Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ocak '11

 
Kategori
Deneme
 

Bir varmış bir yokmuş. Bir Barış varmış. Bir Sevgi varmış

Bir varmış bir yokmuş. Bir Barış varmış. Bir Sevgi varmış
 

Bir Barış varmış, Bir Sevgi varmış!


Yeni yılın ilk günü, İzmir gecenin yorgunluğunda, sokaklar sessiz. Güneş alabildiğince aydınlık. Gecenin ilerleyen saatlerine kadar, hatta sabahın ilk ışıklarına kadar kutladık yeni gelen yılı. Çılgınca alışveriş yaptık, hepsini bir gecede tükettik. Göbek atıp kadehlerimizi tokuşturduk. Yılın son gününde hep koşuşturduk. Yarına dair neyin değişeceğini bilmekden, düşünmeden, sorgulamadan ezberletilenleri yerine getirdik. Hayatımızda, yaşantımızda hiçbir şeyin değişmediğini biraz sonra idrak edeceğiz. Acı, hüzün vesevinçleriyle bir yılı daha. geride bıraktık. Bir tek umudumuz kaldı yeni yıla aktarılan. Sevgi ve Barış boynu bükük öksüz girdi yeni yıla. Ve sizlere bir masal yazdılar. Lütfen okur musunuz?  

Güzel anneciğim, Yakışıklı Babacığım; (Sonuçta Barış ve Sevgi var ise bu kadar yağcılık olsun )  

Bu yılbaşında değişiklik yaparak, sizlere bir masal yazmaya karar verdim. Anneciğim, lütfen bu gece, masalımı okuyarak mışıl mışıl uyuyun. Sizi çok sevdiğimi yazmama gerek yok sanırım, zaten bunu biliyorsunuz. Sizin masallarınızla büyüdüm. Hiç yüksünmediniz, bir kez olsun offf demediniz. Anlattığınız masallarda, kendime yeni dünyalar yarattım. Okumuş olduğunuz her masalla pembe hayaller kurardım. Geceleri rüyalarımı süslerdi o masallar. Hepsi sevgi yüklü masallardı. Hiç hakaret yoktu, küfür yoktu, ayrım yoktu insanlar arasında. Ötekiler yoktu, korku yoktu. Karamsarlık yoktu. Umut vardı. Heyecanlanır, gözlerimi dikerdim ağzınıza düşecekmiş gibi, kulaklarımı dört açıp zevkle dinlerdim. Üzerimde çok emeğiniz var. Elbette emeğinizin karşılığını ödemem olanaksız. Bunun bilincindeyim. Hemen havalara girmeyiniz. Madem ki beni dünyaya getirdiniz tüm olanaklarınızla beni mutlu etmek görevinizdir. Yine de vicdanımı biraz olsun rahatlatmak adına, hakkınızın bir kısmını ödemek istiyorum. Bir masal da ben anlatmak istiyorum.. Şimdiden iyi uykular tatlı rüyalar  

… ……”Bir varmış bir yokmuş. Bir Barış varmış. Bir Sevgi varmış. Hani doğuştan yüreklerimizi kaplarmış.(Anne –Babadan geçermiş) Varmış ya. Hem varlarmış, hem yoklarmış. Bunların hem gözleri varmış, hem yokmuş. Hem kulakları varmış hem yokmuş, hem elleri varmış hem yokmuş. Yani bunlar insan desem insan değil, hayvan desem hayvan değil, varlıkları ile yoklukları birmiş. Yalnız var olan tek şeyleri koskocaman yürekleriymiş. Yürekleri koskocamanmış. Herkesi bu yüreklerinin içine alırlarmış, bütün dünyayı yüreklerinin içine alırlarmış, yinede yürekleri tam dolmazmış, boşluk çok kalırmış.  

-Barış ile Sevgi bir gün çok acıkmışlar, yürekleri çok boş kalmış. Dünyayı dolaşıp bütün canlıları yüreklerine doldurmaya, açıkan yüreklerini doyurmaya karar vermişler. Ancak nereden başlayacaklarına karar verememişler. Aralarında bu konuyu tartışırken, Türkiye’de oturan iki ufak kardeş Umut, ile Yaşam Barış ile Sevginin yanına gitmişler. Barış ile Sevgi’ye Arkadaşlar, biz iki kardeşiz, biz bugüne kadar hep sizi düşünerek yaşadık. Hep sizinle beraber olmak istedik.. Çünkü sizler olmasanız, bizler bu dünyada iyi ve mutlu yaşayamayız. Ne olursunuz gittiğiniz yere bizi de götürün, ”demişler.  

-Barış ile Sevgi bunun üzerine, “Elbette sizi de alırız, yüreğimizin en güzel köşesine oturturuz. Ancak sizi annenizden ve babanızdan ayırmak istemeyiz. Çünkü bizim amacımız insanları birbirinden koparmak, ayırmak değil, onları birleştirmektir, ” diye yanıt vermişler. Anne ve Babasıyla tanışmak istemişler.  

-Umut. ve Yaşam okul çantalarını Barış ve Sevgi’nin yüreklerine koymuşlar, kendileri de Barış ile Sevgi’nin en önüne oturmuşlar ve yola koyulmuşlar. Dedim ya, Barış ile Sevgi’nin ne elleri varmış ne ayakları, ne gözleri varmış, ne kulakları. Umut ile Yaşam.’ın ayakları ile yürümeye, elleriyle taşımaya, gözleriyle görmeye, kulaklarıyla işitmeye başlamışlar ve Umut ile Yaşam’ın evlerine gelmişler.  

Kapıyı anneleri açmış. “Hoş geldiniz yavrularım, ” demiş. Çocukların gözleri her zamankinden daha fazla tatlı tatlı gülüyormuş. Öyle ya Barış ile Sevgi’nin olduğu yerde gözlerin içi gülmez mi?  

“Anneciğim sana bir süprizimiz var, ” demiş. Yaşam, “bizim iki konuğumuz var bugün.  

Ne ayakları var, ne elleri  

Ne kulak, ne gözleri  

Ama bir bilesin, ah bir bilsen,  

Ambardır yürekleri.  

Sen de tanış sen de karış,  

İşte Sevgi, işte Barış.”  

-“Hoş geldiniz demiş anneleri, “Hoş geldiniz çocuklar. Karnınız acıkmıştır. Durun size hemen yemek hazırlayayım, karnınızı doyurun. Üşümüşsünüzdür, size soba yakayım, Hadi geçin içeri, oturun, dinlenin.  

Bunun üzerine Barış ve Sevgi hemen öne atılmışlar.  

“Güzel anne, şeker anne, sen hiç zahmet etme, sen hiç masraf etme, sen hiç soba yakma. Biz yorulmak nedir, bilmeyiz. Bizim adımız Barış ve Sevgi, bize yorulmak düşer mi? Yasak bize yorulmak. Bizim yorulmamız demek, dünyanın sonu demek. Biz size yemek olur doyururuz, biz size ateş olur sizi ısıtırız” demişler.  

Ve hemen Barış ve Sevgi yemek masasının üzerine konmuşlar. Barış hemen peynir olmuş, Sevgi hemen zeytin olmuş. Barış reçel olmuş, Sevgi yağ olmuş. Barış ekmek olmuş, Sevgi çay olmuş. Barış tabak olmuş, Sevgi kaşık olmuş. Barış şeker olmuş, Sevgi tuz olmuş. Velhasıl masa bir olmuş bir olmuş ki ne ararsan var. Arkasından Barış ve Sevgi hemen sobaya koşmuşlar. Barış odun olmuş, Sevgi kömür olmuş. Barış kağıt olmuş, Sevgi kibrit olmuş. Soba birden bire yanmış. Gürül gürül, odayı hemen ısıtmış.  

Barış ile Sevgi,  

“Hadi bakalım, buyurun anneciğimiz, buyurun kardeşlerimiz, buyurun hep beraber karnımızı oturup doyuralım.” demişler.  

Ve hep beraber masaya oturmuşlar. Sıcacık odada güzelce karınlarını doyurmuşlar. Umut ve Yaşam annelerine Barış ve Sevgi ile dünyayı gezmek istediklerini bildirmiş. Anneleri okulları olduğu için şimdilik mümkün olmadığını belirtmiş.  

-Ancak Barış ve Sevgi’nin bir özelliği varmış, istedikleri zaman istedikleri yere anında gidebilirler, hemen orada olurlarmış. Bu yüzden karar vermişler, gezintilerini yalnız geceleri, çocuklar uyuduktan sonra yapıp sabahları çocuklar tekrar okula gideceklermiş. Bunun için de çocukların derslerini yaptıktan ve akşamları da yemek yedikten sonra yatağa girmelerini ve ancak onlar yatağa girdikten sonra gezinin yapılabileceğini Umut ile Yaşam’a anlatmışlar. Çocuklar da buna çok sevinmişler, çünkü okulu da çokk seviyorlarmış.  

Ve hemen akşam yemeğini yedikten sonra yatağa girmişler. Ve Barış ve Sevgi’yi de yanlarına alarak ilk gezilerine anne ve babalarıyla birlikte yola koyulmuşlar.”  

Yolunuz açık olsun. Sevgi ve Barış Dünyamıza hakim olsun. Yüreklere Sınırsız Sevgi dolsun. Şiddet ve Savaşlar son bulsun. 2011 Yılınız Kutlu Olsun. Onlar ersin Muradına.  

 

 

Not: Masal bu hafta okuduğum bir kitaptan uyarlanmıştır.  

 
Toplam blog
: 221
: 1905
Kayıt tarihi
: 27.09.06
 
 

Evli bir kız çocuğu babasıyım. Yüksekokul mezunuyum. Bir kamu kurumunda çalışıyorum.16.03.2017 ta..