- Kategori
- Şiir
- Okunma Sayısı
- 12
Bir yeryüzü ozanı
uzun soluk
türkçenin büyük oğlu...
bir anıt
oku okuyabildiğince
sayfaları açılmış bir betik
ayağının biri taş üstünde
sol eli cebinde
boylu boyunca öteki
duruyor yüksekçe
birkaç adım ötede
duyacak çocuk seslerini bu park
istanbul kalamışta
sonra bir genç kız
türkçenin sesiyle duyulur
emeğin yüreğine usuna düşenlerin
yayılır bir ışık dize dize özgür
kuşaklar boyu sevgi
konuşunca anıt
doğacak çocuklarını düşledi genç kız
“ Uluslar büyük evlatlarıyla soluk alır.” diyen Fazıl Hüsnü Dağlarca’yı “o soluk”la anıyoruz.
Yazın evreninde bireysel, toplumsal, ulusal, evrensel yürüyüşüyle “yeryüzünün ozanı” olur.
Fazıl Hüsnü Dağlarca, 1927’de on üç yaşında ortaokul öğrencisiyken öykü yarışmasını kazanır. Öyküsü Yeni Adana gazetesinde yayımlanır. İlk şiiri de İstanbul dergisinde “Yavaşlayan Ömür” adıyla 1933’te görülür. Dağlarca on dokuz yaşındadır.Kuleli Askeri Lisesi son sınıf öğrencisidir.
Dağlarca’nın yazın yaşamını üç dönemde incelemek gerekir:
1.1933 – 1950 : Sezgi Dönemi
2.1952 – 1960 : Us Dönemi
3.1960 sonrası: Ussal yeryüzü ozanı
Bu üç döneme baktığımızda bireysel, toplumsal, ulusal, evrensel konular sezgi, us sürecinden geçerek şiire dönüşür. Şiirinde düş, imgelem, çağrışım, gözlem söyleyişinde özgünlük kazanır. Günceli evrensel boyutlarda toplumsal eleştiri, Türkçeyi kullanmadaki yetkinliği kendine özgü dille şiir evrenini kurar. (Feridun Andaç, Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi, İhsan Işık)
Dağlarca şiirine üç döneminde de biçim ve içerik olarak yenilikler getirmiştir.
İlk şiirinden:
Ne ruhum beni görür, ne sevgim döner geri,
Beyaz gölgeler saklar gözlerimden her yeri;
Diner akşam olunca günün bütün sesleri,
Ve benim içerimde eski bir şarkı başlar.
(Yavaşlayan ömür)
Bedri Rahmi Şiir Dinletisi
Önerilerine Ekle Beğendiğiniz blogları önerin, herkes okusun.
