Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Şubat '14

 
Kategori
Öykü
 

Bir yolculuk Öyküsü (Bölüm 1)

Bir yolculuk Öyküsü (Bölüm 1)
 

Genç Kadın özellikle akşam otobüsünü seçmişti. Uzak bir Anadolu Şehrinde Devlet Dairesinde bir işi vardı. Gece otobüsü ile gidip, gündüz işini gördükten sonra ile dönmekti amacı. Ancak bu şekilde işinden daha az uzak kalacaktı. Ayrıca gittiği şehirde otel masrafı da olmayacaktı. Kısacası bu zorunlu seyahati, hem ucuza getirmek  hem de olabildiğince kısa sürede halletmek istiyordu.

Otobüste özellikle pencere kenarını tercih etmişti. Yerine yerleşirken montunu yukarı koymak istemedi. Amacı montunu ilerleyen saatlerde yastık gibi kullanarak cama başını  dayayıp kestirmekti. Bu şekilde gece uykusuz kalmamış  ve ertesi gün ; işlerine daha dinç ve verimli bir şekilde başlama fırsatı bulmuş olabilrdi.

  Otobüs fazla kalabalık değildi. Hareket etttiği zaman yanına kimse oturmamıştı.  Biletini alırken bayan diye belirtmişti. Şehirler arası otobüslerdeki bayan yanı uygulamasını biliyordu. Eğer yanına oturacak bayan yolcu binmezse, gideceği yere kadar tek başına yolculuk yapabilirdi iki kişilik koltukda. Bazen aradaki şehirlerden de binen bayan yolcular olabiliyordu. Umarım yanıma kimse oturmaz da rahat rahat giderim diye düşündü.

Yanına oturacak kişi ile sohbet etmek, konuşmak hiç işine gelmiyordu. Genç Kadın bu yolculukta kafasını dinlemek, düşünmek, son günlerdeki olayları derin derin ölçüp biçmek istiyordu.

Yaşadığı şehirde mutsuzdu. Bir kaç yıl önce eşinin işi sebebiyle gelip yerleştikleri şehirde o da bir iş bulmuş çalışıyordu. Ne çalıştığı işten, ne evliliğinden, ne de yaşadığı ortamdan memnundu. Severek evlendiği eşi ile anlaşamıyordu. Annesi bu evlilik için onu çok uyarmıştı. Ayrı ortamlarda yetişmiş, ayrı aile yapılarından gelen iki genç önce aşkın etkisi ile görmedikleri kusurlarını ,bu etki azaldıkça   fark etmeye başladılar.

Eşi belki ailesinde öyle gördüğü için, belki de yaşadıkları ekonomik sıkıntının yarattığı  ruh halinden ona sık sık şiddet uygular olmuştu. Ailesinde öyle görmüş diye düşündü genç kadın. Zira eşi daha arkadaşken ona babasının annesini nasıl dövdüğünü ağlayarak anlatmıştı. Annesinin gördüğü şiddete o gün ağlayan adam, bugün bir başka kadına, eşine aynı şiddeti göstermekten çekinmiyordu. Ne garip bir çelişki idi bu.

Genç kadın bunları düşünürken otobüs gardan çıkmış, şehrin kenar mahallelerinde ilerliyordu. Birazdan bu şehirden çıkarız diye düşünürken muavinin tuttuğu kolonya şişesini gördü karşısında. Eline konan bir kaç damla kolonyayı kokladı. Nedense dedi kendi kendine , otobüslerdeki bu kolonyalar hiç eczaneden alınan limon kolonyaları gibi kokmuyor, Herhalde sulandırıyorlardı kolonyaları daha fazlalaşsın diye.

Geçinmek, evin bütçesine katkıda bulunmak amacı ile girdiği işinden de memnun değildi. İşi ile yaptığı  tahsil birbiriyle uyuşmuyordu.. Kendi  branşın dışında bir işte çalışmak, hele o kıt ücretle, bir de o suratsız patronla hiç çekilmiyordu. Ama eşine destek olmak zorunda idi. Zira eşi ondan daha az ücret alıyordu ve o para ile hem ev kirası, hem geçim imkansızdı bu şehirde.

Arkadaşı, dostu da yoktu çevresinde dertleşecek, gamını dağıtacak. Şimdi doğduğum şehirde olsam, bizim kızlarla bir sohbete dalsam, çay eşliğinde. Oysa artık doğduğu şehre de dönemezdi. Zira annesi ve ağbisi bu adamla evlenmesini  hiç istememişlerdi. Ailesinin fikirlerine karşı çıkıp evlenmiş, onları karşısına almıştı.

Bir gece önce eşinden yediği dayak, onun bazı kararlar vermesine sebep olmuştu. Günlerdir düşündüğü ama bir türlü uygulayacak cesareti bulamadığı kararını artık uygulayabilirdi. Eşi bir gece önce gene çok ufak bir sebebten ona şiddet uygulamıştı. Bu şiddet bedeninden çok, ruhunu acıtıyordu.

Sabah kalktığında yüzündeki, kolundaki morlukları görünce artık dedi bir şeyler yapmanın zamanı geldi. Gene sessizce işine gitti. Ama gitmeden otogara uğrayıp akşam otobüsüne  bilet aldı. Gideceği şehirdeki bir Devlet Kuruluşunda yakın bir arkadaşı memur olarak çalışıyordu. Geçenlerde onunla mesajlaşırken biraz halinden dert yanmış, o da bizim burada bir ufak görev boş, eleman arıyoruz, gelirsen belki işe girersin. O zaman buraya taşınır ve kurtulursun o eziyetten, demişti. Arkadaşı küçük bir evde yalnız oturuyordu. Bir süre onunla birlikte otururabilecekti. İki kadın yaşamı paylaşıp bir güzel geçinirlerdi . Eskiden ne gülerdik beraberce, dedi içinden.

Akşam üzerine varmadan eşine telefon edip, bir arkadaşının çok hasta olduğunu ve bu gece onda kalması gerektiğini söylemişti. Adamın mızıltılarını fazla dinlemeden telefonu kapatıverdi. Hiç hoşuna gitmemişti bu durum eşinin ama kurtulmak için bu yalanlara ihtiyacı vardı.

Umarım yarın ki görüşmem iyi geçer, işe alınırım ve kurtulurum bu durumdan dedi. Ondan sonrasını düşünmüyordu bile.

İkinci bölüme bırakalım isterseniz sonrasını.

 

  

 
Toplam blog
: 826
: 1068
Kayıt tarihi
: 26.04.11
 
 

Ben emekli bir iktisatçıyım. 21 yıldır bir sanatçı annesiyim. Küçük kızım klasik müziğe eğilim gö..