Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ocak '08

 
Kategori
Magazin
 

Bir yorum sizden, bir yorum benden…

Hani benim bir “Fıkra üretme” kaynağım var ya… İşte o kaynak, sevgili dostum, kardeşim Şakir KARPAT’ın bu kez gönderdiği fıkrayı size aktarmak istiyorum.

Aslında yazımı, sadece “Fıkrayı aktararak” bırakmak istiyorum ama “Editör” kardeşlerimiz “Fıkra üzerine bir yorum eklemezseniz olmaz” diye geri çeviriyorlar.

Önce ben size fıkrayı aktarayım, üzerine “Yorum” işine sonra bakarız.

Fıkra şöyle…

Bir köpek, yolda yürürken gözüne bir iş ilanı takılır. Adresi alır ve koşarak başvurmaya gider.

Ofisten içeri girer, sekretere bakar, is başvurusu için geldiğini anlatmaya çalışır. Sekreter gülerek yöneticiyi arar ve durumu anlatır. Yönetici köpeği odasına alır, şaşkınlıkla bakar. Köpek kendinden emin, sandalyeye zıplar oturur.

Yönetici "Seni işe alamam. Bana daktilo yazabilecek biri gerekiyor" der.

Köpek sandalyeden aşağı atlar, daktilonun basına geçer ve hatasız bir yazı yazar. Sayfayı alır ve yöneticiye uzatır.

Yöneticinin ağzı açık kalır; "Ama bu yetmez, ben iyi bir bilgisayar kullanıcısı arıyorum."

Köpek bu kez bilgisayarın başına oturur. Beş dakikalık mükemmel gösteriden sonra ilk oturduğu sandalyeye döner.

Yönetici aklını kaçırmak üzeredir. Köpeği tepeden tırnağa inceler; "Anlıyorum birçok özelliğin var ve gerçekten çok akıllı bir köpeksin. Ama sorun şu ki; ben sana bu işi veremem."

Köpek fırlar ve patisini ilanın üzerine koyar. İlanda "Her başvuranın eşit sansı vardır" yazılıdır.

Yönetici; "Evet ama ilanda başvuranın yabancı dil bilmesi gerektiği de yazılı" der.

Köpek, sakince yöneticiye bakar ve cevap verir:

"Miyaaav!..."

Şimdi bu yazının üzerine bir “Yorum” eklemem gerekiyor ki yayına alınsın.

Da…

Yorumu nasıl ekleyeyim. Aklıma gelen yorumu eklesem, biliyorum ki “Olmamış, tekrar düzenleyin” diye geri çevrilecek. Eklemesem benim içim gidecek…

“Gözümün içine bakın, ne demek istediğimi anlarsınız” desem, gözümü görmüyorsunuz ki size ne gibi cinlik ortaya koyduğumu göresiniz.

“Bilenler, bileyenlere anlatsın” desem Nasrettin Hoca örneği, bu kez “Ne biliyoruz ki kime ne anlatacağız” diyecekler…

Yahu kardeşim… Duruma, genel ahvalimize bakıp kendinize göre bir “Yorum” ekleyin ne var yani… Fıkra boşa gitmesin, siz de kıssadan hisseler çıkarın artık.

O kadarrrrrr…

Oldu mu Sayın ve Sevgili “Editörlerimiz” kardeşlerimiz.

Bu fıkraya yorumu sizlere bırakıyorum.

Tabi ben de boş durmayacağım ve aynı kaynaktan gelen bir fıkra daha aktarıp, bu kez “Baba” gibi yorumumu da ekleyeceğim…

İkinci fıkra da şöyle…

Dünya feministler kongresinde, Amerikan Delegesi Hanımefendi kürsüde anlatmaya başlamış.

Gecen yılın kararlarını aynen uyguladım. Eve gider gitmez kocama; “Bundan sonra temiz çamaşır istersen kendi çamaşırını kendin yıka. İste makine orda…” dedim.

İlk gün bir şey görmedim. İkinci gün bir şey görmedim. Üçüncü gün bir baktım, makinenin başında sadece kendi çamaşırlarını değil, benimkileri de yıkıyor.

Alman Delegesi söz almış. Ben de kararımız gereğince kocama; “Bundan böyle temiz tabakta yemek istiyorsan kendi bulaşığını kendin yıka…” dedim…

Birinci gün bir şey görmedim. İkinci gün bir şey görmedim. Üçüncü gün baktım, makinenin başında sadece kendininkileri değil, benim bulaşıklarımı da yıkıyor…

Üçüncü konuşmacı bizden… Feminist kardeşimiz sözü alır; “Türkiye’ye döner dönmez kararımız gereğince kocamla konuştum. Ona dedim ki; “Bundan böyle yemek yemek istiyorsan, kendin pişirmen gerekecek. İste mutfak orada…”

Birinci gün bir şey görmedim. İkinci gün bir şey görmedim. Üçüncü gün sol gözüm biraz açılır gibi oldu, hafiften görmeye başladım...

Kardeşler...

Şimdi bu fıkraya “Yorum” yazmaya ne gerek var. Her şey apaçık ortada duruyor. Türkiye’de “erkek (!)” geçinenler ile “Kadın” milletinin “efkâr-ı umumiyesi”ni (Genel halini) en çarpıcı biçimde anlatmış. Eklenecek, yorumlanacak bir şey bırakmamış ki!...

Şimdi buna bir de yorum ekleyerek çokbilmişlik etmeyelim vesselam…

14 OCAK 2008

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..