Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ekim '11

 
Kategori
Siyaset
 

Bırakın orayı burayı suçlamayı da, iş yapın…

Bırakın orayı burayı suçlamayı da, iş yapın…
 

Bİ FOTĞRAFA BAK, BU ŞUÇLAMANA BAK...


Gazetelerin internet sayfalarında bir haber geziyor.

AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Kızılay’a kızmış!...

Önce size Hüseyin Çelik’i tanıştırayım…

“Hüseyin Çelik: 5 Mart 1959'da Van Gürpınar'da doğdu. Babasının adı Hasan, annesinin adı Sariye'dir.
Öğretim Üyesi: Doç. Dr.; İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirdi. Yüzüncü Yıl Üniversitesinde Türk Edebiyatı, Londra Üniversitesi SOAS'ta Türk Politikası alanında yüksek lisansını, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yeni Türk Edebiyatı Bölümünde doktorasını tamamladı.

1997'de Yüzüncü Yıl Üniversitesinde doçent oldu. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi ve Bölüm Başkanı olarak görev yaptı. Fikri ve siyasi akımlar, Türk kültürü, siyasi tarihi ve edebiyatı ile aktüel meseleler üzerine 15 kitabı yayınlandı. Adalet ve Kalkınma Parti Kurucu Üyesi oldu.

21, 22. ve 23. Dönemde Van Milletvekili seçildi. 21. Dönemde TBMM Başkanlık Divanı Kâtip Üyeliği, 58. Hükümete Kültür Bakanlığı, 59. ve 60. Hükümetlerde Milli Eğitim Bakanlığı görevlerini yürüttü.

İyi düzeyde İngilizce bilen Çelik, evli ve 3 çocuk babasıdır.” (TBMM sayfasındaki özgeçmişidir.)

Her ne "Hikmet" ise, şimdi de Gaziantep milletvekilidir kendisi…

Ayrıca AKP Genel Başkan Yardımcısı sıfatıyla çoğu kez televizyon ekranlarında görürüz.

Diyeceksiniz ki bu kadar patırtının arasında nereden çıktı şimdi Hüseyin Çelik…

Vallaha hiçbir yerden çıkmadı, hiçbir yere girmiyor ki, hep göz önünde zaten…

Nerede polemik var, içinde…

Kendisi "Kızılay deprem bölgesinde çadır temin etme noktasında iyi bir sınav veremedi" diyor, güçlükler konusunda da “Hak veriyor” edasında Kızılay derneğini eleştiriyor. Zeytinyağı gibi yüzüne çıkacak ya…

Benzer her afette Kızılay Derneği, gerek yut içinde gerekse yurt dışında üzerine düşen görevi canla başla yürüten, en azından sesiz sedasız yürütmeye çalışan bir kurumdur.

Elbette aksamalar olmuştur, oluyordur da…

Ancak, şunu iyi bilmek gerekir ki aksamaların nedeni, tek başına Kızılay Derneğine yüklenemez, bu insafsızlık olur.

Başbakanıyla birlikte 7 bakanın bölgeye geldiğini, vatandaşın dertlerini dinlediklerini, başbakanın bunu bizzat yaptığını övünerek anlatırken, aynı övgüyü Kızılay Derneği için de yapması gerekirdi.

Çünkü; yapılan yardımların bölgeye ulaştıktan sonra dağıtımı aşamasında kargaşayı yaratan Kızılay Derneği değil, o yardımı alacak olan vatandaş…

Herkes hakkına razı olsa, sırasını sakince beklese, hiçbir kargaşa olmaz ve üstelik o yardımlar “En kısa zamanda” ihtiyaç sahiplerini bulur…

Hüseyin Çelik madem bölgede, neden olayın bu boyutuna sahip çıkmıyor da kalkıp Kızılay Derneğini suçluyor ki?

Deprem bölgesinin en çok ihtiyaç hissettiği şeylerden birisi de su…

Gücümüzün yettiği kadar “Su” göndermeye karar verdik… Kızılay ile temasa geçtik. Elbette teklifimiz olumlu karşılandı ve TIR’larla suyu göndermek ve biran önce de yerine yetiştirmek için hızlı hareket ediyorduk ki…

Kızılay Derneği “Aman… Bizimle devamlı irtibat halinde olmadan doğrudan bölgeye gitmeyin, çünkü oradaki dağıtımda ‘vatandaş baskısından’ dolayı sıkıntı çekiyoruz” dediler.

Hatta aldığımız bir duyuma göre, bölgeye çadır götüren bir TIR, yolda çevrilmiş, çadırlar alınmış ve şoförü de bir güzel dövülmüş…

Arkadaşlar “N’apalım” diye sordular. Gülümsedim ve “Dövülsek de acilen gidecek” dedim, yola düştüler bile…

Şimdi diyeceğim şu…

Hüseyin Çelik ve onun gibi düşüne yetkililer…

Siz bölgeye ulaşan yardımların, ihtiyaç sahiplerine zamanında ve adil ulaşması için gerekeni yapın, bu millet, o yarayı da en kısa sürede kapatacaktır, bırakın orayı burayı suçlamayı…

25 EKİM 2011
İBRAHİM PEKBAY
 

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..