Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ağustos '07

 
Kategori
Dostluk
 

Bırakın çocukluğumu yaşayayım. Bırakın dostuma ulaşayım.

Bırakın çocukluğumu yaşayayım. Bırakın dostuma ulaşayım.
 

Kendi hırslarımıza, kinlerimize, düşmanlıklarımıza çocuklarımızı alet etmeyelim. Onlar daha çok küçük egolarımızın kurbanı olmasınlar.

Ne çok seviniriz çocuğumuzun dünyaya geldiği gün. Hamile kaldığını öğrendiği andan itibaren anne olarak; sıcak-soğuk, gece-gündüz demeden tüm güçlüklere göğüs gerer. Hasta olmamak veya iyi beslenmek konusunda büyük çaba harcar anneler. Doğacak bebek bunlardan olumsuz etkilenmesin diye. 9 ay boyunca hiç oflamadan poflamadan büyük bir zevkle taşır bebeği. Bir gün bile olsun acizlenmez.

Doğum öncesi çekilen acılar bebeğini kucağına alır almaz hemencecik diniverir. İlk çığlığını duymak, ilk gözünü açışını görmek büyük mutluluk verir. Sevinç gözyaşlarına hakim olamaz. O an yaşamının unutulmazları arasındadır. En güzel giysiler alınır. Rengarenk eldivenler, patikler, kazaklar örülür. Cinsine göre tulumlar alınır veya hediye getirirler. Evin en güzel köşesine beşiği hazırlanır güzelce süslenir. Sanki bebek onları hissedecekmişcesine hiçbir masraftan kaçınılmaz. Bebeğin mutlu olması için ne gerekiyorsa yapılır. Gerekirse sabahlara kadar uyku bile uyunmaz.

O kadar masum, o kadar tatlıdır ki; inanın insanın içine alası geliyor. Kızımın doğduğu günü anımsadım. O günkü duygularımı yeniden yaşıyorum şu an. İnanılmaz güzel duygular anlatılması olanaksız haz veriyor insana.

Anne – baba olarak bebeğin her hareketini kendimizce yorumlarız. Yok gülümsedi, yok acıktı, yok hasta gibi. Oysa o daha bebek bu refleksleri verebilecek yetkinliğe erişmemiştir. Olsun biz çok mutlu oluyoruz ya önemli olan da bu.

Yaşına yaklaşınca bebeğimiz bir takım bilinçli refleksler vermeye başlar. İlk emeklemeye başlaması, ilk adımını atışı, ilk baba veya anne deyişi veya dede deyişi ne kadar sevindirir. Ne kadar heyecanlandırır. Bunları aile büyüklerine anlatıp birlikte ne kadar mutlu oluruz. Tanrı’ya şükrederiz bu günleri bize gösterdiği için. Tüm hareketleri gün be gün izlenir. Hatta kameraya alınır. Akşam aile bireyleri toplanınca izlenir veya anlatılarak büyük zevk alınır. Bu arada bebeğimizin çocukluk çağı başlamıştır. Bizleri izleme veya gözlemleme sırası çocuğumuzdadır. Tüm yapılanları izler bir kamera gibi kaydeder, yeri gelince taklit bile eder. Yalanlarımızı yüzümüze karşı vurmaya başlar.

Anne-baba gibi yürümeye başlar. Anne-baba gibi konuşmaya, gülmeye başlar. Aile içi olup bitenlerden haberdardır. Her türlü hareketlerden etkilenir. Bu nedenle anne-baba davranışlarına çok özen göstermelidir. Çocukların bulunduğu ortamlarda tartışılmamalıdır. Çok etkilenirler. İşyerimizde, aile bireyleri ve çevremizdeki insanlarla olan tartışmalarımızı çocuklarımızın yanında konuşmayalım.

Değerli bir dostunuzun bir kızı dünyaya geldi. Çok mutlu olursunuz. Hatta 5 yaşına gelince birbirinize arkadaşım diye hitap etmeye başladınız. Yaşı küçük ama dostluğu yürek dolduruyor. Anne- babası ile dostsunuz bir de küçük kız katıldı aranıza. Onunla oynamak, sohbet etmek büyük zevk verir insana. Okula başlar. Anne- babası kadar sevinirsiniz. Hasta olunca üzülür, hatta küçük dostunuz öksürünce sizin de ciğerleriniz sökülürcesine acı hissedersiniz. Bütün bunlar yaşamın çiçekleri, güzellikleri.

Bir gün küçük dostunun annesi ile tartışırsınız. Hem de başkaları yüzünden. Konuşmamaya başlarsınız. İşte o günden sonra ne küçük dostunuz ne de dostunuzu göremezsiniz. Oysa her hafta göremeseniz bile sesini duymaktan büyük zevk aldığınız küçük dostunuzla görüşmeniz engellenmiştir. Aradan 6-7 ay geçer tanıdığınızın oğlu evlenmektedir. Düğüne gidersiniz. Biraz sonra küçük dostunuz anne- babası ve teyzesi ile salona gelir. Anne- baba yani yılların dostu hiç selam vermeden yan masanıza otururlar. Küçük dostunuzu bunca ayrılıktan sonra görünce duygulanırsınız. Çağırıp sevmek, sohbet etmek istersiniz. Ama nasıl bir duygudur bu bilmem çocuğun sizden yana bakması bile engellenir. Ne kadar üzücü bir durum.

Oysa o daha çok küçük bir çocuk, küsmesini nereden bilecek. Çocuklarımızı kendi egolarımızın tatmininde alet olarak kullanmayalım. Kin ve nefret tohumlarını ekmeyelim körpe beyinlerine. Yargılarına ipotek koymayalım. Ön yargılı ve sevgisiz yetişmelerine olanak vermeyelim. Düşmanlık tohumlarını aşılamayalım. Geleceklerini kararmayalım. Kişiliklerinin gelişmesinde kin ve nefrete yer vermeyelim. Kendi sorunlarımıza onları lütfen ortak yapmayalım. Ne çocuğumuz ne de biz gelecekte zarar görmeyelim. Çocuğumuza, yaşam kaynağımıza, biricik yavrumuza sevgi ve kardeşlik duygularını verelim. Ülkemiz ve dünya kazansın, kardeşlik kazansın.

Kin ve nefret duygularını bir daha yeşermemek üzere kireç kuyusuna gömelim.

ÇOCUKLARA KIYMAYIN ANNELER-BABALAR…

DUYGULARINA GEM VURMAYIN.

ÇOCUKLUKLARINI DOYASIYA YAŞASINLAR.

 
Toplam blog
: 221
: 1905
Kayıt tarihi
: 27.09.06
 
 

Evli bir kız çocuğu babasıyım. Yüksekokul mezunuyum. Bir kamu kurumunda çalışıyorum.16.03.2017 ta..