- Kategori
- Şiir
Bir zamanlar ve şimdi...
Görsel: Adnan Durmaz'ın "Düş-sel" adlı tablosu...
Bir zamanlar, bayraktandı sanki bedenlerimiz
Alınlarımız da kıpkızıldı ve geniş
Gündüzleri,
Ekip biçmek, yapıp eylemek için orak ve çekiç
Geceleriyse,
Onurlu düşlere gebe hayallerle
yatarken 'Ay ve yıldız' düşerdi hep üzerine
Bakışlarımız hep ileri doğruydu ve duruşlarımız dik,
Göğüslerimiz tunç siperiydi…
Meydan meydan, miting miting.
Şimdilerde alınlarımız rengârenk, sanki dört köşeli ve dar… Gündüzleri, üzerinde hep para birimi işaretleri var, gözbebeklerimizin içlerinde de.. Kredi kartları gibi; ürettiğimizin çok ötesinde harcayıp harcayıp tüketmek için… Geceleri, mavi-yeşilimsi ve kirli beyaz avuntular için ekran ekran bedenlerimiz… Herbiri bilmem kaç inç? Ve kirli bir körfez gibi artık göz çukurlarımız, içinde her türlü atığı barındıran…
Bakışlarımız hep hesap yapar gibi
Çoğu kez kısık
O yüzden olsa gerek göz kenarları da
erken yaşlarda kırışık
ve giderek irileşmekte gövdelerimiz
Dört çekişli araçlara bindirip indirip
AVM vitrinlerinde ve alt kat ‘fitness’lerinde
‘fit’ görünmek (n)için
Beyin kıvrımlarına hiç girmeyelim
Düz satıhlarda derinlik mi olur
Ve köpüksü var oluşlarda
Ya tercüme ya da ‘download’ edilmiş şeyler zaten!
Okullar, hastaneler derken artık güvenliklerimiz bile özel… Tenlerimiz, dokunuşlarımız ve solan duygularımız da öyle! Hatta hal hatır soruşlarımız dahi; en kalitelisi, en kıyağı, en pahalıya!
Şimdilerde, dijital kadranlarda dört nala bir kısrak gibi koşan
İşte böylesi şimdiki zamanlarda
Uçuşurken görüyoruz artık onların çoğunu,
Bizlerden uzak ve havada
Kışları narin kar taneleri, baharlarda polen
Ve yaz aylarında da kelebekler halinde
Geçmişe dair iyi, güzel ve değerli ne varsa
Bir zamanlar düş'sel'dik, şimdilerde küre'sel'
Hep 'sel'e mi kapıldık ne, ey halkım!
Kimilerine göreyse selamete…
İ.Ersin KABAOĞLU,
9 Ağustos 2012, Ankara