Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Mart '08

 
Kategori
Edebiyat
 

Bir yerde şiir, her yerde şiir...

Bir yerde şiir, her yerde şiir...
 

Çok çabuk eskittiğimiz zamanın, genç ve yeni, bir '' Dünya Şiir Günü'' daha geldi... Binlerce tanımı yapılan şiirde, şairin, yaşamda yankılanan kendine özgü zengin sözcüklü dili, içsel tutarlılığı güçlü, doğru çağrışımlar yapan imgeyle örülmüş söylem biçimi , ayrıca müzik ve sesle , teknik ve estetik bir ilişkisinin olması, büyüleyici estetik bir güce sahip olabilmesi için bizce önem arz etse de, ozanlarımızın bu konuda ki seçkin görüşlerine bu güzel günde kulak vermek sanırım yararlı olacaktır...

İris Murdoch, ''Rüya sakinleri'nde'', ...Aşk garip bir şey.Hiç şüphe yok ki dünyayı döndüren sadece ve sadece o. Tek önemli etkinliğimiz. Onun dışında her şey toz, çınlayan ziller ve can sıkıntıları. Ama öte yandan nasıl bir bela olduğu da malum. Nasıl da imkansızı hayalinde yaratır, ulaşılmazın ayaklarına sarılır. Herkesin herkesi dilediği gibi sevebileceği, tuhaf bir düşüncedir... Doğada bunu yasaklayan hiçbirşey yok!... diyor... Ve ona göre, tüm dünya mevsimlerinde, sevgiyle dokunmuş bir cinselliğin, belli bir değer ve anlamı vardır... Şiirin ve hayatın ana temalarından aşkı daha fazla rahatsız etmeden, diğer yaklaşımlara dönelim:

Aragon, ''...Şiir sanatı, eksiklikleri güzelliklere çeviren bir simya sanatıdır...'' ,

Valéry, ''...Gerçek şiirin, asıl sanat eserinin, kendi varlığından başka bir amacı yoktur ...'' ,

Tagore, ''...Şairin kullandığı sözcüklerde insanlar için çeşitli anlamlar vardır; herkes beğendiğini seçer...'' ,

Baudelaire, ''...Şiirin ilkesi, insanın üstün bir güzelliği özlemesindedir. Bu ilke bir coşkuyla, bir taşkın ruh haliyle kendini gösterir. Bu coşkunluk, aklın yoğurduğu gerçeğin dışındadır...'' ,

İlhan Berk, ''... Ustalık kazanılır, ama çocuk olmak yitirilirse, şiirin büyük damarlarından biri yok olur...'',

Ve, Melih Cevdet Anday'da, ''...Şiirin önce acemiliği geçilir, sonra ustalığı varılır sanılırsa da, bu doğru değildir: Ozan boyuna acemileşir, ustalaşmanın karşıtı değildir acemilik, özüdür. Ozanın olgunluğu, acemiliğin bilincidir olsa olsa. Bu bilinç acıdır, yaşlı ozanı kemirir; böylece şiirin yanına eleştiri yerleşmiş olur ve yaşlı ozan, ''ben'' olmaktan çıkar.''Fenafillah mertebesidir bu, ozanın yaşını yok eder...'', demekte...

Şiir , bitmez tükenmez sorunsalıyla, yaşamın, yeryüzünde yankılanması... Ne diyor Turgut Uyar: ''...Herkes bu sorunları konuşadursun. O sıralarda, yeni bir büyük şair bütün bu boşuna çabalara, uzaktan gülümsemekte olacak mutlak...''

Pablo Neruda'yla

Ve ''Buğdayın Türküsü'yle'' tamamlayalım bu güzel ve anlamlı günü;

''...Halkım ben, parmakla sayılmayan
Sesimde pırıl pırıl bir güç var
Karanlıkta boy atmaya
Sessizliği aşmaya yarayan

Ölü, yiğit, gölge ve buz, ne varsa
Tohuma dururlar yeniden
Ve halk, toprağa gömülü
Tohuma durur bir yerde.
Buğday nasıl filizini sürer de
Çıkarsa toprağın üzerine
Kırmızı güzelim elleriyla
Sessizliği burgu gibi deler de

Biz halkız, yeniden doğarız ölümlerde...

Herhalde, Dünya Şiir Günü'nde, Nazım'da, Novo-Deviçi'den, bir selam gönderiyordur; Gülhane'de ki ''Ceviz Ağaçlarına''...


Gününüz aydınlık, şiiriniz bol ve bereketli olsun...

 
Toplam blog
: 392
: 4592
Kayıt tarihi
: 12.03.07
 
 

İstanbul doğumluyum. Sağlıklı beslenme, yüzme, doğada yürüyüş ve çevre özel ilgi alanlarım. Şiiri ve..