Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Şubat '13

 
Kategori
Güncel
 

Bir yarışma programı formatı önerisi olarak "Cenin Star"

Bir yarışma programı formatı önerisi olarak "Cenin Star"
 

Geçtiğimiz günlerde İngiltere’deki bir aileyle ilgili bir haber okudum. Manchester’da yaşayan O’Connor ailesi ikinci çocuklarını daha anne karnındayken üç boyutlu görüntüleme teknolojisiyle görüntüleyip fotoğrafı bir ajansa göndermiş, ‘doğmayan çocuğa şöhret biçmişler.’

Daily Mail gazetesinin haberine göre, fotoğrafı alan ajans aileyle temasa geçmiş ve Elvis O’Connor’ın şöhrete adımı bu şekilde atılmış. Hayatımda gördüğüm en iyi planlanmış, çocuğu yönlendirme çalışması bu. Elvis şu sıralar bir yaşına gelmek üzere olmalı… Ve daha 6 aylıkken “Mrs Biggs” isimli bir televizyon dizisinde oynamaya başlamış. Elvis’in babası Andy’e göre oğlu tam bir profesyonel…

Bunu niye anlattım? Bu şöhret dediğimiz olgunun ne kadar önemsendiğini vurgulamak için… Öyle ki Elvis’in ablası da ajansa kayıtlı ve çok sayıda reklam filminde oynamakta… Ailenin evlatlarını şöhrete kavuşturma çabası, ileride asla kendi kararlarını kendisinin veremeyeceği bir süreci başlatmış görüldüğü üzere.

Türkiye’de de gözlemlediğimiz gibi, (tabi bizde çocuğu anne karnında yönlendirmek gibi bir çaba yok, şimdilik…) şöhret olmak önemli bir hedef… Tüm yetenek yarışmaları, gerçekten yetenekli olan insanları çıkardığınızda, kuru bir şöhret arzusunun sonucu olan insanları ‘başarıya’ ulaştırabiliyor. Hatta kimi zaman hasta olan çocuklarının ilgi görüp sahiplenilmesini isteyen ailelerin tek çaresi, bu şöhret adımını atmak olabiliyor. Bizdeki durum bundan dolayı biraz karışık… Herkesi salt şöhret sevdalısı olarak yaftalamak yanlış olacak o yüzden.

İngiltere’deki haber döndüğümüzde, bu eğilimin geri kalmış toplumlara ait olmadığını görebiliyoruz. Şu da söylenebilir: Bu münferit bir haberdir. Şöhret olma sevdasının batıda da yaygın olarak görünen bir şey olduğunu kanıtlamaz. Ama yukarıda bahsettiğim yetenek yarışmaları batıya ait televizyon programı formatlarıdır. Dolayısıyla bu eğilimin suyunu çıkarıp sürekli artan bu programlar, bizde de başka ülkelerde de alıcı bulabiliyor.

Elvis’e şöhreti hazırlayan ebeveynlerinin bu yaptıkları aslında masumane bir strateji… Sonucunda çocukları günün birinde iyi bir oyuncu olabilir. Peki, o çocuk bir oyuncu olmayı ne kadar ister? Yönlendirilen mesleğin iyi bir hedef olması, bu yönlendirmeyi doğru kılar mı? Bunun genel olarak herkesin katılacağı cevabı elbette ki hayır… “Evladım, senin için iyi olanı istiyoruz” her yaş grubundaki çocuklara söylenir ya. Müzik yapan genç evladına “yapma mı diyorum, yap, ama hobi olarak yap” diyen babanın tam tersi tavrını Andy kendi çocuğuna karşı çok erken bir zamanda sergilemiş oluyor.

Elvis’e şöhret kapılarını açan üç boyutu görüntüleme teknolojisi bizde vakti zamanında Hülya Avşar tarafından kullanılsaydı, Zehra’nın fotoğrafları Elvis’inki kadar ilgi çeker miydi? Hatırlarsınız, daha doğmadan peşinde paparazziler dolaşıyordu.

İngiltere’deki bu magazin haberi bizde tam tersi olarak karşılık bulur. Sanatla uğraşmak isteyen çocuğa yönelik, ailenin vazgeçirme çalışması gözlemlenir. Ama sonuçta ileriki dönemlerde ailecek, yetenek yarışmalarının kapılarını da aşındıracaklardır. Bu da ayrı bir mesele…

Yetenek yarışmaları demişken, alın size bir program formatı… “Cenin Star” veya “O Cenin Türkiye” gibi programlar yapıp dünyaya bir format kazandırabiliriz. Hem üç boyutlu görüntüleme teknolojisinde gelişme sağlanır, hem de yeni yüzler şıp diye şöhrete kavuşur. Acun Ilıcalı’ya duyurulur.

www.twitter.com/dgnozcn

 

 

 
Toplam blog
: 87
: 1141
Kayıt tarihi
: 28.11.12
 
 

Uludağ Üniversitesi İktisat bölümü mezunuyum. Ancak dört yıldır müzikle uğraşmaktayım. Trompet ça..