Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

salih haluk reşat şentürk

http://blog.milliyet.com.tr/shr

30 Ekim '11

 
Kategori
Sağlıklı Yaşam
 

Bir yazıdan yola çıkarak...

Bir yazıdan yola çıkarak...
 

“ İYİ HAYATIN 100 MADDELİK YOL HARİTASI”

( 23 EKİM 2011 Hürriyet Pazar Gazetesi, Sağlık, Yaşasın Hayat, Prof. Dr. Osman Müftüoğlu )

                                                                                                                   YAZISI ÜZERİNDEN BİR YOLCULUK...

 

Yaşım artık 58 oluyor. Şunun şurasında sadece 2 ayım kaldı. Söz konusu yazıyı okuduğumda sayfayı kesip saklamıştım. Vakit bulduğum zaman oturup değerlendirir, hayatımı değerlendiririm diye düşünmüştüm. Bunu düşünürken sağlığım yerindeydi. Ancak şimdi bu satırları yazdığım günden sadece 4 gün öncesiydi ve ben 3 gündür evde bel tutulması yüzünden yatalak oldum. Oysa ben sürekli hareket etme ihtiyacı olan birisiydim. Çorap giymek bile birisinin desteği ile oluyor ve uzun süre oturamıyorum bile... Her şeyin başı sağlık gerçekten ancak zaman ayırmak gerekiyor kendimize bu hızlı hayata rağmen...

 

Şimdi Sn. Osman Müftüoğlu’nun tavsiyeleri ile benim gerçeklerimi karşılaştırmaya geçme zamanı artık... Bakalım nasıl bir tablo çıkacak?

 

SAĞLIĞINIZI DİKKATLE İZLEYİN

  1. Koruyucu sağlığa önem verin. Beden ve ruhunuzu güçlü/sağlam tutmaya gayret edin.
    • 2011 yılında yıllardır yapamadığım bir ilki başardım. Diyetisyen kontrolünde kilo vererek 3 ayda 99,8 kg.’dan 86 kg. indim. Dikkatli ancak kısıntısız 5 aylık yaz dönemi geçirdim. Kilom 89 oldu, ancak bedenimdeki yağ oranı düşmeye devam etti. Son iki aydır da düzenli spora başladım. Kas kaybımı ve beden gücümü yeniden kazanabilmek amacıyla... Ruhumun sağlamlığını ise 2006 yılından bu yana sağlam tutmayı öğrendim. Arada bir düşme yaşasam da çabuk sıyrılmayı öğrendim sıkıntılardan...

 

  1. Vücudunuzdan gelen uyarıcı işaretleri de ( ağrı, kanama, benler ), ruhunuzdan gelen sinyalleri de ( Uykusuzluk, yorgunluk, isteksizlik ) önemseyin.
    • Bedenimden gelen uyarılara yeterince duyarlı olamadığımı düşünüyorum. En belirgin örneği bir hafta evvel belimde kısa süreli olan tutulmayı dikkate almadığım için bu hafta belim kilitlendi, bir anda kala kaldım. Oysa geçen haftaki sinyal belimin kas kaybı nedeniyle eskisi kadar güçlü olmadığını söylüyordu. Ben dikkate almayarak ağır kaldırınca olanlar oluverdi. Ders alındı; sinyalleri dikkate al...

 

  1. Ne aşırı şüpheci ve “hastalık hastası”, ne de dikkatsiz ve “dalgacı” biri olun.
    • Eh... bunların ikisi de bende pek yok.Çok hızlı olmasam da bu sıfatlar uygun değil bana...

 

  1. Her zaman danıştığınız, sizi tanıyabilen ve izleyen bir doktorunuz, düzgün bir sağlık dosyanız olsun.
    • Eski oturduğumuz bölgede olan doktoruma uzakta kaldım, yeni bir doktor oluşturmam lazım kendime ancak bu sürede şirket doktoru ile açığı kapatabiliyorum. Sağlık dosyam düzenli olarak son 10 yıllık süreç için yazılı olarak duruyor.

 

  1. Doktorunuzla iyi bir iletişim kurun. Sık sık doktor değiştirmeyin.
    • Galiba çok doktora gitmemekten olsa gerek aslında uzun süreli bir sabit doktorum olamadı.

 

  1. Güvenli ve kaliteli bir sağlık takibi için, güvenli bir tıbbi koruma, yönlendirme, takip ve tedavi sisteminde olun.
    • Şirket doktorumuzun yaptıkları ile basından aldığımız öneriler ile idare ediyoruz, şimdilik...

 

  1. Sağlık sigortası yaptırmayı unutmayın.
    • Limitsiz yatarak tedavili sağlık sigortam var. Olası büyük hastalıklara karşı...
  2. Olanağınız varsa diyet danışmanlığı, psikolojik destek, eksersiz yönetimi, estetisyenlik gibi farklı tıbbi servislerden yararlanın.
    • Gerektiğinde kullanıyorum.

 

  1. Kullandığınız her türlü ilacı da, desteği de, ( vitamin, mineral, bitkisel ) doktorunuzla konuşun.
    • Sürekli bir ilaç alma alışkanlığım hiç olmadı. Vitamin desteği alıyorum,ancak doktorumla konuşmadım.

 

  1. Devamlı kullandığınız ilaçlar varsa bunların doz ve kullanım zamanlarını listeleyin.
    • Bir ara şeker için düzenli ilaç alıyordum ancak kendi kararımla bıraktım.( Hata ... )
    •  
  2. Her doktor ziyaretinde bu listeyi yanınıza alın. Listeye destek olarak aldığınız vitamin, mineral ve bitkisel hapları da yazın.
    • Bu konuda düzenli bir alışkanlığım yok.

 

  1. İlaçlarınızı önerilen doz ve sürede kullanın.
    • Bu konuda çok dikkatliyimdir. Ancak şeker ilacımda hata yapıyorum.

 

  1. İlaçlarınızı başkalarına önermeyin, başkalarının ilaçlarını kullanmayın.
    • Bu konuda duyarlıyımdır.

 

  1. Ağız ve diş sağlığınıza önem verin. Periyodik ağız ve diş kontrolünüzü yaptırmayı ihmal etmeyin.
    • Bu konuda yıllardır, aynı doktora giderek ve düzenli kontrol yaparak sorun yaşamıyorum.

 

İYİ BİR HAYAT İÇİN ÖNCE HUZURA ODAKLANIN

 

  1. Unutmayın! Güzel yaşayan güzel yaşlanır.
    • Çok doğru ancak burada püf noktası zararın neresinden dönülürse kar olacağını bilmek gerek. Yoksa “ - Benden geçti artık..”  sözünü çok duyarız çevremizde...

 

  1. Yalnızca uzun ve sağlıklı bir yaşama değil, mutlu ve huzurlu bir hayata odaklanın.
    • İç huzurumu yakaladığım ve hedeflerimi netleştirdiğim süreden beri bu öneriyi uyguluyorum...

 

  1. Huzurunuz yoksa sağlıklı biri olmanızın yeterince keyifli bir durum olmayabileceğini aklınızdan çıkarmayın.
    • Bunu keşfettikten sonra hiç unutmadım...

 

“ BU DA GEÇER” DİYEBİLİN

 

  1. İnançlı, manevi yanı zengin ve güçlü, tevekkülü sağlam biri olmaya gayret edin.
    • Son 12 yılımdaüzerinde en çok düşündüğüm veçaba sarf ettiğim konu bu oldu.

 

  1. Geçmişin sıkıntılarına takılıp kalmayın, önünüze bakın.
    • Galiba hayatım boyunca en iyi başardığım şey bu oldu.

 

  1. “ Bu da geçer “ diyebilmeyi becerin.
    • İşte ana felsefem bu ve daima hedeflerimi revize ederek bu becerimi geliştirdim.

 

 

  1. Şükretmeyi unutmayın.
    • Buna şükretmek veya hayata teşekkür etmek dersek, bunun önemini hayatım boyunca bildim.

 

  1. Olanla yetinebilin.
    • Olanlarla yetinirken beni rahatsız eden noktaları hoşgörü ve sabır ile destekli bir yaklaşımla hedeflerimi istediklerime ulaşmak adına yeniden gözden geçirdim.

 

  1. Olumlu düşünün.
    • 2006 yılından bu yana hayatımdaki en önemli farkındalık bu oldu. Yaşam boyu var olan bu yaklaşım tarzım, çeşitli zamanlarda sekteye uğrasa da, her zaman olağan duruma dönmeyi başardım. Ancak dediğim gibi esas anlamda farkındalık 2006 yılında gördüğüm eğitimler ve okuduklarım sayesinde oluştu ve her geçen gün daha da gelişmesi için çaba sarf ediyorum.

 

 

HOŞGÖRÜN, AFFEDİN...

 

  1.  Hoşgörün, affedin.
    • Hoşgörü öylesine anlam yüklü bir kelime ki... “Olgunluk” denen seviye sanırım “Hoşgörü” kavramının değerinin artması ile doğru orantılı bir ruh halidir. Geriye dönüp baktığımda asla kin, nefret hatta kızgınlık bile olmadığını görüyorum. Bu da beni mutlu ediyor.
  2. Yaşadıklarınızdan haz almaya bakın.
    • Telaşlı ve gereğinden fazla hareket etme arzum sanırım “haz alma” duygumu biraz engelliyor. Bu konuda kendimi geliştirmem gerekiyor. Haz duyduğum konularda bile aceleci davranarak sürelerinin kısalmasına neden oluyorum ki bu hiç iyi bir şey değil benim adıma...
  3. “Az çoktur.” Diyebilin!
    • Bu bir bakış açısı kanaatkar olmak denir buna ama ölçüyü kaçırmamak gerek tabii...

 

 

DUYGUSAL GÜCE ÖNEM VERİN

 

  1. Öfke, kıskançlık ve hiddetten uzak durun.
    • Kıskançlık duygusunu pek bilmem. Ancak öfke ve hiddet konusu iş hayatımın bir uzantısı olarak zaman içinde özel hayatımda da çok yer aldı. Uzun süredir, kontrol çabam ve hayatımdaki bazı düşünce boyutundaki gelişmeler bana yardımcı oluyor. Kısa sürelide olsa hala hayatımda öfke ve hiddeti görmek beni oldukça üzün bir konu ne yazık ki...

 

  1. Kendiniz ve herkese karşı da övgüde cömert, eleştiride cimri olun.
    • Bu konuda başkalarına karşı hayatım boyunca kontrollü/dikkatli olduğumu biliyorum. Ancak kendime bu tür bir yaklaşım son 6-7 yıl içinde daha çok anlam kazanmaya başladı.

 

  1. Yaşamınızdaki en küçük gelişme ve değişimleri coşkuyla karşılayın.
    • Düşününce beni ayakta tutan en güzel şeyin bu içimdeki coşku olduğunu öğrendim. Bu duygu öylesine güzel bir şey ki içinizdeki çocuğun yaşadığını bilmek/hatırlamak...

 

 

 

 

 

 

İLİŞKİLERİNİZİ GELİŞTİRİN

 

  1. Daha çok arkadaş, dost, komşu, hemşeri edinin. Çevrenizi olabildiği kadar genişletin. İlişkilerinizi çoğaltın, güçlendirin. Özellikle komşularınızla iyi ilişkiler kurun.
    • Galiba çağımızın hastalığı olan “yalnızlık” konusu üzerinde çok çalışmak gerekecek. Düşünüyorum;  “ iş dışında kaç kez bir arkadaşımı aradım? ” diye... Hiç iyi bir tablo ortaya çıkmadı. Demek ki bu konuda önemli eksiklerim var. Arkadaş, dost, komşu işinde en zoru komşu galiba çünkü sizin elinizde değil seçimler. Ancak arkadaş konusunda duyarlı olmak ve dostluk yolunda adımlar atabilmek çok önemli bir konu olacak her geçen gün hayatımızda...

 

  1. Sosyal kulüplere üye olun, yardım derneklerinde görev alın.
    • Zaman bulup geliştirilmesi gereken bir seçenek daha işte... Sosyal amaçlı hiçbir etkinliğe katılmadım ve/veya üye olmadım ben!

 

  1. Daha sık teşekkür etmenin iyileştirici gücüne inanın.
    • Hahh... Neyse sonunda bende çok olan bir tavra rastladım. Önceki sorular için verdiğim yanıtlar beni düşündürmeye başlamıştı. Çevremde ağırlıklı olarak iş odaklı bile olsa çok yaşadığım ve dikkat ettiğim bir konudur. Teşekkür etmek ve doğruyu ödüllendirmek ve fark edildiğini ortaya koymak bence çok önemli bir konudur.

 

  1. Yardım edin. Önceliği, hiç tanımadığınız, sizden herhangi bir yardım beklemeyen kişilere, çocuklara, yaşlılara, yoksullara, öğrenim yapanlara, bedensel özrü olanlara verin.
    • Yardım! Galiba sosyal olarak düzenlenen kampanya vb. etkinliklere inancım sıfıra yakın olduğundan dolayı zayıf kaldığım bir konu çıktı karşıma gene... Bu konuda mantıklı ve tutarlı bir yaklaşım içinde olmalıyım.

 

  1. Bayramlarda düğünlerde, doğumlarda, ölümlerde kısacası iyi günde de kötü günde de dostlarınızın yanında olun.
    • Hassasiyetle yaklaştığım bir konudur. Ancak geliştirmemde yarar var gene de...

 

 

YAVAŞLAYIN

 

  1. Hayatını ıskalamak istemiyorsanız yavaşlayın! Kendinizi ve çevrenizi dinlemeye zaman ayırın. Kendinizle paylaştığınız bu özel zamanlarda yanlışlarınız ve eksiklerinizi daha iyi kavrayacağınız, hayatınızı zaten daha iyi ve daha uzun hissedeceğiniz aklınızda olsun.
    • İşte benim hastalığıma geldi sıra... Yavaşlayamıyorum. Hayatı yaşamak için elimden geleni yapıyorum ancak duramıyorum. Süreleri hep kısa tutuyorum, sıkılıyorum. Kendime zaman ayırdıkça bu konuda daha başarılı olabileceğimi de biliyorum. Kendim ile ilgili keşiflerin çoğunu yaptığımı fark ettim, şimdi sıra başladığım iyileştirmeleri yapmakta sıra... Özellikle son dönemde kendi adıma daha önce hiç yapmadıklarımı yapmaya başladım. İyi bir spor salonuna üye olmak bile hayatımda çok önemli bir şey oldu benim için... İstediğim bir fotoğraf makinesini satın aldım. Ve bu yaptıklarımı hayatımın içine iyice sokarak hissetmek istiyorum. Ve buna başladım... Geçen haftalarda havuzda yüzerken suya vuran güneş ışıklarından bile mutluluk duyduğumu hissettim. Ağır ağır harekete ederek oynadım sudaki ışıklar ile... Başaracağım, başarmak zorundayım çünkü hayat çok güzel...

 

 

 

 

GENETİK MİRASINIZA ÖNEM VERİN

 

  1. Ailenizin sağlık geçmişini, genetik ve kalıtsal risklerini bilmeniz, genetik mirasınızı yeterince tanıyıp değerlendirmeniz sağlıklı bir geleceği planlamanın ilk adımıdır.
    • Bu konuda annem babam hayatta iken ciddi bir veri kaydı tutmaya karar verdim. Bilgiler vardı, onları yazılı hale getirmeye başladım.

 

  1. Bu bilgilerle olası bazı hastalıklara karşı daha erken ve doğru önlemler alırsınız.
    • Çok yoğun ve belirgin olmamakla beraber şeker konusunda dikkatli olmak gerektiğini anlayabiliyorum geçmişe bakınca... Bunun bilgi olarak gelecek nesiller tarafından da bilinmesi gerçekten son derece önemli bir bilgi olacağı kanısındayım.

 

  1. Hastalıklara daha erken dönemde tanı konulmasının faydasını görürsünüz. Genetik mirasınızı bilirseniz önleyici yaşam biçimi değişikliklerini daha erken harekete geçirme olanağınız olur.
    • Şimdi önem taşıyan bu konu gelecekte kim bilir ne kadar daha önemli olacak.

 

  1. Aile büyüklerinizin, birinci derece akrabalarınızın ne kadar yaşadığı ve hangi genetik-kalıtımsal hastalıklarla karşılaştıklarını bilmeniz çok önemli. Çünkü onların yaşam sürelerinin uzunluğu ve karşılaştıklarını genetik geçişli hastalıklar muhtemelen sizi de etkileyecek. Özellikle anneniz, babanız ve birinci derece akrabalarınızın karşılaştıkları sağlık problemleri ve yaşam sürelerini bilmeniz önemli.

 

  • Bu yazdıklarıma ara vererek hemen çalışmayı yaparak devreye soktum. Çok kısa sürede tamamlayarak, çocuklar ile paylaşacağım.

 

 

 

DOĞRU BESLENİN

 

  1. Protein ( et ve süt ürünleri), karbonhidrat ( tahıl, bakliyat, sebze ve meyve ) ve yağ seçimlerinizi doğru ve dengeli yapın.
    • Bu konuda özellikle Ocak 2011 tarihinden bu yana çok daha dikkatli olduğum bir gerçek, ancak öncesine bakınca da aşırı hiçbir beslenme şekli olmamak ile beraber kilo alma eğilimi yaşamanın nedenlerini belirlemek gerekiyordu. Yaptığım hatanın düzensizlik olduğunu anladım aslında; sık sık ve az ar azar yenen hiçbir şeyden zarar gelmiyor. Gıda seçiminde daima alternatiflere dikkat ederek vücuduma girecek kalori miktarını dengelenmesi yeterli oluyor.

 

  1. Hayvansal proteinlerden ( balık, tavuk, et, süt ürünleri, yumurta ) mutlaka yararlanın azının da fazlasının da zararlı olabileceğini unutmayın.
    • Balık en az yediğim besin galiba, kırmızı et tüketimimde balığa yakın... Tavuk genelde en çok yediğim protein kaynağı süt ürünü olarak peynir yağsız bir seçimle çok tüketiyorum. Keçi sütü kullanıyorum. Yumurta haftada 2 kez yerim.

 

  1. Bitkisel proteinleri de ( baklagiller, tahıllar) bedeninize kazandırmayı ihmal etmeyin.
    • Hafta da bir gün özellikle şirket öğle yemeği menüsünde olunca mutlaka yemeğe dikkat ediyorum. Ekmek seçimimiz çok tahıllı veya tam buğday ununa dayalı ...

 

  1. Karbonhidrat seçimlerinizde bakliyat, tam tahıllarla sebze ve meyveye öncelik tanıyın.
    • Sebze ağırlıklı yemek ve öğün aralarında meyve tercihlerine önem veriyorum.

 

  1. Yağ kullanımını abartmayın. Zeytinyağına öncelik verin.
    • Sadece zeytinyağı kullanıyoruz.

 

  1. Hayvansal donmuş yağları ( tereyağı, iç yağı, kuyruk yağı ) sınırlayın.
    • Sınırlamak ile kalmayarak neredeyse sıfırladım. Hani bir kebapçı olursa ayda yılda bir kez o kadar...
  2. Hidrojenasyonla hazırlanmış margarinlerden ve trans yağlı besinlerden (cips, gofret ve bisküviler) uzak durun.
    • Ocak 2011 tarihinde sadece bisküvi vardı, onu da kaldırdım.

 

  1. Toplamda daha az kalori tüketin; az yiyin sık yiyin.
    • Aynen bunu yapıyorum.

 

  1. Yemek yerken sohbet edin, keyifle yiyin ve stresliyken bir şey yemeyin.
    • “ Kim, ben mi? “ Ben hem yemek yiyip, hem sohbet edip gene de herkesten önce önündekini bitiren adam... Yavaşlamak ile ilgili madde de belirttiğim gibi hızımı azaltmam gerekiyor. Her yerde hızlıyım, artık bedenim itiraz etse de beynim kabul aşamasına geçemiyor. Ya da çok ısa süre dayanabiliyor. Rejim yaptığım dönemde gerçekten yavaşlamıştım, şimdi gene hızlandım. Yavaşlayacağım, bu şart...

 

 

DOĞRU BESLENİN

  1.  Düzenli ve güçlü bir kahvaltı yapın.
    • Her sabah düzenli kahvaltı yapıyorum tam 8 aydır.2 dilim tam buğday ekmeği, 2 ceviz, 5 zeytin, yeşillik (tere, roka, maydanoz vb.), yağsız beyaz peynir ve haftada 2 kez yumurta standart kahvaltım oldu.

 

  1. Öğün atlamayın.
    • Eskiden en çok yaptığım şeydi, son sekiz aydır acıkmadan yemeği öğrendim.

 

  1.  Akşam yemeğinizi hafif tutun ve erken yiyin.
    • İstanbul şartlarında oldukça zor ancak geç saatte bir şey yememeğe çok dikkat ediyorum.

 

  1. 4. Dengeli, çeşitli ve güvenli besinler seçin. Besinlerdeki doğal ve renkli mucizelerden de yararlanın: Bunlar renkli, taze, organik, doğal yiyeceklerde daha bol bulunuyor, unutmayın.
    • Pek anlamadım ama! Salatalar ile bu işi çözüyoruz sanırım...

 

  1.  Beta-karoten, likopen, zeoksantin ve lutein gibi faydalı doğal moleküllerle de tanışın! Bu maddelerin hangi besinlerde olduklarını öğrenin ve bu besinleri daha sık kullanın.
    • Likopen: Domates, Domates salçası, domates sosu, domates püresi, Ketçap, Pembe greyfurt, Karpuzda varmış. Çok önemliymiş ancak bizim yediğimiz uydurma domateslerde de var mı acaba?
      Beta –kroten: Havuç, ıspanak, şalgam, kayısı, süt, karaciğer, brokoli içinde varmış...

      Zeoksantin ve lutein: Yeşil yapraklı sebzelerde bulunur. Lutein ise en yoğun yumurta sarısında... bulunuyormuş...
    • Ve ben burada yazılan tüm besinleri oldukça düzenli aldığımı fark ettim. Güzel....

 

  1. Omega-3 ve Omega-6 yağ asitlerini dengeli tüketin. Zeytinyağına ağırlık verin, diğer sıvı yağların kullanımını ise abartmayın. Ölçülü oranda kaliteli tereyağını kolesterol-kalp sorununuz yoksa kullanabilirsiniz.
    • Bir sorun yok. Ceviz ve fındık, soğuk su balıkları Omega 3 ve 6 için iyi bir kaynakmış... Ancak ben fazla balık yemiyorum ki... Ceviz her gün 2 tane olmak üzere, 1 yıldır yiyorum umarım yeterlidir.

 

DOĞRU BESLENİN DAMARLARINIZ YAŞLANMASIN

 

  1.  Kolesterol seviyenizi dikkatle izleyin.  LDL (kötü), HDL (iyi) kolesterol ve trigliserit seviyelerinizi kontrol edin. 
    • LDL ( 60-130) : 128, HDL ( 30-70) : 44, Trigliserit ( <150) :="" 100="" bir="" yıl="" öneceye="" göre="" çok="" iyiyim.="" kasım="" sonu="" yeniden="" kontrol="" edilecek.="">

 

  1.  Kan şekerinizi öğrenin. Tokluk şekeriniz de çok önemlidir. 
    • Bir yıl önce 160 olan şeker değeri çok önemli bir sorun olduğu için dikkat ediyorum. Son             değerim ise 115 idi. Bu değerin sürekli kontrol edilmesi gerekiyor.

 

  1.  Kan basıncınızı takip edin. Üst sınır 135/85 mm/hg’dir.
    • Genelde 105/60 mm/hg seviyesinde gider kan basıncım...

 

  1. Ürik asit ve homosistein seviyelerinizi bir kenara not edin.
    • Ürik asit oranım; 6.3 imiş!

 

  1.  hs-TSH ve tiroid hormonlarınıza (FT3, FT4) yılda bir kere baktırın.
    • Sık görülmesi, kolay tanı konması, tarama yönteminin ucuz ve oldukça hassas olması ve durumun kolay tedavi edilebilir olması nedeniyle günümüzde hiçbir şikayet olmasa dahi 35 yaşından itibaren 5 yılda bir, 60 yaşından sonra iki yılda bir hassas TSH (“ultrasensitif TSH”) kan ölçümüyle tarama yapılması öneriliyormuş. Bunu da öğrenmiş oldum.

 

  1.  hs-CRP testini iki yılda bir yaptırmanız iyi olur.
    • FDA ( Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi) tarafından Kasım 1999’da onayladığı haliyle hs-CRP testi bir hastanın inme, miyokard infarktüsü, KKH riskini değerlendirmektedir. Bu test de ölçüme konu olan değer karaciğerde sentezlenen ve enflamasyona bir yanıt niteliği taşıyan CRP’nin serum konsantrasyonlarıdır. Bunu da yeni öğrendim. Bunları hangi periyotlar ile yaptırmak gerekiyor acaba... Sürekli bunları düşünerek yaşamak veya takıntı haline getirmek hayatı karma karışık yapabilir. En iyisi yılda bir kez kontrol yaptırmak vb. periyodik kontrol süreleri belirleyerek hayatımızı düzene sokmak galiba...
    •  
  2.  Kilo almayın. Kilo fazlanız varsa, verin.
    • “Aaaa, emriniz olur... Sanki biz istiyoruz kilo almayı... Yaaa... Su içsem yarıyor...” Bunların boş sözler olduğunu öğrendim. Kilo sorununa dikkat etmek demek zaten hayatına dikkat etmek demektir. Ben şu anda olmama gereken en fazla (89 Kg.) kilodayım. Bu noktaya çok dikkat etmem gerekiyor.

 

  1. Düzenli egzersiz yapın. Prensip olarak aktif-hareketli biri olun. Her fırsatta yürüyün.
    • İşte ben buyum ama abartılmış bir modelim. Yani biraz yavaşlamam gerekiyor. Ölçüyü kaçırmamak gerekiyor. Spor salonuna da gidiyor olmama kontrol hareket etme yönünde bana destek olmaya başladı.
    •  
  2. Stresinizi yönetmeye bakın. Kronik stres kaynaklarınızı belirleyip onlardan uzak durun. 
    • Artık bu konuda tecrübeli oldum. Stres ortamlarını önceden belirlemek ve önlemeler almak, ayrıca yaşımın verdiği olgunluk ile hoşgörü ile olaylara yaklaşmak yönetimin elimde kalmasını sağlıyor.
  3.  Omega-3, Coenzim-Q10, probiyotikler, D vitamini, Folik asit, B12 vitamini gibi hazır besin desteklerinden yararlanmayı düşünün.
    • Koenzim Q10, soya fasulyesi, badem ve ceviz gibi tohumlar, etler, uskumru, sardunya gibi bazı balık türleri ve ıspanak, bezelye, sarmısak, lahana gibi bazı sebzelerde olmakla birlikte miktar olarak çok düşüktür.
    • Probiyotikmaya ile yapılan yoğurt ve özel sütlü içecekler içindeki faydalı bakteriler bağırsağa canlı olarak ulaşırlar. Bağırsak duvarına yapışarak, zararlı bakterilerin tutunmalarına engel olurlar. Böylece; probiyotik ve prebiyotik içeren gıdalar sindirimi kolaylaştırır ve bağışıklık sistemini güçlendirirler. Biyolojik değeri yüksek süt ve süt ürünleri tüketilip, probiyotik ve prebiyotik içeren besinlerden istifade edilmesi bağışıklık sistemini güçlendirir. Güçlü bir bağışıklık sisteminiz varsa sağlıklı yaşıyorsunuz demektir.
    • Folik Asit (Folat-Polisin) B grubundan bir vitamindir. Yeşil yapraklarda yaygın olarak bulunduğundan bu ad verilmiştir. Çünkü latincede folum yaprak anlamındadır. İlkin 1950'lerde bira mayasından ve karaciğerden ayrılarak elde edilmiştir. Folik asit metabolizması B12 vitamini metabolizmasıyla yakından bağlantılıdır. Folik asit merkezi sinir sisteminin işlemesinde hayati bir rol oynar. Folik asit incebağırsağın ilk kesiminde emilir, sonra karaciğere giderek orada metabolize olur. Folik asit en fazla yapraklı yeşil sebzeler, bira mayası, karaciğer, böbrek, yumurta, zarı alınmamış tahıllar, ceviz, badem, fındık, fıstık, mercimek, ıspanak, yonca, mavi-yeşil alg (yosun), maydanoz, nane, kuru fasulye (baklagiller) ve tohumlu gıdalarda bulunur. Yetişkinlerde folik asit gereksinimi günlük 400 mcg (

 

  1. Tuzu (sodyum) azaltın, potasyumu kalsiyum ve magnezyumu arttırın. HİPERTANSİYONA DİKKAT!
    • Bu konuda yine son bir yılda oldukça olumlu gelişme sağladım. Eskiden tadına bakmadan tuz kullanırdım, şimdi ise tuz için ihtiyaç hissetmez oldum.

 

  1.  Daha sık sebze, meyve ve posalı yiyecek yiyin. Kolalı, kafeinli, meyve aromalı, şeker eklenmiş içeceklerden uzak durun.
    • Evet, zararlı ama lezzetli gelen şeylerden uzaklaştık...

 

  1. Paketlenmiş gıdaların sodyum içeriklerini kontrol edin.
    • Doğal ve taze gıdalara yönelik hayat tarzı zaten bu konuda yardımcı oluyor.

 

  1.  Uykusuz kalmayın.
    • Uyku düzenim artık sistematik bir hal aldı. Ortalama 6 - 7 saatlik bir uyku yeterli oluyor benim için, ancak istediğim anda uyku durumuna geçebilmem acil durumlarda işime çok yarıyor doğrusu...

 

  1.  Böbrek fonksiyonlarınızı izleyin.
    • Tamamdır, konu elimin altındadır. Kontrolümüzü yaparız..!

 

  1.  Kafeinin fazlasından ve sigaradan uzak durun.
    • Şu kafein denen şeyden evde uzak durmak oldukça zor çünkü çok sevdiğim bir kahve makinem var. Kafeinsiz seçenekler ve günlük miktarların kontrolü ile işi çözüyorum şimdilik. Ancak sigara konusunda oldukça rahatım. Hiç sigara içmemiş birisi olmak sanırım oldukça iyi bir durum benim için...

 

  1.  Alkolü azaltın, en iyisi kullanmayın.
    • Dedikodu... Ne zaman çok içtik ki azaltalım. Haberlere bak, camdan bak, arabadan izle çevreni ve içkiyi azalt... Olur, peki uyuşmadan görelim bari bu durumu da belki aktifleşir çözüm üretiriz. Haklısınız.
  2.  Öfke, sinirlilik hali, üzüntü ve gerginliğin kan basıncı kontrolünü zorlaştırabildiğini unutmayın.
    • Bir kez kontrolü kaybedince yaşadıklarım bana ders oldu... Çok dikkat etmek gerekiyor.

 

 

KAS VE KEMİKLER

  • Bu haftaya kadar en ufak bir kas problemim olmamıştı. Ancak hızlı kilo verme sonucu ortaya çıkan kas kaybı sonrasında bir aşırı ağırlık kaldırmada bedenim pes ediverdi. Dolayısıyla kilo azalmasında kas kaybının ne kadar önemli olduğunu da anlamış oldum. Aşağıda yer alan öneriler benim için gerçekten önemli şeyler...

 

  1.  Yoğurt, peynir, yeşil yapraklı sebze tüketiminizi çoğaltın.
  2. Düzenli egzersiz yapın, direnç egzersizlerinden de faydalanın.
  3. Güneşten istifade edin.
  4. Doktorunuz öneriyorsa kalsiyum ve D vitamini desteği kullanın.

 

 

UYKUYA ÖZEN

  • Uyku konusunda oldukça hassasım. Düzenli uyuma konusunda dikkatli olmak isterim. Fazla geç yatmam çünkü genelde erkenden uyanıyorum. Horlama! Öyle bir dedikodu var... İncelemedeyim...

 

  1.  Uyku sürenizden fedakârlık etmeyin, uykusuz kalmayın.
  2.  Kesintisiz ve kaliteli bir uyku hedefleyin.
  3.  Uyku sorunlarınıza (horlama, uykuda solunum durması, Rahatsız Ayak Sendromu gibi) önem verin, varsa tedavi olun.
  4.  Doktorunuza danışmadan uyku ilacı kullanmayın.

 

 

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ

  • Yukarıda yazılanların hayata dahil edilmesi zaten bedenimizi ciddi bir düzene sokacaktır. Buna bağlı olanakta bağışıklık sistemimiz güçlenecektir kanısındayım.

 

  1.  Hepatit, grip, pnömoni, menenjit, zona gibi koruyucu aşılarınızı yaptırın.
  2. VBağışıklık güçlendirici bitkiler (umclaoba) ve minerallerden (çinko) yararlanmayı düşünüyorsanız doktorunuzla konuşun. 
  3.  Beslenme, aktivite, uyku ve dinlenmenize dikkat edin.
  4. Ağır bedensel yorgunluklardan uzak durun.
  5.  Depresyondan korunun.
  6.  Gereksiz yere antibiyotik kullanmayın.
  7.  Probiyotik desteklerin (Sustenex®, lactobasillus culturella) bağışıklığı güçlendirici etkilerinden faydalanın.
  8.  Hiçbir doğal desteği doktorunuz veya bu alanda uzmanlaşmış birine (beslenme uzmanı, eczacı) danışmadan kullanmayın.

 

ÇEVRESEL ZARARLAR

  1.  Cep telefonlarıyla daha az konuşun. Kulaklık kullanın.
    • Tüm maddeler içinde en zor olanı buydu galiba...

 

  1.  Yatak odanızdan saat, radyo, televizyon, bilgisayar gibi elektrikli aletleri çıkarın.
    • Sadece saat var, ancak son depremden sonra cep telefonu yakınımda olsa mı diye düşünüyorum doğrusu...
  2.  Güç istasyonları, enerji dağıtım terminallerinden uzak yerlerde yaşayın.  Trafolardan ve baz istasyonlarından uzak durun.
    • Bunların çevremizi nasıl sardığının farkında değilsiniz galiba... Evinizin, ofisinizin penceresinden bir bakın isterseniz. O zaman ne demek istediğimi anlayacaksınız.

 

  1.  Havası temiz yerlerde oturmaya çalışın.
    • Bulduğumuz sürece dikkat edeceğimizden emin olun...

 

  1.  Doğal, temiz, minerallerden zengin, kaliteli su için.  
    •  Seçimi doğru yaptığımızı düşünüyorum.

 

  1.  Damacana sularının içeriğini ve güvenli olup olmadığını tetkik edin.
    • Marka gücüne inancımızı kaybetmedikçe mevcutlara göre tercihimiz doğru gibi...

 

  1.  Rahatlamanıza yardımcı olan derin nefes alma tekniklerinden yararlanın.
    • Bu üzerinde çalışılması gereken bir şey... Spor yaparken derin nefes aldığımda başımın dönmesi bile bu konunun önemini hatırlatıyor.

 

  1. Temiz, güvenli, mümkünse organik veya doğal besinler tüketin. 
    • Evet, tercihler bu yönde, tabii abartmadan...

 

BUNLAR DA ÖNEMLİ

  • Çevremize bir bakalım, bu dünya bizim doğduğumuz dünya kesinlikle değil. Hele hele babalarımızın doğduğu hiç değil. Böyle giderse aşağıda yer alan maddeler o kadar baskın olacak ki sadece temiz bir hava almak bile lüks hale gelecek. Aslında bizim için tek teselli bizim yine de bunu görmeyecek olmamız, acı olan ise torunlarımızın çocuklarının durumunun tam bir bilinmezlik olduğudur.

 

  1. Kimyasallarla kirlenmiş besinlerden uzak durun (Hormonlu, ilaçlı sebzeler; hormonlu, antibiyotikli etler).
  2.  Ağır metallerle kirlenmiş besinlerden (balıklar ve kabuklu deniz ürünleri) uzak durun.
  3.  Evinizdeki ve işyerinizdeki havanın temizliğini de araştırın (Özellikle radon gazı önemli olabilir).
  4.  Güneş ışığından optimal ölçüde yararlanın. Güneşin D vitamini üretimi için zorunlu olduğunu ama fazlasının da cildinize zarar verdiğini unutmayın.

 

 

SON SÖZ; Bu yüz maddeyi tek tek değerlendirdim. Neden yaptım? Aslında sadece anlatılanların hayatımda ne derece var olduğunu anlamak için başlamıştım. Okuyordum, yazma işi sonradan çıktı. Hayatın güzelliklerini düşününce, paylaşmanın zevkini aldıkça, yaşananlardan tad almayı öğrendikçe yaşamın devamı ve sağlıklı olmak çok daha önem kazanıyor. Benim için hayatın anlamı paylaşabilmek yönünde... Hepinize sağlık ve mutluluk dolu bir ortak hayat diliyorum.

 

S.H.Reşat Şentürk

29.10.2011   

 
Toplam blog
: 136
: 750
Kayıt tarihi
: 18.02.07
 
 

Devlet Güzel Sanatlar Akademisi mezuniyeti ve askerlik sonrasında başladığım iş hayatım aynı kuru..