Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ekim '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bir Yedek Subayın Anıları-10.Bölüm (Asteğmen çifte denetlemede)

Bir Yedek Subayın Anıları-10.Bölüm (Asteğmen çifte denetlemede)
 

Artık sayılı günlerin yavaç yavaş sonuna geliyordum. Ancak kapanışı çok iyi bir finalle yapacaktım. Zaten ömrü hayatımda hiçbir şeyi kolay yaptığımı hatırlamıyorum. Tamam zor işleri severdim ama her zaman zor işler biraz yoruyordu insanı. Askerliğiminde sonu hem bağlı bulunduğumuz Diyarbakır 2.üs tarafından ve hem de parçası olduğumuz NATO tarafından yapılacak iki denetmeleyle son bulacaktı. Denetlemenin anlamı bol stres, çok çalışma ve daha yorucu günler demekti. İlk önce Diyarbakır 2.üsten gelecek ekip tarafından denetlenecektik.

Hazırlıklar aylar önce başladı, tören provaları, yürüyüşler, atış eğitimleri. Ben de habire tören yönetmeliklerini okuyup denetleme esnasında herşeyin gerektiği gibi olmasına çalışıyordum. Denetleme esnasında bölük komutanı olarak gelen üst yüksek rütbeli subaya tekmil verecek, onun nizami olarak 3 adım gerisinde yüreyecek, herşeyi yönetmeliklerde yazıldığı gibi yapacaktım. Derken o gün geldi. Tüm subay, astsubay, er ve erbaş tören alanına toplanmış denetleme ekibinin gelişini bekliyorduk. Gökyüzünde beliren helikopter başkanlığını bir tümgeneralin yaptığı ekibi mevziye ulaştırdı.

Gelen bir PAŞAYDI, yüzbaşı, binbaşı, yarbay veya albay gibi birşey değil, koskoca bir paşa. Herkesin yüzünde bir gerginlik vardı. Tanışma merasimine geçen paşa en sonunda benim ve Seyit abimin önünde durdu. Herkes kafasını çevirmiş bana bakıyordu. Bu nereden bakarsanız bakın 250 kişi demekti. Ben sakinliğimi korumaya çalışarak tok bir sesle:

-Asteğmen TAYFUR, Hizmet Muhafız Bölük Komutanı, EMRET KOMUTANIM..!

Paşa bana şöyle bir baktı, oldukça uzun boylu, sert bakışlı biriydi, görüntüsü tam bir askerdi. Paşa denetleme için benden bölüğe sıra aç yapmamı istedi. Açılan sıralar arasında paşa önde ben 3 adım geride gezinirken Seyit abi içten içe bana gülüyordu. Ahh abi ahh alacağın olsun, elbet ben de sana gülerim. Ardından tümgeneralin komutuyla tören yürüyüşüne geçtik. En önde ben, arkada bölük ve bölüğün hemen yan tarafında Seyit abi. Tören yürüyüşü sona erdiğinde denetleme ekibiyle beraber brifing salonuna gidildi. Denetleme ekibinde yer alan Piyade Binbaşı bana dönerek:

-Asteğmenim, bölüğü hazırla, brifingin ardından denetleme atışlarına geçeceğiz.

*Emredersin komutanım..!

Yarım saat içinde bölük en ince detayına kadar atışa hazırdı. Herkes yerini almış Binbaşının gelmesini bekliyorduk. Komutan geldi ve komutuyla başladık. Atış bittiğinde bölük odasında denetleme sonuçlarının değerlendirilmesinin ardından muhabbete başlamıştık. Piyade Binbaşı bana bakarak:

-Beşir asteğmenim seni tebrik ederim, bugüne kadar denetlediğimiz o kadar birlik içinde senden bölüğüne daha hakim, bölüğü üzerinde bu kadar yüksek kontrolü olan başka asteğmen görmedim.(Bunları duyunca aklıma ilk geldiğim gün bana asker dövmeden sen bu işi yapamazsın diyen astsubay arkadaş geldi:) )

Bu söz üzerine Seyit Abi ekledi:

-Bir sorun bakalım komutanım terhisine kaç günü var.

Binbaşı bana döndü, o sormadan ben söyledim:

*39 günüm var komutanım.

-Diyecek fazla birşey yok, tekrar tebrik ederim.

Sonraki gün bölüğe bu sefer gelen paşaydı, onu da kapıda karşıladık. Tekmilin ardından bana dönen paşa:

-Asteğmenim mesleğin nedir?

*Elektronik ve Haberleşme Mühendisiyim KOMUTANIM..!

-ALLAH ALLAH, radar mevziinde elektronik mühendisinin bu bölükte ne işi var.(Sonuçta birlikte elektroniğin üst düzeyde olduğu radar sistemleri vardı.)

*VALLA 11 aydır buradayım ben de bilmiyorum:)

Bu sözüm mevzi komutanınaydı, taşı adresine göndermiştim. Ama içinden de denetleme sonrası bir hafta ceza geliyor demeye başlamıştım. Bölük odasına geçildiğinde paşa bölük kayıtlarını alarak seçtiği askerlerle ilgili soruları Seyit Abi' ye (ben gelip gecici olduğum için hedefte ben yoktum:) ) yönetmeye başladı:

- ..... 'ın babasının adı ne, kaç kardeşler, babasının mesleği ne?

Zavallı abim 150 askerin herbirine ait bu bilgileri nasıl kafasında tutabilirdi ki. O da serbest atış moduna geçti. Onun bu haline içten içe gülerken, buradaki mantığın ve amacın ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Amaç bir komutanın birliğine karşı ilgisini ölçmekse bunun yolu onlar için ne yaptığına, onlara ne öğrettiğine bakmaktır. Askerin bilgilerini ezberlemek ne o askerlere birşey katar, ne de ezberleyene. Eğrisiyle doğrusuyla iç denetleme sona erdi. Üstünden çok geçmeden NATO denetlemesi kapıdaydı.

NATO denetlemesinde kritierler çok farklıydı. Ne askerlerin yürüyüşene bakan vardı, ne de tören yönetmeliğine göre mataraların yarım dolu olup olmadığına. Denetlemede esas olan görüntü değil, fonksiyondu. Her birim varoluş nedeni fonksiyonu ne kadar yerine getirip getirmediğine karar vermek için uygun senaryolar verilerek denetleniyordu. Danimarka' lı bir astsubay denetlemenin bizimle ilgili kısımlarından sorumluydu. Denetleme tüm hızıyla devam ederken benim yanıma geldi. Belimde taşıdığım 9mm Browning marka tabancıyı söküp tatmanı istedi. Vurgu netti:

"Eğer bu silah seninse senin bunu söküp takman gerekir..!"

ALLAH' tan meraklı bir tip olduğum için birlikteki her silahı söküp takabiliyordum. Sökmek ve takmak 30 sn bile sürmedi. Bana bakarak:

-Very very good.(Çok çok iyi)

Birlikte muhazzaf olduğu halde aynı silahı söküp takamayan olmuştu. NATO denetlemesinin senaryolarından biri de Kayseri' den getirilen 5 askerin terorist olarak birliğimize yapacağı sızma girişimi olacaktı. Askerler gün içinde birlik dışına çıktı. Ben sızma girişiminin bugün olacağını biliyordum doğal olarak, ancak nereden ve ne vakit olacağı hakkında en ufak bir bilgim yoktu. Zaten amaçta bu değil miydi. En kötü senaryoda birliğin vereceği tepkiyi ölçmek.

Sızma girişiminin gerginliği üzerinde olmasına rağmen Danimarka'lı astsubayla denetleme üzerine konuşuyordum. Derken her ikimizin dikkatini belirli bir alanda bekleyen askerler çekti. Durumu merak eden astsubay bana dönüp bu beklemenin nedenini sordu. Çünkü güvenlikten sorumlu askerlerin normal bekleme alanları burası değildi. Ben askerlere dönüp:

*Arkadaşlar neden burada bekliyorsunuz?

-Şeyy komutanım, dün gece biz sızma yapacak Kayseri' den gelen askerlerden zorla nereden gireceklerini öğrendik. Şimdi onları bekliyoruz.

*ALLAH' ımmmmm, ben size ne diyeyim HAAA.!!! Normal saldırıda da teroristler size cep telefonuyla mı haber verecekler..! Çabuk kaybolun gözüm görmesin sizi, görev alanınıza dönün.

Dönmelerine fırsat kalmadan sızma yapmaya çalışan askerker görüldü, sonuç 30sn sonra askerler yakalandı. Danimarka'lı astsubayı değil, kendimizi kandırıyorduk. Denetleme sonuna kadar onlarca olaya koşturduk, yüzümüzde gaz maskeleri nefes almakta bile zorlanırken oraya buraya yetişmeye çalışmak bizi bitirmişti.

İki yorucu denetle sonrasında geride kalan çok yorulmuş bir beden ve yabancılarla bizim aramızdaki olaylara bakış tarzlarımız arasındaki derin farklılığın neden olduğu karışmış bir kafa kalmıştı.

Hoşcakalın...

NOT: Denetleme bitiminde ceza almadım, ancak dönem arkadaşlarım erken terhis olup gittiği halde ben gidemedim. Neden ACABA???

(Devam Edecek..)

 
Toplam blog
: 410
: 3283
Kayıt tarihi
: 13.04.06
 
 

Bilgisayar, elektronik, internet alanındaki son gelişmeler. Tüketici elektroniğindeki trendler. Otom..