoktu.

Hemşireler gerçekten çok iyiydi. İnsanın sinirini hiç bozmuyorlardı ki o durumda en kolay yaşanabilecek durum buydu. Damarımı bulana kadar kolumu mosmor edecek denli delik açtılar ama buna katlanabilirdim, çünkü herşey fazla iyi gitmişti.

Sanırım, en eleştirilecek bölüm, sabah vizitesi: Biz hastaların aramızda yüzbaşı, binbaşı, albay rütbe sırasına dizdiğimiz kadın, kadın, erkek sıralı hiyerarşideki bölüm kadrosunun, beni ölü bir inek gibi kurcalaması beni eğlendirdi ama diğer kişileri deli edebilirdi. Ben cuma sabahı vizite 09:00 civarında olduğunda, işin dalgasına geçmiştim, çünkü serumları yemiştim ve ayağa kalkabileceğim ve bayramı hastanede geçirmeyeceğim belli olmuştu.

Bölümün alt katı çalışanlar için yapılmış kreşti. Kasım ayı bir ilkbahar havasında geçtiği için, çocuklar hürya çocuk bahçelerine dalıp oyunlarına geçtiiler. Hem görüntü, hem ses algı alanım içindeydiler ve parçalı gökyüzünün önünde, sarı yapraklı bir bahçedeki oynayan çocuklar, adamın moralini yukarı dorğu pompalıyordu, yani durum yaşam doluydu.

Beni en çok şaşırtan durum, 2 bölüm tedavi ücreti kan tahlili, röntgen, 3 serum, 2 öğün yemek, artı ilaçların toplamda yalnızca 225 TL tutmasıydı. Benim hastaneye geç gitmemin tek nedeni paranın yüksek olacağı korkusuydu ki 30 yıldır bu böyle. Bu durumda, bayram ertesinde göz, kafa derisi gibi ufak tefek bir sürü derdim için randevu alıp, kendime göre bir hastane turizmi yaşayacağım.

Bence hastanenin en güzel yeri kantini, çünkü hasta yakınları orada toplaşıyor. (Makul bir yer ama 1 liralık meyve suyu 2, 5 lira yalnızca.) Hasta yakınları hastalardan daha çaresiz durumda, çünkü neyin ne olduğu konusunda hiçbir fikirleri yok ve Şişli Etfal tam da halkımızın göbeğinin ve dibinin gittiği bir hastane. Yalnızca kantinde oturularak bir kitap yazılabilir.

Sonuç: 21. ölüm deneyimi. Öte dünyaya hızlı ve kısa bir ring sefer. Eşeğini kaybedip bulmak çok çok güzel. Yine gömemedin beni, ey sevgili yurdum.

Ekstralar:

Prospektüsünde bu etkisi belirtilen kortizonun 1. gününde gerçek bir doping etkisi görülmesine karşın, daha o gün bu etki geçti.

Prospektüsünde bu etkisi belirtilen kortizonun 1. gününde soluk açılmasına karşın, ileriki günlerde bu etki geçti. 4. gün soluk darlığı oldu sayılır.

İlacın 3. ve 4. gününde uykuya hemen dalarken, uykudan uyandıracak derecede güçlü, küçük ürtiker (doküntü / kaşıntı) krizleri oldu. Bunun uyku kimyasıyla ilgisi olsa gerek.

Kortizonun güçlü ağrı kesici etkisi belirtilmesine karşın, ilacın 4. gününde güçlü bel ve diz ağrıları oldu.

İlacın 4. gününde, 2 haftalık sıvı beslenmesine karşın, dışkılarken az hemeroit kanaması oldu.

Hastalığın seyri, tedavinin 4. gününden itibaren (pazartesi) ironik biçimde seyretmeye başladı: Bir yandan kortizon bastırıyor, bir yandan alerji. Uyanıkken kortizon galip, yorgunken veya uyurken alerji. Döküntülerim bir in bir çık biçiminde günde 1-2 kez sürüp gitti. Aslında bu iyiye gösterge: İlaç dozu çok değil, tam sınırda.

Uyku düzenim bozuldu. Sanırım ilaçlar Remeron-Nervium ikilisini perdeledi. Uykumu alamayınca, bütün gün Leyla gibi dolanıp durdum. Ancak, kognitif işlevlerimde ilerleme var. Hatta hastalık yaşama karşı genel pozisyonumda makro bir kayma yarattığı ve raslantıyla boş atıp dolu tuttuğu için, örneğin artık pratik bir insan bile olabilirim.

Daha önce hiç olmamıştı: Ölüm bu kez en derindeki özsavunmasal kabuklarımdan kalkanlarımdan / zırhlarımdan birini kırdı ve libidomu özgür bıraktı (yani, şizofrenikçe kendimi korumak için, kendimi köleleştiriyordum). ‘Bir Yabancı Gibi’deki civcivinin ölümüyle özgürlüğe kavuşan çocuk gibiyim. Özgürlük güzel: Engizisyon ve faşizm cehennemi bir kentte ve ülkede bile.

Omuz ve sırt kaslarım şişti. Bu ilaç tedavisinin 5. gününde (Çarşamba) ortaya çıktı.

Saçımın yağ kıtıkları kayboldu. Bu daha serumun ilk dozunda varlığını duyumsadığım bir şey ama kortizonun bu konudaki ek etkisini bilemem. Not: 5. gün öğleden sonra yağlanma ve kıtıklanma geri döndü, üstelik saçlarımı kestirmiştim, belki yıkamada kullanılan şampuan etkilemiştir.

Kanım hala çok yoğun. Serum değiştirirken bile kısa sürede kan iğnede pıhtılaştı ama bundan sonra kanımı sulandırmak için Aspirin al(a)mayacağım.

Terlemeye ancak tedavinin 5. gününde (Çarşamba) başladım. Bu bende nekahatin bir belirtisidir. Metabolizmanın homeostazinin iplerini eline almaya başladığını gösterir.

Ağız içi, boğaz içi ve özellikle sağ bronş içi tahriş oldu (ki bu bende çalışan son 2 bronş lobunun en az birinin sağda olduğunu gösterir). Yara çıkar diye korktum. Çarşamba sabahı duble bir işkembe çorbası gerekli kolajen dokuyu sağladı ve oralarda da rekreasyon başladı.

 
Toplam blog
: 2216
: 514
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Serbest yazarım. 1960 doğumluyum. BÜ İşletme mezunuyum. ..