Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ekim '11

 
Kategori
Öykü
 

Bir yudum sevda.

 Ne zaman yağmur yağsa inceden bir sızı kaplar yüreğimi.
Yere düşen damlaların sesini dinlerim sessizce!
Bazen acımasızca delik deşik etseler de toprağı.
Hep kötümser olmamak gerek bazen de adeta sevişirler rüzgarlarla.
Çiçekler için de bayram gibidir yağmur, daha çok sarılırlar toprağa.
Sanki bir çocuğun oyuncağını bırakmak istemeyişi gibi.
Sığındıkları yaprakların arasından kaçışan kuş sürülerinin cıvıltıları ruhumu okşar.
Ellerimizdeki  kitapla başımızı ıslanmaktan koruyarak kaçtığımız okul yıllarımı hatırlarım.
Eski Türk filmlerinde olduğu gibi en yakındaki bir kulübeye sığınmazdık pek tabii ki!
İlk gözümüze çarpan kocaman gövdeli bir ağacın altında son bulurdu kaçışımız..
Başı boş kedi ya da köpekleri miskin uykularından uyandırırdık istemeden de olsa!
Umutlarımızı yeşertirdi yağmur, derin düşüncelere dalardık.
Ne sırlar gizlidir kimbilir bu ağacın gövdesinde diye!
Daha önce kaç kişi ağlamıştır acaba burada, kaç sevgili sarılmıştır birbirlerine!
Ve küçük çakılarla o koskocaman gövdelerine ne çok şanslı isimler kazınmıştır.
Ahmet  Ayşe’yi seviyo!
Körpecik çiçekler koparılırdı sevgiliye sunulmak üzere.
Papatya fallarına bakılırdı ve hep seviyor çıkardı nedense?
Ama asla sonu gelmezdi kendimizi avutmalarımızın!
Bu nedenlerledir ki ben hep hüzünlenirim yağmurlu havalarda!
Beni benden alır ona götürür içimdeki hasreti!
Ama yokluğunun üstesinden gelmekte usta değilim.
Kaderin önünde eğilirim!
Sadece mızmızlanmayı iyi beceririm.
Tutuştursunlar kağıdı kalemi elime.
Daha ilk mısraları yazarken eririm.
Kendime garezim nedendir bilmem.
Acı çekmeyi çeker o anlarda canım.
Kaşlarımı çatarım inadına inadına.
Hüzünlenirim hep için için.
Kinlenirim o felek dediklerine.
Bir sigara yetişir imdadıma!
Geçmişi anmakla teselli bulurum!
Ona yine, yeniden aşık olurum.
Bıyıklarımın ilk terlediği yılları hatırlarım.
Buğulu sesi, hüzünlü bakışları gelir gözlerimin önüne.
Yanık bir arabesk şarkı sesi duyulur sanki o an cızırtılı pikabımdan.
Açık hava sinemalarındaki aşk filmleri çıkmaz aklımdan.
Fabrikatör Hulusi Kentmen’in oğlu viskisini yudumlarken.
Ben küçücük odamda küçücük yüreğimi ısıtmaya çalışırım.
Kalabalıklar içinde yapayalnızlığımı yaşamaya alışırım.
Çünkü o benim ilk göz ağrımdı kalp sızımdı.
Her ah çekişimde boynumu büken imkansızımdı.
Olamadı yağmurda elele tutuşmalarımız.
Kuytu köşelerde gelecekten konuşmalarımız.
Daha birbirimize doyamadan bitivermişti sevdamız.
Aniden taşınmışlardı mahallemizden sessiz sedasız.
Kamyonun arkasından bakakalışım daha dün gibi.
Sanki o an kocaman bir parçam kopmuştu içimden.
Gelmesini beklediğim yıllar eksilmişti ömrümden.
Dur gitme diyemedim gözyaşıma hükmedemedim.
O gün bu gündür ona aklımdan çık diyemedim..
 Eskiden de hep böyleydim, bu gün de hep öyleyim.
 

 
Toplam blog
: 1021
: 1607
Kayıt tarihi
: 19.10.07
 
 

Çok eski olmayan bir tarihte tıpkı sizler gibi Melek'lere gülümsermişim uykulu hallerimde!  ..