Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Eylül '10

 
Kategori
Şiir
 

Bir yüzüm sidar

Bir yüzüm sidar
 

Ey hayat!

Avazlandığım kadar susturulduğum işkence

Direnişimin siyah gömleği

Ey! karlar altında kalan

Alnıma dağ ateşlerini yakan yazgım

Başını dik tut yanacaksın da daha…

Karamsar bir gün fısıldıyor yarını

Yüzyıllık yollar seriliyor adımlarıma

Ve her yarın dün olacaktı nasılsa

Her geleceğin geçmiş olduğu gibi…

Sonra kıvılcımlar düşecekti umutlara

Ve umutlar kınından çıkmadan daha gömülecekti zihnin dalgalarına…

Sonra kahrımın yedi düvel hükmünde eriyecektim

Sağ’da sol’da kuyu var

Yan durma

Ortadan geç düşüncem…

Sonra cebimde hüviyetim

Ağır vebal yüklediğim vesikalı cismim

Memleketim cilt no ve hanem

Cebimde on lira

Ve imgelerime tükenen kalemim

Sonra ellerim sığmayacaktı cebime

Kaldıramayacaktım sonra gök maviye tutkuyla

Kuşların kanadına saklayacaktım özgürlüğü

Kıyama kalktıkça sol yanımdan böbürlenen ahmak sevdalar

Ayak bileklerimdeki prangaya aldırmadan

Fütursuzca savuracaktım küfrün en adisini…

Sonra sırtımda ki kamburu taşıyacaktım

Yaşlı kaçaklar misali parmak uçlarım değerken yere

Ayak izimi süren av köpeklerinin dişini hissedecektim

Islıksız yürümüştüm hâlbuki!

Baldırımda ki bu kanlı diş izi

Ve irisimdeki bu sarı korku genzimi yakacaktı anımsadıkça…

Sonra hayat kalyonlarında eksilirken azığım

Heybemin delikliği susturmayacaktı sadistliğimi

Önce hep kendimi yargılayacaktım

Kendime acıyacak

Kendime t/uzaklanarak

Sonra hep kendimi kınayarak…

Dağ başı üşümelerden habersiz

Ateş yakacaktım nemrutun yamacında

Gelincikleri halesinden ayırıp kıyama kaldıracaktım kırmızı yaprakları

O vakitler içimdeki çocuğun düşlerini çalmıştım

Sırtımdan vurulmuştum katran gecelerde

Babamın tabakasından alışkındım sarı tütüne

Çocuk gözlerim dumanla soğulmuştu…

Sonra yanılsamalar yansımıştı gerçeklerime__

Bir sürüden ayrılmış koyunun şaşkınlığına bürünmüştüm

Aç kurtların oyununda körebe edilmiştim

Korkular salınmıştı beynime…

Ve fakat s/us’uma çentiklediğim her suret

Kanlı gözleriyle b/akarken yetilerime

Anladım ki bir ömür k/anlı bıç/ak

Gürbüz yalanlara saplanacaktı…

Şimdi;

Sonraları teğet geçmeden

Öncelere aldırmadan

Fırat’ta örtünür mü tenim türküyle

Ya da Dicle’de arınır mı h/ardan h/içlik giyinmiş fikrim

Bilmiyorum…

Tek bildiğim, az evvel köşe başında rastladığım

Siyah gözlü boyacı

Siyah saçlı esmer çocuk

Coğrafyamın yetim yüzlüsü Sidar

Şimdilik ayakkabımı cilaladı sustum

Ve taş kalpli olmadığımı fark ettim

Bölünmeye başladığımı

Sonrasına bitiyorum

İnsanlar susmuşken

Mayınlar patlayacak yürek yerimden

Kirli tırnaklarından öyküneceğim ülküme kızıp

Bencilliği unutup hümanist duygularla avazlanacağım yeniden alazlandığım kadar

Dur daha kurşunum tükenme

Akşama çok var…

Kaş kaldıracağım zamana

Bu benim en yalın halim

Şimdilik hoşça kal…

Hazal Karadağ

 
Toplam blog
: 25
: 305
Kayıt tarihi
: 23.10.09
 
 

Gökçe serzenişler büyütüyor yüreğim. Herkes gibi mükemmel değilim.. Kalemim yüreğimin tercümanıdı..