Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Mart '09

 
Kategori
Deneme
 

Bırakıp gitmeli mi?

Bırakıp gitmeli mi?
 

Alıntı...


Çok şey var yazmak istediğim. Öylesine değil hem de yazacaklarım. Biriktirdiklerim, içimde tuttuklarım. Karalamaların, kelimelerin rahatlatmadığı günler olur bazen insan hayatında. Bakarsınız tüm hayatınızda olup bitenlere. Anlam veremezsiniz çoğuna. Hatta gün gelir kendi yaptıklarınız bile saçma gelmeye başlamıştır. Bir çığlıktır aynadaki yansımanız. Hıçkırıklar karışır çoğu geceye. Kötü zamanlardı onlar geride kaldı dersiniz, şimdi mutlu olma zamanı. Ama bu sefer de bir durgunluk, bir tembellik ki üzerinizden hiç gitmez.

Neresinden tutmalı diye düşünürsünüz? Neresinden tutmalı şu yaşamın. Yüzüne nasıl bakmalı? Nasıl yüzünü güldürebilirsiniz yaşamın, kendinizle birlikte? Her insan mı bocalar sorusu takılır çoğu zaman benliğinize... Soruların ardı arkası gelmeyecekmiş gibi boğulduğunuzu hissedersiniz bu soru dehlizlerinin içinde. Çekip gitmek, bırakmak öylece. İsmini de, aynadaki yansımasını da, gülüşünü de, hıçkırıklarını da, hatta para cüzdanını, kimliğini, ehliyetini, ödemenin külfet olduğu faturalarını, masanızın üzerindeki okunması gereken çalışma kitaplarını, izlenmesi gereken filmleri, hepsini öylece düzeltmeden, öncelik sırasına koymadan, olduğu yerlerde bırakıp gitmek.

Bırakıp gitmek dönmekten daha zordur. Geriye dönmek, tekrar bunaldığınız yaşamın yüzüne bakmak çekip gitmekden daha kolaydır. Gidişler ve gelişler arasında yaşanmaz mı hayat?? Kararların gel-gitleri gibi uzun ve kısa seyehatlerden oluşur yaşamda.

Bir gün aklınızı kaybetmekten hiç korktunuz mu? "Sanıyorum deliriyorum." dediniz mi? Size benzeyen yaşam hikayelerinde en çok olmazlarınızı mı aradınız, yoksa olurlarına mı baktınız? Veyahut mukayese ettiniz mi hiç başka insanların yaşamını kendi yaşamınızla?

Sorular ne çok değil mi? Hayat hakkında olsun olmasın, kendinizle ilgili olsun olmasın...

Anlamlaştırma çabalarını komik bulurum bazen. Ama ben de herkes gibi her şeyi anlamlaştırmaya çalışanlardanım. "Yaşadığımız şeyin bir anlamı olmalı" diyenlerdenim. Olmasa ne olur, olsa ne olur?

Peki ya anlam veremediğimiz şeyleri yaşamamız da Tanrı'nın işi mi?

Bırakıp gitmeli mi? Can Yücel'in severek okuduğum bir şiirini yazayım. Belki cevabı saklıdır.

"Bunca zaman bana anlatmaya çalıştığını, kendimi bulduğumda anladım.
Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış,
Kendi yolumu çizdiğimde anladım..
Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat, okuyarak, dinleyerek değil..
Bildiklerini bana neden anlatmadığını, anladım..
Yüreğinde aşk olmadan geçen her gün kayıpmış,
Aşk peşinden neden yalınayak koştuğunu anladım..
Acı doruğa ulaştığında gözyaşı gelmezmiş gözlerden,
Neden hiç ağlamadığını anladım..
Ağlayanı güldürebilmek, ağlayanla ağlamaktan daha değerliymiş,
Gözyaşımı kahkahaya çevirdiğinde anladım..
Bir insanı herhangi biri kırabilir, ama bir tek en çok sevdiği, acıtabilirmiş,
Çok acıttığında anladım..
Fakat, hak edermiş sevilen onun için dökülen her damla gözyaşını,
Gözyaşlarıyla birlikte sevinçler terk ettiğinde anladım..
Yalan söylememek değil, gerçeği gizlememekmiş marifet,
Yüreğini elime koyduğunda anladım..
''Sana ihtiyacım var, gel ! '' diyebilmekmiş güçlü olmak,
Sana ''git'' dediğimde anladım..
Biri sana ''git'' dediğinde, ''kalmak istiyorum'' diyebilmekmiş sevmek,
Git dediklerinde gittiğimde anladım..
Sana sevgim şımarık bir çocukmuş, her düştüğünde zırıl zırıl ağlayan,
Büyüyüp bana sımsıkı sarıldığında anladım..
Özür dilemek değil, ''affet beni'' diye haykırmak istemekmiş pişman
olmak, Gerçekten pişman olduğumda anladım..
Ve gurur, kaybedenlerin, acizlerin maskesiymiş,
Sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış,
Yüreğimde sevgi bulduğumda anladım..
Ölürcesine isteyen, beklemez, sadece umut edermiş bir gün affedilmeyi,
Beni af etmeni ölürcesine istediğimde anladım..
Sevgi emekmiş,
Emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş... "

 
Toplam blog
: 128
: 1145
Kayıt tarihi
: 23.11.07
 
 

Herkes gibi yazar, çizerim. Dünyamı boyarım hepsi bu!..