Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Efsane FB 1907 Baterist Metin

http://blog.milliyet.com.tr/efsanefb1907

14 Mayıs '08

 
Kategori
Dünya
 

Bir Zamanlar Ormanlar

Bir Zamanlar Ormanlar
 


İmkân olsa da geçmiş zamanlara dönebilsek ve yerküremizin o çok uzun tarihi boyunca, şimdikinden çok değişik olduğu herkesçe bilinen bazı görünümlerini seyredebilsek! Eminim kendimizi başka bir dünyada geziyor ya da hayâl aleminde yaşıyor zannederdik.


Çok ama çok eski tarihlerdeki bir manzaranın nasıl olduğu, bulunan taşıllardan tahmin edilebilmektedir. Meselâ, bundan 300-350 milyon yıl evvelki "Birinci Zaman" ın bir dönemi olan "Karbon Devri" nde, yeryüzünün dış görünüşü nasıl olabilir dersiniz?..


O zamanlar, yeryüzünün büyük bir kısmında, yağmurlu ve sıcak bir iklim hüküm sürmekteydi. Bu bir süre önce denizlerden çıkmış olan ve nemli havayı çok seven, üstelik o derece ki birçoğunun kökü, suların altında kalmaya devam eden bitkiler için en elverişli iklim koşuludur. O çağda büyük alanları kaplayan bataklıklarda çok gür bir bitki örtüsü gelişiyor ve bu bitkilerin kalıntıları, durgun suların balçığında birikiyordu. Bu sebepledir ki, o bölgelerde oluşan kayalarda şimdi çok sayıda taşıl bulunmaktadır.


İnsanoğlu yakın bir geçmişte bu taşı yakabileceğini farketti ve bu ilginç taş, bildiğimiz kömürdü. O günden sonra insanlar yeri durmadan kazarak kömür çıkartmaya çalışmışlardır. Topraktan bu şekilde elde edilen kömürün içerisinde, onun oluşmasına yol açan koşulları açığa çıkaran sayısız ipuçları bulundu. İnsanlar, başka hiçbir toprakta, taşkömüründe olduğu kadar geçmişin izlerini bulamamıştır. Bu nedenle Yer tarihinde nasıl olduğu en iyi bilinen dönem, şimdiki taşkömürünün kaynağı olan ormanların yetiştiği ve geliştiği devredir.


Gök basık, hava ılık ve ağır... Durgun, renksiz bataklık, üzerinde garip garip koca ağaçların dikildiği, adı sanı bilinmeyen bitkilerle kaplı... Bu ağaçların arasında bizim tanıdığımız, sadece eğreltiotlarıdır.


Tarihöncesinin dev ormanlarında bugünün başka bitki türleri de yetişmektedir. Meselâ silindir şeklindeki saplarının ucunda taç şeklinde zarif yapraklar taşıyan "atkuyrukları". Ayrıca, yeşil aleve benzeyen yapraklı "Cereus" lar ve dev "kuşkonmazlar" da var.


Bunların dışında, sarmal şeklinde dalları olan ağaçlar, dallarının ucunda yalnızca bir sorguç taşıyan ağaçlar, gövdeleri ve dalları ikiye ayrılan, ama hep ikiye ayrılan ağaçlar ve yaprakları bir metreyi bulan garip ağaçlar da mevcuttu.


Bu ağaçların bazıları 40 metre boyundadır. Bu şüpheli bir varsayım değildir!.. Üzerinde hiç dal izi bulunmayan 30 metre boyunda, o zamana ait ağaç gövdeleri bulunmuştur! İşin asıl ilginç tarafı, bu görkemli dev ağaçta, bitkilerde ne çiçek vardı, ne meyve, ne de tohum!..


Burada botanik biliminde uzmanlaşmış bir bilim adamı, bu görüşün bütünüyle doğru olmadığını, bazı eğreltiotu türlerinin daha o zamanda bile bir çeşit tohumu geliştirdiklerini, bu geliştirmeyi tamamlayacak olan çamgillere ait bazı ağaçların bu kömür ormanında yaşadığını ileri sürebilir... Lâkin yine de bu çağın bitkileri, sanki başka bir dünyaya aitmiş gibi gelmiyor mu?


Peki ya o alemin hayvanları... Sanki kocaman bir kurbağa... Yok yok, belki ona iri bir timsah denebilir... Hayır ama bu bir çeşit balık... Her neyse ne fakat bu kocaman kafalı canavar çok önemli bir hayvan... 5 ilâ 10 milyon yıl evvel denizlerden gelen ve ayaklı bir balığı andıran bu canavar, sürüngenler ve memeli hayvanlar familyasının atasıdır.


Bu dev ormanda bir başka canavar daha görmek mümkün... Fakat bu ötekinden daha zarif, 75 santim uzunluğunda bir "kızböceği"... Evet yanlış değil, boyu tam olarak biliniyor, çünkü bir taşkömürü ocağında onun bir eşi bulunmuştur.

 
Toplam blog
: 1907
: 3759
Kayıt tarihi
: 28.07.07
 
 

03 Şubat 1967 İstanbul doğumlu, romantik bir müzisyenim işte... Müzik, bateri, spor, Fenerbahçe, ..