Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ağustos '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bir Yedek Subayın Anıları-6.Bölüm (Köpek Vurduran Asteğmen?)

Bir Yedek Subayın Anıları-6.Bölüm (Köpek Vurduran Asteğmen?)
 

Günler günleri kovalıyordu, yaşadığım stres ve sıkıntılar kendini midemde yavaş yavaş hissettirmeye başlamıştı. Buna bir de her gün yemek zorunda olduğum kebaptır, dönerdir, köftedir eklenince iyice midem bozulmaya başlamıştı. Zaten aileden gelen bir yatkınlık vardı, koşullarda buna elverişli olunca ben de yavaş yavaş ülsere doğru ilerliyordum. Sonunda ilaç tedavisini arttırıp bu gideşe engel olmaya çalışıyordum.

Askerler bir garipti, hemen hemen her yere "Şafak ...." ibaresini yazmışlardı. Bir gün sorunlu diye açıp tamire çalıştığım telsizin pilinde bile şafak yazısını görünce küplere binmiştim. Ben de benzer sorulara maruz kalıyordum:

"Komutanım şafağınız kaç, kaç gün kaldı?"

-Bilmiyorum, terhis tarihim 21 Temmuz, sen hesapla bana da söylersin:)

Her an komik bir olaya şahit olmak içten bile değildi. Mevzide 1.5 yaşında bir kangal köpeği vardı. Kangal köpeği malum oldukça yapılı bir hayvan . Bizim kangalın yaşı küçük olmasına rağmen yüksekliği yaklaşık normal bir insanın bel hizasına geliyordu. Kafası da oldukça büyüktü ve oynamayı çok seviyordu. Kangal köpeklerinin diğer bir özelliği de insanı ısırmayıp bunun yerine onu devirerek üzerine ön ayaklarını koymasıdır. Artık bunu mevzide bilmeyen kalmamıştı, devirip üzerine oturduğu askerlerin sayısı oldukça fazla olduğu için onu gören herkes yolunu değiştiriyordu. Bir gün yemekhanenin girişinde bir üsteğmen ve kangal karşı karşı geldi. Üsteğmen sonunu tahmin etmiş olacak ki askere seslendi:

"Oğlum gel al bu köpeği..!

-Gelemem komutanım, olmaz..!

"Ne demek olmaz, sana gelmeni emrediyorum..!!

"Komutanım bu işin emri olmaz, köpekten çok korkuyorum, gelemem:)))"

Yeni dönem askerlerin intibak atışlarını yapmak üzere çavuşlarla beraber atış sahasına inmiştik. Mevzide ava meraklı bır astsubay arkadaşımızın av köpeği de vardı. Av köpeğinin bizi takip ettiğini görünce Sami çavuşu uyardım, köpeği yanımızdan uzaklaştırdı. Atış sahasına yerleşip, gerekli tüm hazırlıkları yaptık ve 25 metre atışları benim komutumla başladı:

Atış serbest..!!!

Tüfek sesleri ve yerden yükselen tozlar, sizce bunlar bir av köpeğine ne anlam ifade eder? Atışla vurulmuş ve yere düşmüş bir kuş. Peki ne yapmalı, koşup hemen onu düştüğü yerden almalı. Atış tüm hızıyla devam ediyordu, ben yüzüm hedeflere dönük atışı takip ederken bizim av köpeği aniden koşarak önümüzden geçip hedeflere yöneldi. Can havliyle hemen komut verdim:

-Atış kes, atış kes..Emniyete al, tüfek bırak..!!!

Tam köpeğin hangi hedefin arkasında olduğunu anlamaya çalışırken aniden:

***GÜMMMM***

diye bir ses duyuldu, en sağdaki asker tüfeği emniyete almayıp tetiğe bir daha basmış. Hemen tüfeği elinden kaptım, peki ama ya köpek?? ALLAH' ım İNŞALLAH bu askerin hedef kağıdının arkasında değildir diye düşünürken, köpek garip hareketlerle maalesef bu hedefin arkasından çıktı. Köpeği doğru ilerlemeye başladık, vücudunda bir kanama, kopma vb.. bir şey varmı diye bakıyordum. Köpek ağzını ve burnunu garip garip hareket ettiriyordu, aniden öksürüyor gibi yapınca ağzında biriken kan dışarı boşaldı. Çok kötü olmuştum, hemen bağırdım:

-Çabuk yakalayın..!!!

Hepimiz köpeğin peşinden koşturuyorduk, en sonunda yakaladık. Mevzide veteriner asteğmen arkadaşımız vardı(Fotoğrafta ayakta duran). Köpeği kaptığımız gibi onun yanına götürdük. Çok mutluydum, atış 25 metre atışı olduğu için mermi çok fazla dönme açısına ulaşmamış, köpeğin burnunu delen vermi hemen hemen aynı büyüklükte bir delik açıp gitmişti. Eğer atışımız 100 metre veya üzeri olsa zavallı hayvanın hiçbir şansı olmayacak, daha fazla dönme açısına sahip mermi küçük bir noktadan girip, çıkarken belki de kafanın tamamını alıp gidecekti. O gün hemen hemen hiç başından ayrılmadık, iğneler, ilaçlar derken köpek bir hafta içerisinde iyileşti. Ancak ben bu sefer dile düşmüştüm, tüm subay astsubay benimle kafa geçiyordu: "Köpek vurduran asteğmen"

Köpeğin sahibiyle en son konuştuğumda, hayvanın avdaki performansını sordum. Cevap çok komikti:

*Nerde Beşir asteğmenim, tüfek sesi gelince ters tarafa doğru koşuyor:)))

Bu olaydan sonra ister istemez Güneydoğu' da çarpışırken arkadaşı kucağında ölen askeri, askeri kucağında ölen komutanı düşündüm. Ben bir köpeğin yaralanmasından bu kadar etkilemişken, ALLAH onlara yardım etsin diye düşündüm, çünkü gerçekten çok zor olsa gerekti.

Devam Edecek...!!!

(Merak etmeyin, 500 bölümlük Brezilya dizisi gibi olmayacak, az kaldı..:))) )

 
Toplam blog
: 410
: 3283
Kayıt tarihi
: 13.04.06
 
 

Bilgisayar, elektronik, internet alanındaki son gelişmeler. Tüketici elektroniğindeki trendler. Otom..