Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Haziran '09

 
Kategori
Haber
 

Bir yargısız infaz davasının sonucu

Bir yargısız infaz davasının sonucu
 

Örneğin;

Nedense “örneğin” olarak başlayan bir anlatımdan pek de keyif almıyorum ama ille de bu şekilde başlamak durumundayım.

Bir ev, hücre evi ise ve o evi polis ablukaya alıp, sarıyorsa, evin bulunduğu bölgeye giriş ve çıkışları yasaklıyorsa, içeride bulunanların her türlü ihtiyacını tümü ile kesiyorsa!
Sorum şu.

Herhangi bir çatışmaya gerek kalır mı?

Sonuç bellidir ve içeride bulunan suçlular herhangi bir çatışmaya gerek kalmaksızın, birkaç gün içerisinde, kan dökülmeden yakalanıp, yargı önüne çıkartılmak sureti ile cezalandırılırlar.

Uzun yıllardan beridir ki ülkemizde, bu tip hücre evi baskınlarında çatışmalar çıkmış ve içeride bulunanlar, genellikle öldürülmek sureti ile yakalanmıştır.
Bu durum her hücre evi baskını sonrasında tartışılmıştır.
Tartışmanın içeriği ise bellidir.
“Suçluların sağ yakalanması mümkünken, neden sürekli olarak öldürülmek sureti ile suçlular yakalanıyor?” sorusu tartışmanın ana konusu oluyordu.

Şimdi 2004 yılına gidelim ve o dönemlerde yaşanan dramatik bir olayı kısaca anlattıktan sonra, daha birkaç gün önce sonuçlanan davanın üzerinde biraz duralım.

21 Kasım 2004 tarihinde, Mardin’in Kızıltepe İlçesi Emniyet Müdürlüğü’nün 155 polis imdat hattına bir ihbar yapılır ve bu gibi durumlarda ihbarda bulunan kişiler isim vermezler. Nitekim verdiğimiz tarihte de 155 polis imdat hattını arayan şahısta ismini vermiyor ve bir adres tarifinde bulunmak üzere, ilgili adreste teröristlerin eylem hazırlığı içerisinde olduğunu söylüyor.
Hemen ardından polisler, savcılığı aramak sureti ile sözlü olarak evi arama izni alıyorlar ve polis ilgili adrese giderek, evin etrafını çeviriyor, teröristleri etkisiz hale getirmenin planları yapılıyor ve gün batıp, karanlık çöktükten sonra operasyon başlıyor.
Operasyonun başlaması ile birlikte evde bulunan iki şahıs ne olduğunu anlamadan terlikleri ve pijamaları ile birlikte kapının önüne çıkarlar ve polis kurşunlarının hedefi olurlar. Her ikisi de orada yaşamını yitirir.
Bu iki şahıstan birisi 31 yaşındaki baba Ahmet Kaymaz’dır, diğeri ise 12 yaşındaki oğlu Uğur Kaymaz’dır.
Baba Ahmet Kaymaz’a dört kurşun isabet eder ve küçük Uğur’a isabet eden kurşun sayısı ise dokuzdur.

Mardin Valiliği devrisi gün akşam saatlerinde resmi bir açıklama yaparak iki teröristin ölü olarak ele geçirildiğini duyurur.
Sivil Toplum Kuruluşları bu durumu yargısız infaz olarak nitelendirir ve kamuoyunda bu durum iyice bir yaygınlık kazanır. Bunun üzerine operasyonda silah kullanan polis memurları hakkında Mardin Ağır Ceza Mahkemesinde oniki yıla kadar ağır hapis istemi ile dava açılır.
Dava konusu “Meşru Müdafaa sınırlarını aşmak sureti ile kasten adam öldürmektir”.

Her türlü delil yok sayılmak sureti ile ve Adli Tıp Raporları yok sayılarak, yerel mahkeme ilgili polis memurları hakkında beraat kararı verir. Karar Yargıtay’a gider ve yapılan incelemeler sonrasında Yargıtay’ın vermiş olduğu karar aynen şu şekildedir.
“"Sanık polis memurlarının eyleminin meşru müdafaa sınırları içinde kaldığı, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, bu nedenle yerel mahkemenin verdiği beraat kararının yasaya uygun olduğu"

Artık söylenecek bir şey kalmamıştır!

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..