Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Eylül '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bırak biraz Yağmur yağsın

Bırak biraz Yağmur yağsın
 

<ı>Boş bulunup gülersen
Bir Ölünü görünce
Ocağa Tütsü atarsın
Pencerene sürme çek

Ölünün Babasıyla
Uzunca bir Rakı iç
Anmadan eski günleri
Bırak biraz Ay doğsun

Dört arkadaş bir olup
Tahta kutu içinde
Ölünüzü götürün
İncirlerin altına

Dönersen ıslık çalarsın
Yol uzun, Su karanlık
Otur bir çardak altına
Bırak biraz Yağmur yağsın

Ne zaman bir yakınımı, sevdiğimi, dostumu kaybetsem kendisi de şu anda bir ölü olan Ergin Günçe’nin bu dörtlükleri takılır dilime… Ölüm hakkında yazılmış en güzel şiirlerden biri olmayabilir ama naif bir etkileyiciliği vardır. Özellikle son dörtlük ve onun son dizesi geride kalanın ölüm karşısındaki çaresizliğini, kendini teselli etmek için yapacağı şeylerin anlamsızlığını iyi anlatır.

“Bırak biraz Yağmur yağsın”

Sanırım bu durumda yapabilecek tek şey de bu… Yağmuru beklemek. Yağmuru dinlemek. Yağmuru seyretmek...

Bayramdan önceki hafta sonuydu. Bir dostu kaybettik. Yağmurlu bir gündü. Saatlerce yağdı yağmur. Çoktandır ölüme doğru geri dönüşü olmayan bir yolculuktaydı dostumuz. Hastalık kendini belli ettiğinden itibaren bütün kuşkularımız doğru çıktı; her seferinde en kötü ihtimaller gerçekleşti ve sonunda bir su damlası gibi kayıp gitti ellerimizden... Hasta yatağında onu seyretmek dayanılmaz bir şeydi. Sanki görünmez bir canavar gözünüzün önünde sevdiğiniz birini yavaş yavaş yiyor ve siz buna hiç müdahale edemeden seyretmek zorunda kalıyorsunuz. Hani kâbuslu rüyalarda birilerinden kaçmak istersiniz de bir türlü adım atamazsınız. Tıpkı onun gibi… O canavara teslim olduk; kimse yardım edemedi. Bizler, doktorlar, hastaneler, ağır ilaçlar, serumlar, mamalar… Günden güne takatten kesildi. Bir mum gibi yavaşça eridi. Çok acı çekti, çok acı çektik. Son aşamada acıyı bile hissedemez hale geldi. Aslında o günlerde gitmişti ama belki gözlerini tekrar açar diye bekledik son bir umutla . Açamadı.

Ölüm böyle bir şey; çok bildik ve çok yabancı, her an yanı başımızda ve çok uzak. Bir bilgenin dediği gibi, "biz varken o yok, o varken biz yokuz". Sevinçten, acıya, şaşkınlıktan umuda, tiksintiden beğeniye kadar binlerce farklı duygunun yansıtıcısı olan suratın bir trajedi maskına dönüşür. Aniden gelen bir ölüm değilse genellikle birileri vardır çevrende. Son nefesini verdiğini anlayınca birileri hemen çeneni bağlar, göz kapaklarını kapatır, ellerini göbeğinin üstünde birleştirir. İşgüzardırlar. Kimi ölünün başında Kuran okuyacak birini arar, kimi en yakın morgun nerede olduğunu tarif eder, birileri birilerine ölüm haberini ulaştırır, birileri helva yapmaya, birileri mezar yeri aramaya koyulur.

Kimi ağıt yakar, kimi sessizce ağlar, kimi donup kalır. Kimisi için ölüm sıradan bir olay, başsağlığı yerine getirilmesi gereken bir formalite, defin olağan bir ritüeldir. Uzun süredir görüşemedikleri kişilerle görüşme fırsatıdır. Sohbet ederler; aileden, işlerden, projelerden, piyasadan falan bahsederler; arada bir istem dışı bir kahkaha kaçar ağızlardan. Geride kalan hayat devam etmektedir. Ölü yıkanır, kefenlenir, tabuta yerleştirilip musalla taşına konur. Cenaze namazı için saf bağlanır. Hazirundan hellallik alındıktan sonra mezarlığa doğru yola çıkılır. Her şey mekanik biçimde ve hızla yürür. Tabut hızla omuzdan omuza geçer; kapağı açılır, beden toprağa yatırılır. İmam dualarını çabucak okur, mezar müthiş bir kolektif çalışmayla toprakla doldurulur. Hayat parantezi böylece kapanır. Herkes evine, işine döner.

Hayır; aslında herkes dönemez. Birileri o mezarda bir yanını bırakır. Hatıralarını, bir dost gülüşünü, sıcaklığını… Hayatındaki yeri ne kadar büyükse ondan daha büyük bir boşluk kalır; başka hiçbir şeyle dolduramayacağın… Karanlık ve derin bir yalnızlıkta üşürsün.

Gökte bir yıldız söner; bir yerde bir gül solar. <ı>“Herkes ne zaman ölür/Elbet gülünün solduğu akşam”*

<ı>Otur bir çardak altına

<ı>Bırak biraz Yağmur yağsın.

Yağsın. Başka ne gelir elden?
....

* Turgut Uyar

 
Toplam blog
: 431
: 3853
Kayıt tarihi
: 30.06.06
 
 

Anahtar kelimeler: Antep, İstanbul, Haziran, İkizler, Beşiktaş, MÜ İletişim Fakültesi, Gazetecilik. ..