Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ağustos '10

 
Kategori
Siyaset
 

Birbirimizi anlamaya çalışmak

BİRBİRİMİZİ ANLAMAK BU KADAR MI ZOR?

Anayasa değişikliklerine ilişkin referanduma yaklaşık bir ay kala, siyasi parti liderleri tartışmanın düzeyini oldukça aşağılara çektiler.

Siyasi partiler sonuçta iktidarı hedefleyen kurumlar ve bu partilerin yöneticilerinin gerçekleri değil de, seçmenlere hoş gelecek söylemlerini ve bunların içerisinde toplumsal yapımıza uygun düşmeyen konuşma ve hitapların olmasını bir anlamda doğal karşılamak mümkün olabilir.

Ancak yıllardır birlikte politika yapmış, iş ortaklığı, arkadaşlık, komşuluk oluşturmuş, hatta aynı ailenin bireyleri olarak yaşamış insanların referandumdaki tercihleri nedeniyle birbirlerini anlamakta böylesine zorlanmalarını doğrusu ben anlayamıyorum.

12 Eylülde yapılacak halkoylamasının ardından çıkan sonuç ne olursa olsun, 13 Eylülde bizler yine aynı insanlar, aynı ilişkileri sürdürmek zorundayız. Yine arkadaş, yine ortak, yine komşu, yine müşteri ya da amir-memur ilişkisi eskisi gibi devam edecek. Aynı tercihe uygun oy kullanmadık diye birbirimize düşman mı olacağız?...............

.. Komşumuz farklı oy kullandı diye evimizi mi değiştireceğiz, ortaklığımı bozacağız, devamlı gittiğimiz kahveyi, marketi, kuaförü ve daha ötesi eşlerimizi mi terk edeceğiz?

Bu nasıl anlayış, bu nasıl demokratik bir yaklaşım? Böyle ilkel, böylesine geri ve sığ bir zihniyet olabilir mi?

Hangi gerekçe ya da etkilerle, kim nasıl isterse tercihini özgürce belirlemeli, kendisi gibi düşünmeyenlere de saygıyla, hoşgörüyle yaklaşabilmeli. Bırakın demokrat olmayı, insan olmak bile tek başına bunu gerektirmez mi?

O zaman ne oldu bizim insani değerlerimize?

Hayır diyenler, evet diyen herkesi AKP li olmakla suçlayacak, evet diyenler, hayır diyenlerin tümünü darbecilikle, Ergenekon yanlısı olmakla suçlayacak! Geçmişten beri yapıldığı üzere yine birileri bir oyun tezgahlıyor ve toplum olarak bizleri birbirimize düşürmeye çalışıyorlar.

Haydi! Onlar, görevlerini yapıyorlar da bize ne oluyor?

Biz niye bu oyuna geliyoruz! Niye birbirimiz önyargısız anlamaya, dinlemeye çalışmıyor, tahammül göstermiyoruz? Hoşgörünün sınırlarını alabildiğine genişleterek, tüm siyasi önyargılardan arınarak gerçeği bulmaya, algılarımızı doğru yönlendirmeye, sabırla her görüşten insanı dinlemeye çaba göstermiyoruz.

Bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olunmayacağı gerçeğinden hareket etmek yerine, salt partimiz yöneticileri böyle istedi diye ya da salt birilerine kızdığımız için duygusallığımıza yenik düşerek tercihlerimizi belirliyoruz.

Gerekçemiz ne olursa olsun, ister parti disipliniyle hareket edelim, ister medyanın etkisinde kalarak; ister hayır, ister evet diyelim, ama ne olur ötekileri düşman görmeyelim.

Bizimle aynı tercihi yapmayanların da bu ülkenin insanları ve gelecekte de birlikte yaşamak zorunda olduğumuz arkadaşımız, iş ortağımız, komşumuz, yakınımız, eşimiz, dostumuz olduğunu unutmayalım.

Dünyada değişmeyen tek şey, değişimin kendisidir!

Bugün bize yanlış gelen bir şeyin yarın doğru olduğunu görebiliriz.

Geçmişte doğru sandığımız birçok konunun bugün yanlış olduğunu gördüğümüz gibi.

Sevgi, barış, dostluk ve hoşgörünün simgesi saydığımız Ramazan ayının başladığı şu günlerde gereksiz düşmanlıklardan kaçınarak, birbirimizi anlamaya, dinlemeye, tahammül göstermeye çalışmak en iyisi.

Politikacıların siyasi hırs ve ikbal hesaplarının kurbanı olmamaya özen göstererek sevgi ve anlayışın hakim olduğu bir tartışma dilini oluşturmak zorundayız.

İnanın bu o kadar zor değil.

ayhanongun@gmail.com

 
Toplam blog
: 396
: 168
Kayıt tarihi
: 13.01.10
 
 

Barış içinde, birlikte yaşayabilmek adına insan ve emek odaklı paylaşımlardan yanayım.   Öğretmen..