Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Eylül '13

 
Kategori
İlişkiler
 

Bir zamanlar...

Bir zamanlar...
 

Bugünkü kadar açgözlü değildi, bizden çok daha alçakgönüllüydü mağra adamı... Bir zamanlar, daha insancıldı insanlar...


Bir zamanlar, iyi insanlar yaşarmış dünyada... Başkasının kuyusunu kazmayan, lokmasına göz koymayan...

Bir zamanlar, kardeş bilirmiş Ademoğlu kendinden gayrısını... Kimsenin karısına, kızına göz koymadan, evladına göz koyan baba kadar sapıklaşmadan...

Bir zamanlar, tek derdi, avlanmak ve beslenmekmiş insanın ve vahşi hayvanlardan koruyabilmekmiş  bedenini... Doğayı yok etmeye değil, kendini var etmeye çalışırmış mağra adamı... Bugünün şehirlisi kadar yozlaşmadan, ruhunu şeytana satmadan....

Bir zamanlar, yürekli, cesur insanlar yaşarmış yeryüzünde... Mert, delikanlı, verdiği sözü namus belleyen... " Bugün kimin anasını ağlatsam acep? " diye düşünmez, binbir kumpas kurup, şeytanla ortaklık kurmazmış ilkel adam... Tek derdi, beslenmek, yaşamak ve korumakmış kendini...

Bir zamanlar, saf, temiz, dürüst insanlar gezinirmiş toprağın üzerinde... Herkes kadar içten, herkes kadar samimi... Şimdilerde yalnızca masallarda kalmışlar gibi...

Evel zaman içinde baba babalığını, evlat evlatlığını bilirmiş; değil mi? O zamanlarda değil, çok sonraları at iziyle it izi birbirine karışmışmış... Ve insanlar, atlarla develerin sırtında gezip dünyayı; onlarla gidebildikleri yerlerine kadar bilirlermiş alemi... Bugünkü torunları kadar sonsuz ve sınırsız değilmiş hayalleri... Hırsaları bile daha insancılmış onların...

O zamanlar, insan eliyle Antartika'nın bile ırzına geçilmemişmiş daha... Dünya, İnsan eliyle bekaretini kaybetmemişmiş o zamanlar... İnsanlar, çok sonraları doğaya ve dünyaya zulmeder olmuş; düşman kesilmişmiş... Ve ne yazık olmuş yeryüzüne; değil mi? Ne sen sor ne ben söyleyeyim. Ah insanoğlu ah! Nasıl da acımadan yok edersin kendini!...

O zamanlar da ne zamanlarmış haaa!... İnsanın insanca yaşadığı, herkesin en çok da haddiyle hududunu bildiği zamanlarmış o zamanlar... Şimdilerde nerde o eski zaman insanları? Ara ki, bulasın!

İnsanlık, hızla getirirken dünyanın sonunu; insanlığını da unutur olmuş insanoğlu... Zamanın ve evrenin sonsuzluğunda kaybolup giderken farkına bile varmadan; taaaa mağra döneminde kalmış sadeliğiyle masumiyetini ararmış bazı... Sonsuzluk, ölümsüzlük arzusu ve hırsı yiyip bitirirken ruhuyla bedenini; insan; nerden bilecekmiş ki, en mutlu yaşamın en sade anlarında saklanmış olduğunu...

Ve elbette, mağra adamından beri mutluluğun resmini çizemez insanoğlu... Elindekiyle yetinmesini bilmeyip, her daim elinde olmayanı isteyişi yüzünden; çok gerilerinde kalmış olan " bir zamanlar " ını özlemle anar olmuş ve bu gidişle, sonsuza kadar da anacakmış... Ne yazık!

Ve koca bir uygarlık, silbaştan, en baştan kurmak zorunda kalacakmış her şeyini...  Aynen bir zamanlar da yaptığı gibi...

Bir zamanlar insanlar, insan gibi yaşarmış; yeryüzünün her yerinde. Hem de bugün hiç yaşayamadıkları kadar. Bir zamanlar insanlar, doğanın dostuymuş; bugün olduğu gibi, doğa katili değillermiş bi' de!

Evet. Bir zamanlar, çok gerilerde kaldı. Ve keşke o zamanlar, dününde değil, geleceğinde olsaydı dünyanın... İnsanlık, yok etmeye değil, var etmeye çalışsaydı bugün yeryüzünü... Bu, olmayacak hayal mi?

Ve elbette, aslına dönecektir insanoğlu... İster gönüllü, ister zorunlu... Ve elbette, hatırlayacaktır; insan olan atalarını... Ve aslına dönecektir sonunda; aynen bir zamanlar da olduğu, döndüğü gibi...

Benim insanlıktan hala umudum var. Çünkü insan, umudu kadar yaşar. İnsanlık, elbet dönecektir yanlışından yarın elbet; umarım, umalım ki oyle olsun, her şey ve herkes için çok geç olmadan...

Öyle bir gün gelsin ki bir zamanlar;  İnsanlık; yalnız aklıyla ve kalbiyle hareket etsin. Tıpkı gerçekten insan olanlar gibi...

Not: Yazıda kullanılan görsel internetten alınmıştır.

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..