Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Nisan '10

 
Kategori
İzmir
 

Bir yangın'ın külünü, yeniden yakıp geçtik!..

Bir yangın'ın külünü, yeniden yakıp geçtik!..
 

K.Yaka Belediye Başkanı Durak, Bosna Hersek'li misafiriyle birlikte


Karşıyaka, bu günlerde rengârenk... 18 nci Uluslar arası Şenlikler, coşkuyla başladı. Değişik ülkelerden gelen ortaöğretim çocukları, renkli görüntüler sergilediler, ortaya rengârenk tablolarla süslediler. Geceledikleri Türk ailelerinin çocukları ile bir kocaman masalı, bir kocaman tarihi birlikteliği, gönüllerine, kafalarına bir bir işleme fırsatı buldular. Onlar, Türk kardeşlerini çok sevdiler. Yine giderken, birbirlerini uğurlarken, dökecekleri gözyaşlarını düşünmemeğe çalışarak kendilerini festivalin coşkusu içine atıverdiler.

Karşıyaka 18 yıldır her mevsim, bu şenliklerle baharla birlikte, kocaman bir tarihi yaşıyor. Tarihlerle, kültürlerle iç içe kaynamış bir tek yumruk gibi ortalarda gösteri yapıyorlar.

K.Yaka Belediye Başkanı Durak, Bosna-hersek Kardeş Şehir “Zenica” ile, Endonezya’dan gelen çocukları ziyaret etti. Ve “ Ulu Atatürk’ün çocuklarımıza armağan ettiği çocuk bayramını,18 yıldır Dünya çocukları ile kutluyoruz. Sizler bizim, gelecekteki dostluklarımızsınız.”

Başkanın son cümlesi ne kadar manidar değil mi? Artık o keskin nişancıları vahşeti, Balkanların kaderi olmayacak. İnsanlar birbirini tanıyacak. Ta buralardan oralara, ayrıcılık güzdenlere verilen mesajlarla doluydu bu buluşma. Mostar köprüleri yıkılmasın bir daha. Vahşet dinsin.

7 ülke katıldı şenliklere. Slovenya, son kül olayından dolayı yoktular. Azerbaycan, Bosna-Hersek’e, Bulgaristan, Endonezya, Makedonya, Rusya ve Ürdün’den gelen grupların gösterileri, ilgiyle izlendi. Karşıyaka rengarenk renklere boyandı, ortalık büyüleniverdi bir anda. Atatürk anıtına çelenkler konarak duygulu anlar yaşandı.

B.Şehri ve Konak Belediyeleri de müzelerde çocukları ağırladı, teşkil edilen yürüyüş kortejinde her grup, kendi milli danslarını ortaya koydu. Her taraftan dostluk ve barış mesajları yayınlandı.

Bizim de”‘Ak tolgalı Beylerbeyimiz” vardı bir amanlar. Çocuklar gibi de şendik! Bir gün Mohaç Ovasını geçerken: İLERLE'
dendi, ilerledik. Sonra sonra sarı saçlı, çelik mavisi gözleri olan beyimiz de oldu yakın tarihlerde. O da hedef gösterdi Akdeniz’lere: ‘’İLERLE!’’ dedi ve de ilerledik, bu günlere geldik.

Osmanlı İmparatorluğu, Mohaç’ larda, Zigetvar’ larda, Mercidabık’ larda, Viyana’ larda at koşturduğu zamanlardı. Göz kapayıp açıncaya kadar.Yüzdük yüzdük ucuna geldik, bir asıra dayandık. Asır’a çeyrek kala kıpırdanmalar başladı. Başımıza bu da geldi. Ayrılıkçılar türedi. Yeniden mütareke basını türedi, gazeteci Ali Kemaller türedi! çatlak sesler yükseldi, hain oğlu hainler türedi. Demokrasi adına yutkunduk sustuk. Eee, şimdi bıçak kemiğe dayandı. Türk’ün sillesi, sonradan yaman olur.

Üzerinize afiyet, derimiz milletcek biraz kalındır. Son kerteyi bekleriz. Çok sabırlı gözükürüz. Esasında da hiç de değilizdir. Vurduk mu ses getiririz. İşe , ‘Eşref Paşa tokadı ile başlarız. Sonra, arkası gelir zaten. Geldi mi de pir gelir. İşte İngilizleri Irakta kuşatıp, kök söktürdüğümüz “Kut’ül Amare Savaşları. İşte Kosova’lar, Mohaçlar, İşte Prevezeler. İşte Çanakkale ve Kurtuluş savaşları. İşte Kore’de Kunuri” savaşları…

Kirli oyunlarlar. Eskiden de vardı. Yeni değil ki?! Osmanlı; Bosna, Hersek’i, Kosova’yı, Drina, Mostar köprü başlarını, Zigetvar’ları terketmeğe mecbur kaldı. Şimdi aynı oyunların başka bir versiyonu sahneleniyor. Ruhu kara, vicdanı kara, eli kanlı bir takım insanlar ve onları himaye eden devletler, yurdumuz üzerinde aynı oyunu oynuyorlar. Kosova’dan Osmanlı’lar çıkınca, halk Türkiye’ye göç etti. Batılı devletler, sözüm ona dost devletler onları hala kışkırtıyor. Türklere karşı. Kinlendirip üzerimize saldırtıyorlar. Toprak talepleri var sinsi sinsi. İşte görüyorsunuz, Kuzey Irak ve onları koruyan hempaları. İşte, o dağlara erişmek zor diye ipe un serenler, İşte bir İngiliz muhabiri, turist gibi elini kolunu sallayarak onları buluyor, komşu gezmesine gidiyor.’Üle’ başa, ‘Büle’ tarak be yav!

“Bir yangının külünü, yeniden yakıp da geçtik”, ey bre deryalar, deryalar. O küllerden olma bizlerin bir yarısı orada, bir yarısı burada. Hak mı bu bre! Özledik o drama Köprüsünü..Soğuktur suları, içilmezdi!…

Şimdi de, o yakadan, bu yakaya, Karşıyaka’mızda aynı yöre giysileri işinde el çırpıyor, mendil sallıyor, bir o yana dönüyor, bir bu yana dönüyorlar. Deryanın kuzucukları bunlar. Bizim kızancıklarımız be yav! Bre savulun bre aman! Ak Tolgalım nerede? Çelik mavisi gözlüm nerede?..Ah deryalar deryalar. Ben nidem, nidem!? Başımı alıp gidem! İşte: ‘’O KA ! ‘’ diyem!

Ört ki, ölem!

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..