Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Mart '12

 
Kategori
TV Programları
 

Bir Zamanlar Osmanlı zirveye oturacak mı?

Bir Zamanlar Osmanlı zirveye oturacak mı?
 

Bütün milletimizin gözü aydın. Kara günler bitti.. Nihayet nur topu gibi bir tarihi dizimiz daha oldu. Aylardır hakkında başladı, başlayacak, yok vazgeçildi, çöpe atıldı, yeniden çekiliyor gibi bir sürü masal dinlediğimiz Bir Zamanlar Osmanlı – Kıyam, iki haftadır ekranlarımızda çok şükür.
 
Hiç şüphesiz, ister istemez seyrederken kıyas yapıyorsunuz.Nitekim gözümüz Muhteşem Yüzyıl’a öylesine alıştı ki, ben bile seyrederken tarafsız bakamayıp yer yer kıyas yaptım. Ama yine de, daha özgün bir hikâyesi ve çok büyük farkları olan Bir Zamanlar Osmanlı için söylenecek söz elbette çok.
 
Öncelikle henüz seyretmeyenler için şunu söyleyeyim.Sakın ha yanılıp ta, öyle harem, kadınlar arası entrika, dekolte ya da halvet beklemeyin. Öyle cariyeler arası rekabet falan da yok. Zaten ortalarda fazla cariye de yok.. Osmanlı’nın çok daha farklı bir tarafını izliyoruz. Sultan 3.Ahmet’in saltanatta olduğu Lale Devri döneminde, asıl ana teması Patrona Halil isyanı olan dizide oyuncu kadrosu çok çok iyi elbette. Ama her yeni başlayan dizide olduğu gibi, oyunculara henüz gözümüz alışmadı.  
 
Oyunculara geçmeden önce, kostümlerin çok güzel, özenli olduğunu belirtmek isterim. Hele Sultan Ahmet Han’ın, kardeşi Hatice Sultan’ın ihtişamlı kıyafetleri benim bile gözümü kamaştırdı. Dekor için ise söylenecek tek şey, kusursuz olduğudur. Her santimine özenilmiş, incelenmiş ve göz alıcı bir dekor yapılmış. Seyrederken oralarda olduğunuzu hissettirecek kadar gerçekçi. Müzikler Osmanlı’nın ihtişamına pek güzel uymuş.Bir bütün olarak ben çok beğendim diziyi. Amma velâkin illaki de takılmalı gözümüze bir şeyler ki, konuşacak söz, kuracak cümle çıksın değil mi?
 
Bir kere çocuk oyuncular pek kötü. Nerden buldunuz bu çocukları bilmem, ezber yapmış yapmış çıkmışlar ortaya.O kadar para harcamışsınız, iki oyuncu koçu tutamadınız mı? Çocuklar sanki yollarını kaybedip te dizinin setinde bulmuşlar kendilerini. Bir an önce, ezberden kurtulup rollerine adapte olsalar çok iyi olacak.
 
Çocuk oyuncular kadar gözüme batan bir diğer kişi de Öykü Çelik. Koskoca Patrona Halil’in sevgilisini oynayacaksın. Üstelik Patrona Halil’i Fırat Tanış oynayacak. Ve onu en son seyrettiğimiz komedi dizisinden çok alakasız bir rolün hakkını verecek. Sen de onun karşısında berbat bir oyunculuk göstereceksin. Sana da yazık, seni seyreden bize de. Bir kere o sapsarı saçlar o kadar kötü durmuş ki anlatamam, konuşma, tavır desen yapmacık. Kısacası Fırat Tanış’ı alkışlıyor ve Öykü Çelik’i sınıfta bırakıyoruz ne yazık ki.
 
Öbür taraftan Altan Gördüm, Suat Sungur hocalarımız ve Kerem Atabeyoğlu, Hazım Körmükçü, Tolga Karel, Cemal Hünal kardeşlerimizin hakkını yemek ayıp olur. Altan Gördüm keşke konuk oyuncu olmasaydı da şöyle doya doya seyretseydik onu. Suat Sungur, İbrahim Müteferrika rolünde yine harikalar yaratmış. Her biri birbirinden şahane oyunculuk sergilemişler. Emeklerini ortaya koymuşlar. Hoş Hazım Körmükçü ve canlandırdığı Damat İbrahim Paşa, bizim karizma deyince aklımıza ilk gelen Pargalı İbrahim Paşa ile âşık atamaz ya neyse. Dedim ya ister istemez kıyas yapıyor insan. Hele Hancı rolündeki Fatih Altın nam-ı diğer Kekecoğlan’a bayıldım ben. 
 
Tolga Karel yine kötülüklerin efendisi. Bu arada dizi ile birlikte kendisi hakkında çok merak ettiğim bir konuda açıklığa kavuştu. Uzun süredir ekranlarda kaytan bıyıkları ve uzamış saçı ile çıkıyordu Tolga kardeşim. Bu ne haldir, tiptir derken meğer dizi içinmiş bütün imaj değişikliği. Ama güzel olmuş, yakışmış, rolüne de oturmuş sapasağlam şekilde,ben çok beğendim Tolga Karel’i de oyunculuğunu da. 
 
            Anlaşıldığı üzere, burada entrikaları erkekler çeviriyor canlarım. Çeviriyorlar çevirmesine ama kadınların kavgaları kadar da inandırıcı olamamışlar ne yazık ki. Kavga sahnelerini hiç beğenmedim ben mesela. Her biri çok acemice ve inandırıcılıktan uzak geldi bana.
 
            Gelelim hatunlara. Bir kere kadınların makyajları çok abartılmış. Gözlerde farlar, göz kalemleri, rimeller falan sanki birkaç dakika sonra defileye çıkacakmışlar izlenimi veriyor. O kadar telaşın içinde Aslı Tandoğan’ın o kusursuz makyajıyla bir o yana, bir bu yana koşturması da komik oluyor doğal olarak. Yanlız nasıl güzel bir kadın olmuş Aslı Tandoğan..Nasıl yakışmış o makyaj,kılık kıyafet. Ben bile özendim ne yalan söyleyeyim.Kıyafetler pek bir usturuplu, kapalı, derli toplu. İyi güzel de, yüzlerini peçeyle kapatıp saçlarını açıkta bırakmaları da bana saçma geldi. Zaten şu tarihi dizilerimizde kadınların kılık kıyafetlerini bir türlü ayarlayamadılar. Bir de Türkan Şoray için iki lafım var. Sanırım onun çekim tekniği biraz farklı yapılmış, yaşlanma izleri görünmesin diye. Kamera ona döndüğünde ışık farkını bariz şekilde görebiliyorsunuz. Tamam, olabilir, aynı tekniği Nebahat Çehre’de de kullanıyorlar ona sözüm yok. Ama Türkan Şoray’ın kendi sesi ile oynaması gerçekten büyük hata. Kadının sesi sürekli titriyor, tıkanıyor, duraklıyor. O konuşurken benim içim daralıyor.  Daha önce kendi sesiyle oynadığı dizilerde de aynı sorun vardı. Nebahat Çehre gibi dublaj yaptırsa çok daha iyi olurdu diye düşünüyorum. Bütün bunlara rağmen, özenilmiş ve emek verilmiş bir iş olduğu çok belli elbette..
 
            Ama benim asıl merak ettiğim konu bambaşka..Haydi, bakalım, iki yıldır Muhteşem Yüzyıl’ı yerden yere vurduk. Yok, Osmanlı’yı yanlış tanıtıyorlar, tarihimize hakaret ediyorlar dedik. Dedik ama bayıla bayıla da seyrettik. Muhteşem Yüzyıl reytingler söz konusu oldumu zirveyi kimseye kaptırmadı. Buyurun size Osmanlı’yı güzel güzel tanıtan derdi toplu tarihi bir dizi. Haydi, ahkâm kesenler, kırın geçin M.Yüzyıl’ı reytinglerde de, onca eleştiri bir işe yarasın. Seyredip göreceğiz kim kimi geçecek...
 
            Siyah İnci’den sevgiyle.
 
            www.twitter.com/blackpearl42
 
Toplam blog
: 55
: 2295
Kayıt tarihi
: 02.12.11
 
 

Kendi halinde bir TV izleyicisi ve yorumcusudur Siyah İnci. Tipik bir akrep burcudur.  Büyük çoğu..