Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Mart '10

 
Kategori
Mizah
 

Biraz da gülmece

Biraz da gülmece
 

Hele anlattıkları; fıkralardan daha fıkra!


Aklınızda yaz var biliyorum ama seçmece karpuz değil, seçmece fıkra bunlar. Espri’nin öznesi olan Temel espriye üç kez gülermiş, Birincisi anlatılınca, ikincisi izah edilince üçüncüsü anlayınca. Bakalım siz bu fıkralara kaç kez güleceksiniz:) Uzun oldu ama bir çırpıda okuyacağınıza bahse girerim.

Onun için memleket ille de Trabzon çok önemlidir:
Temel uçakla Trabzon’a gidecek, rastgele bir yere oturur. Asıl yer sahibi gelince de bir türlü kalkmaz. Hostes çare bulamayınca kaptana baş vurur ve kaptan gelip Temel’in kulağına bir şey fısıldar ve Tmel kalkıp arka tarafa oturur. Herkes hayret eder ve kaptana ne dediğini sorarlar. Kaptanın verdiği yanıt ‘Dedim ki burası Trabzon’a gitmez’

Bazı şeyler önemlidir onlar için hele bıyıkları:
Karadeniz’i gezmekte olan turist “Burada herkesin bıyığı var.” diyerek şaşkınlığını ifade edince, Temel burnuna dikkat çekerek “Piz önemli şeylerin altını çizeriz.” demiş

Olmazsa olmazları vardır:
Temel kahvede oturmuş bir kağıda Fadime, hamsi, kemençe, Cemal, misir unu, Dursun, finduk, İdrus, karalahana yazmış düşünüyormuş. Yanına Cemal gelmiş ve ne yaptığını sormuş
“Top on yapayrum.” demiş.

Onun vazgeçemediği şeyler bambaşkadır, kadın aklı(!) ermez buna:
Bir deniz kazası sonucu Temel ıssız bir adaya düşer. Aradan yıllar geçmiş. Yine bir gemi batmış ve can yelekli bir kız yüzerek adaya gelmiştir. Karşısında Temel’i görünce “Yıllardır hasretini çektiğin şeye kavuştuğunu düşünme sakın.” der ve cevabını alır: “Uyyy yoksa misir uni ceturmedun mu?”

Temel’i 4x4’lük anlatan bir fıkra:
Temel İngiltere’de otelde kalırken, oda servisini arayıp:”Tu, Ti, Tu Tu Tu” demiş. Oteldekiler telaşa kapılmış, bu mesajı çözmek için oraya buraya haber salmışlar. Sonunda konsolosluktan bir tercüman bulmuşlar ve Temel’in ne dediği anlaşılmış: 2 çay 222 ye:)

Tembel temizlikçiyle muhatap olmadan haddini bildirmeyi de bilir:
Temel bürosundaki temizlikçiye seslenir: “Dünçü tozları ne yaptun? Masanın üstüne parmağumla tel numarası yazmıştım.”

Haklı olmak da bir başkadır hani de…
Karadenizli adam dükkana girdi ve hamsi istedi. “Karadenizli misin?” diye sordu tezgahtar. Adam kızdı: “Karadenizliyim ne olacak?” Ve başladı yine öfkeyle sormaya: “Ne yani, şimdi Antep fıstığı istesem ‘Antepli misin?’ diye mi soracaksın? İzmir tulumu istesem İzmirli kestane şekeri istesem Bursalı mı olacaktım?” “Yooo,” dedi tezgahtar. “O zaman niye sordun Karadenizli misin diye?” “Burası hırdavatçı da ondan.”

Bakmak başka görmek başka denir ya hani, görmek de başkadır bizim Temel için:
“Yüzme bilmeyen bir turist denize düşmüş, suda çırpınırken can havliyle bağırıyor: ‘Help, help’ Yoldan geçen Temel onu görür ve kızgın bir şekilde bağırır:’Ula incilizce öğreneceğine, yüzme öğrenseydin ya.’

Bazen Nuh der peygamber demez:
Demiryolu için kamulaştırma yapılmıştı. Arazisini devlete vermeye yanaşmayan Temel’e
yetkililer “Rayları mecburen evinizin içinden geçireceğiz.” der. Temel hemen itiraz eder “Her gelene kapıyı açacağımı sanıyorsanız yanılıyorsunuz.”

Temel’in eczacılığı nasıl ola ki?
Eczacı Temel gece nöbetindeyken, kapıdan içeri giren eli tabancalı soyguncu: ‘Çabuk kasayı boşalt.’ der. Temel istifini bozmadan cevaplar: ‘Kusura bakmayun, reçete olmadan bir şey veremeyruk.”

Doktor olmak için diploma almak yetmez:
Dursun eve gelip “”Ben rahatsuzum.” der ve yatar. Bir süre sonra titremeye başlar hemen doktor çağırırlar. Muayene eden doktor bir şey bulamaz ve titremesini geçirmek için arka arkaya iğne yapar yine de işe yaramaz.o sırada Temel gelir, durumu anlatırlar. “Ben bir pakayum.” der odaya girer ve Temel de titremeye başlar. “Ne oluyor?” derler, Temel
pamuk ister. Bir şey anlamazlar ama pamuğu getirip verirler. Önce kendi kulaklarına pamuk tıkar titremesi durur, sonra da Dursun’un kulaklarını tıkar onun da titremesi durur. Şaşkın şaşkın onları seyredenlere durumu açıklar: “Aşağı mahalleden çok ince ve titrek çemençe sesi celeyi, onu kestum.”

Temel bu düz mantıklıdır:
Temel’e rüyasında Allah “Yürü ya kulum demiş.” Temel de arabasını satmış

Babası, Dursun’a mektup yazar, mektup uzun sadece not kısmını yazıyorum: “Not:Mektuba para koyacaktım ama geç aklıma celdi, zarfı kapatmişum.”

Temel evlenir ama:
Düğünden sonra kayınpederi Temel’e “Biliyorum bu zamana kadar bir çok aptallıklar yaptın umarım artık akıllanmışsındır.” der. Temel yanıt verir: “Söz veriyorum babacığım, bu son aptallığımdır.”

Bakmayın vasiyetine, karısını sever aslında:
Temel hasta yatağında karısına son vasiyetini söyler: “Ben öldükten sonra hemen evlenesun!” Karısı üzgün bir şekilde başıyla onayladıktan sonra dışarı çıkar. Temel’in yanında bulunan arkadaşı sorar: “Uşağum neden böyle dedun, hiç insan karısinun başkasıyla evlenmesini ister mi?” Temel yanıt verir “Ula dursun ha ben öldükten sonra hiç değilse bir kişi arkamdan üzülsün isteyrum”

Bu fıkrayı Mümine ve diğer kadınlara şiirler döktüren arkadaşa ithaf ediyorum:
Temel çok sıkıntılıymış. Onun bu hali Dursun’un gözünden kaçmamış ve sormuş: “Ne oldu Temel durgunsun biraz” “Sorma başım belada. Bir mektup aldım, adam kızıyla ilişkisini kesmezsem beni öldüreceğini yazmış.” “Ne var bunda, sen de kesersin.” “Tamam da isim yazmamış.”

Temel bu doktor da olur:
Ameliyat odasında genç doktor Temel’le hastası konuşuyordu: “Aman doktor çok korkuyorum, ömrümde ilk defa ameliyat olacağım. “Korkacak bir şey yok bak ben korkuyor muyum, ömrümde ilk defa ameliyat yapacağım”

Atatürk’süz temel olur mu?:
Oğlu Temel’in karnesindeki kırık notları görünce beyninden vurulmuşa dönen Cemal “Ha uşak pu ne haldur, Atatürk senin yaşundayken sınifunun pirincisiydu.” Temel üzgün üzgün babasına baktı ve şöyle mırıldandı: “Doğru deysun ya buba senun yaşındayken de Cumhurpaşkanuydu…”

Fadime de Temel’den aşağı kalmaz hazır cevaplılıkta:
Temel Fadime’ye çocuklarını gösterip “Bak zekasını penden almuş, ne kadar akıllu!” Fadime dayanamamış: “Onun için penum aklum yerinde.”

Bir çoğumuzun anlayamadığını şıp diye anlamıştır:
Cemal’in falcılarla fal hikayelerini dinleyen Temel “Pen falculara inanmayrum” “Neden?” “Geçen bi falcıya çittum, kapısınu çaldım.” “Ne dedi?” “Kim o?”

Bu fıkra ters olmuş sanki:
Okuldan yeni mezun olmuş bir ziraat mühendisi Temel’in bahçesini dolaşıyormuş “Sizin bu meyve alma metotlarınız eskidi.” demiş genç adam. “Bakın mesela şu ağaç, doğru budanmamış doğru gübrelenmemiş.Üstelik doğru yere de ekilmemiş. Buradan yılda on kilo elma alırsanız şaşarım.” “Ben de şaşarım.” demiş Temel “Çünkü bu elma değil şeftali ağacı.”

Kulak arkası kalem olmadan marangoz olur mu?
Marangoz Temel ahşap bir binanın restorasyonunda çalışmaktadır. İkinci katın iskelesinde çalışırken, testereyi kaydırırı ve kulağını keser. Kulağını görmek umuduyla aşağıdaki işçilere seslenir. “Hey, beyler aşağıda bir kulak gördünüz mü?” Şaşkın işçiler şöyle bir etraflarına bakar ve kanlar içinde bir kulak bulup Temel e gösterirler. “Bu mu?” Temel aşağıya doğru eğilip gözlerini kısar: “Yok yav benimkinin arkasında kalem olacaktı.”

Maalesef bir nostalji fıkrası:
Temel uçakla Amerika’dan dönüyormuş, Temel’i ajanlar karşılamışlar. Ajan ceketini açıp:
‘FBI’ demiş, Temel de ceketini açıp ‘Sümerbank’ demiş.”

Ve son fıkra:
Temel geçirdiği büyük sıkıntıya dayanamayıp intihar eder. Cebinden “Vasiyetimdir” yazılı bir kâğıt parçası çıkar. Kâğıtta şunlar yazılıdır: Gözlerimi göz bankasına, kalbimi, böbreğimi, karaciğerimi organ nakli bekleyen hastalara, beynimi de ülkeyi yönetenlere bırakıyorum.

Ne dersiniz belki de çözüm budur?

 
Toplam blog
: 210
: 3227
Kayıt tarihi
: 29.03.07
 
 

Yazmak... Öyle güzel, öyle hoş ve öyle derin bir eylem ki!.. Olmazları bile oldurabiliyorsun. "Ke..