Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Nisan '09

 
Kategori
İlişkiler
 

BİRBİRİNİ TAMAMLAMANIN GÜCÜ ADINA; GÜÇ BENDE ARTIK

BİRBİRİNİ TAMAMLAMANIN GÜCÜ ADINA; GÜÇ BENDE ARTIK
 

afiyet olsun


(Başlık çağrışım yapanlara; gölgelerin gücü adına, güç bende artık; he-man)

Onu tanımak, sonra sevmek ya da sevme ve sonra tanımak. Kendi içinde ne büyük bir çelişki, bir nevi kısırdöngü-sevmek burada yerine tam uygun bir ifade gelmediğinden yazılmakla birlikte- hoşlanma belki de daha açıklayıcıdır.

Birinin bir tavrı, sesi, duruşu, davranış veya herhangi bir şey; sizi etkiler ve alıp götürür. Ya da siz meyillisinizdir zaten peşinden gitmeye; Sonra paylaşılanlarla-kimisi az, kimisi çok- O birinin nasıl da farklılıklaştığını görürsünüz. Ona sormadan, danışmadan üzerine kimlikler veriyor, görmek istediklerinizi beklediğinizden; karşındaki de O kişi olmadığından; yaşanan hayal kırıklığı ve iç çekişlerinin büyüklüğü de kaçınılmaz oluyor.

Eskilerin söylediği; önce tanı sonra sev ya da zamanla seversin işte burada devreye giriyor galiba. Beklentilerin ne kadar az olursa, onun getirdikleri de o kadar büyük ve değerli oluyor.

Tabii buradaki az kavramı, kişiden kişiye değişmekle birlikte; bunu başarabilmekte herhalde ayrı bir tez konusudur.

Getirip, getiremeyeceği ise apayrı bir hikaye konusu…………..

Bunun yanında; Her geçen gün yavaş yavaş azalmaktan, yitip gitmektense; her geçen gün çoğalmak, birken biz olmak kişiyi daha da güçlü kılıyor. Şüphesiz kılması da gerekiyor. Tanıdıkça, gördükçe, hissettikçe daha çok sevilmeye değer olduğunu bilme; Ona olan bağlığı da artırıyor.

Zannediyorum, bir film karesi ya da bir satır arasındaki ki bu cümle de beni alıp götürmeye yetmişti. “Eşim, ona her gün yeniden âşık olabilmem için bana yeni bir neden veriyor”

Önce düşünmüştüm olabilir mi böyle bir şey diye; nede olsa günümüz insanları her şeyi çabuk tüketiyordu. Bir kadın ya da erkeğin –isterlerse- içinde ne çok cevher vardı ki yenileri verebiliyor ya da sergiliyor; karşı tarafa her gün yeniden ve yeniden âşık olunabiliyordu. Sevgi coşkun akan dere misali şehri kaplıyordu.

Her iki taraf içinde düşünüldüğünde herhalde müthiş bir duygu olmalı.

Yaş ilerleyince yaşananlardan gelen tecrübe battaniyesine biraz daha sıkı sarılıyor insan. Öyle olunca da önce korkuları öne çıkıyor ya da sürekli bir korunma içgüdüsü. Bir taraf tüm çıplaklığı ile sunmuşken kendini; diğer taraf ağır ağabey modunda ya da kokoş kendini ağırdan satma modeliyle -maskelenmiş yüzlerle- anın neresinde oldukları belli olmayan bu garip paylaşım silsilesinin görüşme saatlerinde debelenip, duruyorlar.

Hal böyle olunca da mutlu aşk/evlilikler ve paylaşım savunucuları da ister istemez anlatılan hikâyelerle, savaşçı ruhlarında ağır can kayıpları olabiliyor.

Pek tabii yeniden birini tanımak, birini yaşamına sokmak, onunla yeniden biz olabilmek ve birbirini kendi uyum senfonisi içinde tamamlamak için önce kendinde tanıma gücünün olup, olmadığı ya da keşfetme arzusunun alevinin henüz sönmemiş olması gerekiyor.

İlmek ilmek işlenen bir örtü ya da sakin yol alan bir gemi misali her bir parçayı itinayla toplamak, birleştirmek ve ondan uyumlu bir eser çıkarma yeteneğinden de bir şey kaybetmemiş olmak gerekiyor.

Bunlara ek olarak da bir tutam anlayış, biraz içgüdü, empati ile pozitif düşünce şerbeti, yaşamın her evresinden de acı –tatlı- tuzlulardan ortaya karışık, üzerine özen ve emek, sevgi ve saygı, güven tozlarından serpilecek tabii servis tabağı paylaşımlarla süslenecektir.

Gözünüz korkmasın hemen. İhtiyaç listesi uzun gibi gözükse de el çabukluğu ve biraz da düş perilerin yardımlarıyla her şey mümkün.

Önlüğümü taktım, listeyi kontrol ettim ve derin bir nefes aldım.

Birbirini tamamlamanın gücü adına güç bende artık.

Acaba içine kimsenin bilmediği anneannemin gizli formülünden de bir tutam eklesem mi?

 
Toplam blog
: 54
: 2211
Kayıt tarihi
: 07.09.06
 
 

1975 doğumlu tipik bir terazi.. Kimine göre bu yıllara bir sürü şey sığdırmış biri; kimine göre..