Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Aralık '10

 
Kategori
İlişkiler
 

Bir yılda böyle bitti (bir on yıl da bitti)…

Bir yılda böyle bitti (bir on yıl da bitti)…
 

Yeni bir yılın geride kalmasına sayılı günlerin kaldığı şu günlerde gözümüzde büyüttüğümüz koskoca bir yılı da geride bırakacağız yakında. Yazdığım yazılar içersinde birçok güzel paylaşımlar, geri dönüşler almıştım. Ama öyle bir duygu paylaşımı yaşadım ki, sanırım bu geride bırakacağımız 2010 yılına izler bırakarak geçecek.

Akyurt Vakfı Yaşamevinden Durmuş beyle, ilgili yazdığım bir yazının çıktısını yılbaşı (kutlama yılbaşından önce yapılmıştı) kutlaması yapıldığı gün yanımda götürdüm. Şiir kitabımla beraber kendisiyle ilgili yazdığım yazıyı da verdim. Tekerlekli sandalyesini sürerek bir ara gözlerden kayboldu. Bizde bu arada yaşamevi sakinlerinden Habibe hanımla derin bir sohbete dalmıştık. Habibe hanıma kırk bin kere maşallah dersem sanırım abartmış olmam, 80 küsur yaşında cıvıl cıvıl neşe dolu bir genç kız var karşımda. Bu dinamikliği, enerjiyi neye borçlusunuz diye sorduğumda gözleri ışıl ışıl parlıyor ve diyor ki- gençken çok jimnastik yapmıştım. Yaşamayı, eğlenmeyi severdim/ seviyorum.
Anılar denizinde dolaşıyoruz. Biz çok şanslıydık. Diyor. Okulumuzdaki dört öğretmeni de Atatürk ecnebi memleketlere tahsil yaptırmaya göndermiş. Edebiyatım çok iyiyiydi. Matematiği hiç sevmedim derken o tatlı mimiklerine bende takılıp bir kahkaha atıyoruz. Bir anısını anlatıyor. Onu güleç bakışlarla seviyor, can kulağıyla dinliyorum. O zamanlar kurban bayramının son günü bütün arkadaşlar harçlığımızın son kuruşuna kadar dönme dolaplara binerek, pamuk şekerler alarak, daha başka bulduğumuz eğlenceli şeylere son kuruşuna kadar harcardık. Bakın bu yaşadıkları güzel anları kendi deyimiyle nasıl yazıya döktüğünü anlatıyor. Öylesine süslemiş püslemişim ki yazıyı, harçlığımızı son kuruşuna kadar nasıl yok ettiğimizi, kahkahalarımızı, sevincimizi, dostluğumuzu, heyecanımızı anlatan bir yazı döktürmüşüm çok beğenildi bu yazı okulun panosuna asıldı. Anlattığına göre bu kutlamanın adı Gencer’miş. Nazili yöresine özgü bir çeşit eğlence, alışveriş ve meşhur Gencer Macunun sunulduğu, gençlerin birbiriyle kaynaştığı özel bir gün…

Bu arada Durmuş Bey gözleri dolu dolu jet hızıyla sandalyesinin düğmesine basarak yanımıza geliyor. Çok güzel anlatmışsınız. Çok teşekkür ederim. Size bir teklifte bulunabilir miyim? Diyor. Tabi buyurun Durmuş Bey diyorum. Benim manevi kızım olur musunuz? Benim de gözlerim doluyor. O an rahat bir ortam olsa hıçkıra hıçkıra ağlar boynuna sarılırdım. Kendimi hiç böyle değerli, bir taraftan da sevilmenin verdiği o yüce duyguyla sarılmış, diğer taraftan bu sorumluluğun ağır yüküyle karmakarışık bir duygu selinin tam ortasında ilk kez buluyordum. İçimdeki fırtınaları göstermemeyi başarmıştım. Tabi ki dedim. Fakat neden ağlıyoruz. Bunu kutlamalıyız. Mademki kızınız oldum. Artık gülmeliyiz. O gözlerimize memnuniyetin verdiği rahat bir tebessüm oturdu. Elleri rahatsızlığından dolayı kesildiği için (şu an ağlıyorum) kolunu tuttum. Durmuş bey yalnızdı. Hem de çok yalnızdı iç dünyasında. İşte bu duygu beni daha da alt üst etti. Hemen o arada aklıma bir şey geldi. Pekâlâ dedim. Habibe hanımı göstererek siz ikiniz bir araya gelip sohbet edebiliyor musunuz? İkisi de hayır dediler. Bende bir teklifte bulunabilir miyim? Benim için günde yarım saat bir araya gelir misiniz? Durmuş bey de edebiyatı, şiiri seviyor, Habibe hanımda keza öyle, sevdiğiniz konulardan, geçmiş günlerden güzel paylaşımlar size kapılarını açabilir eğer isterseniz. Evet, onayının ikisinden de gelmesi içime biraz olsun su serpti.

Yemek salonuna beni Akyurt Vakfı Yaşamevi gönüllüsü, Sayın Abdullah Ateş Bey indirdi. Salon çok güzel olmuştu. Muhteşem olmuş. Dedim. Kulağıma eğilip anlatmaya başladı. Bakın bu yuvarlak masaları bir otelden ödünç aldık. Keza örtüleri de öyle. Beyaz örtülerin tam ortasına serilen dikdörtgen şeklindeki yeşil örtüleri (süs olarak serilmiş) göstererek onlar çiçek süslemesinde kullanılan bir şey aslında. Üzerindeki süslemeler, ışıltılar tamamen yaratıcılığın ürünleri. Çok keyif aldık. Anlamlı, iz bırakan sohbetler, duygulu anlar, nefis yemekler ve müzik eşliğinde bir yılı da geri de bıraktık. mailto:e-mail%3Abelginturan@gmail.com


http://www.urfapress.com/koseyazisioku.php?id=4133

 
Toplam blog
: 439
: 512
Kayıt tarihi
: 04.02.09
 
 

Lisansını Anadolu Üniversitesi/ İşletme Bölümü ve Anadolu Üniversitesi/ Sosyoloji Bölümlerinde “O..