Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Eylül '14

 
Kategori
Yoga / Meditasyon
 

Birbirlerini tamamlamak...

Birbirlerini tamamlamak...
 

Geçen hafta hem özel dersimde hem de grup dersinde sırt kaslarını güçlendirip esnetmeye odaklandım. Neden bilmiyorum? Sanırım günümüzde birçok insanın sırt ağrılarından şikayetçi olması yüzünden... Ya da bilgisayar başında geçirilen uzun zamanlar böyle bir ders yapmaya sevketti beni. Belki de sırt kaslarını güçlendirdiğimizde daha dik ve düzgün bir duruşumuzun (postür) olacağını düşünmüş de olabilirim. Sebebi her ne ise, geçen haftaki derslerde sırt kaslarına eğilmiştim.
Derse başlarken belirli bir amacım yoktu. Derse başındaki meditasyon sırasında, dersin amacının sırt kaslarını güçlendirip esnettirmek olduğunu ve niyetimin şifalanmak olduğunu söylemiştim ve eklemiştim: "İsterseniz, siz kendinize başka bir niyet belirleyin ve dersin sonunda o niyetinize ulaşıp ulaşmadığınızı gözlemleyin." Bakalım nasıl bir ders olacaktı? Genellikle ders öncesinde bir niyet ve tema belirlerdim ve dersin akışını bu temaya uydururdum. Dersin sonunda ne gibi bir noktaya geleceğimizi merak etmedim desem yalan olur. Hadi hayırlısı...
Derse omurgayı esneterek başladık. "Utthita balasana" (uzanmış çocuk), "marjaryasana-bitilasana" (kedi inek esnetmesi), masa pozisyonunda denge, "iğneden ipliğe" burgusu ve "uttana shishosana" (uzanmış yavru köpek duruşu) yerde omurga ve sırt için yaptığımız asanalardı. 
Bedeni yerde ısıttıktan sonra "adho mukha svanasana" (aşağı bakan köpek) ile ayağa kalktık. "Vinyasa" akışını takiben "tadasana"da (dağ duruşu) "mat"ın (yoga minderi) önünde buluştuk. Birkaç kez "surya namaskara" (güneşe selam) akışları ile bedeni iyice ısıttık. Artık sırt kaslarını daha yoğun çalıştırabilirdik.
Sırt kaslarını güçlendirmek için ayakta yaptığımız asanaları soracak olursanız... Bazen ellerimizi yere ya da dizlere yerleştirerek bazen de ellerimizi omuz hizasında öne uzatarak "ardha uttanasana" (ayakta yarım öne eğilme), "virabhadrasana I" (birinci savaşçı), "virabhadrasana II" (ikinci savaşçı), "virabhadrasana III" (üçüncü savaşçı), "parsvakonasana" (yan açı duruşu), "parivrtta parsvakonasana" (dönmüş yan açı duruşu), "trikonasana" (üçgen), "parivrtta trikonasana" (dönmüş üçgen), "garudasana" (kartal), "ardha salamba sirsasana" (yunus duruşu) ve dirseklerin üzerinde sopa duruşu... Yunustan sopa duruşuna, sopadan yunus duruşuna beş kere geçiş ve yunus duruşunda kalış... Tam o anda, sınıfa seslendim: "İsteyenler 'pincha mayurasana' (önkol duruşu) deneyebilir." Grup dersime yeni katılan öğrenciler ne demek istediğimi anlayamadılar. Geçen seneden beri derse sürekli katılan öğrenciler ise, o an bu ters duruşu denemek istemediler çünkü duruşu sınıfın ortasında denemelerini istemiştim. Duvar kenarında değil. Sadece bir öğrenci kollarının üzerinde birkaç kere zıpladı ve duruşu tam olarak yapmadan vazgeçti. 
Dersin sonuna doğru yerde birkaç tane sırt güçlendirici asana yapmaya karar vermiştim. "Dandasana"da (asa duruşu) dik durmaya çalışmak, "navasana"ya (sandal) geçmek ve sırtı düz ve omurgayı dik tutmak ilk başta denediğimiz asanalardı. "Ardha bhekasana" (yarım kurbağa), "salambhasana" (çekirge) varyasyonları ve "ustrasana" (deve) ise yerdeki diğer sırt güçlendirici duruşlardı. Deve duruşunu denerken, "aksiyel ekstansiyonu" hatırlattım. "Aksiyel ekstansiyon" neydi? Omurganın doğal eğilimlerinin aynı anda düzleştirilmesi diğer bir deyişle servikal lordoz (boyun çukuru), torakal kifoz (sırt kamburu) ve lumbar lordozun (bel çukuru) ortadan kaldırılması, omurganın düzleştirilmesi ve omurga boyunun uzamasıydı.
Bunu ayrıntılı bir şekilde açıklamalıydım: “Nefes alırken kasık bölgesinden yukarıya doğru nefesle birlikte iyice uzadığınızı hissedin. Omurga uzasın, uzasın, uzasın ve artık nefes tükendiğinde ve bir santim bile uzayamayacağınızı farkettiğinizde geriye doğru eğilin. Arkaya eğilmek sadece başı ve omuzları arkaya atmak değildir. Önce omurgayı iyice uzatmak ve ardından da omuzları geriye açıp göğüs kafesinden arkaya eğilmek gerekir. Sadece başı arkaya atmayın (bu arada gösteriyordum). Sadece omuzları arkaya düşürmeyin (aynı anda gösteriyordum). Göğsünüzde bir ip varmış da bu ip ile yukarı çekiliyormuş gibi hissedin. Son noktaya geldiğinizde artık omurgayı daha fazla uzatacak yeriniz kalmadığında, omuzları geriye doğru yuvarlayın ve göğüs kafesini yukarı doğru açın. Eğer bu noktaya geldiyseniz, en son başınızı geriye bırakabilirsiniz. Ellerinizle belinizi destekleyin." 
İlk denemede ellerle beli desteklemelerini istedim. İkinci denemedeyse eğer ulaşabiliyorlarsa topuklara ulaşmalarını istedim. Sınıfı tekrar gözlemledim. O anda bacakların geriye doğru gittiğini farkettim. Sınıftan tekrar beni izlemelerini istedim ve gösterdim. "Siz geriye giderken, bacaklar da sizinle birlikte geriye gitmeyecek. Bacaklarınız yere dik kalmaya devam edecek. Hatta kalçayı ve bacakları biraz öne ittirebilirsiniz ki böylece geriye doğru gitmesinler." Ve herkes yeniden denedi. Katılımcıların hepsini tek tek gözlemledim ve herkesin "ustrasana"yı tam olması gerektiği gibi yapmasından mutlu oldum. 
Artık ders sona ermek üzereydi. Enerjiyi biraz terse çevirmek için birkaç ters duruşa odaklanmaya karar vermiştim. Bedendeki enerji gün boyunca yukarıdan aşağı doğru akmaktaydı. Bedeni terse çevirerek enerjiyi beyne doğru akıtmayı planlamıştım. "Salamba sarvangasana" (omuz duruşu), "halasana" (saban duruşu), "karnapidasana" (kulak basıncı duruşu) ve "matsyasana" (balık) serisini yaptırdım. Herkes kendi hızında... Her asanada ister üç, ister beş, isterse daha fazla nefes bekleyerek... İsterse asanalardan sadece birisini ya da ikisini yaparak... Tamamen özgürce... Bedeninin ve ruhunun o anki isteklerine cevap vererek... Tek koşul en son "matsyasana"yı yapmaktı. Bedeni dengelemek için.
"Savasana" (derin gevşeme ve dinlenme pozisyonu) öncesi "twisted roots" (dönmüş kökler) burgusu ile bedeni ve sinir sistemini gevşettik. Sonrasında uzun bir gevşeme süresi ve kapanış meditasyonu. Eller kalbin önünde "anjali mudra"da (dua pozisyonu). 
Grup dersimde değil ama özel dersimde o an bir şey oldu. Derste herhangi bir niyet belirlememiştim ama dersin sonunda içimden geçenler dudaklarımdan döküldü: "Sırtı esnetmek ve güçlendirmek için yoga yaptık. Amacımız şifalanmaktı. Yani ben ders için böyle bir amaç ve niyet belirlemiştim. Dersin başında herhangi bir felsefi niyetim yoktu ama dersin şu son anında içimde hissettiklerimi paylaşmak istiyorum. Sırtı güçlendirmek ya da esnetmek tek taraflı bir olay değil. Sırtı güçlendirmek ve esnetmek için aslında göğüs kaslarını da esnetmek ve güçlendirmeye ihtiyacımız var. Yani hayatta hiç bir şey tek başına olmuyor. Herşey birbirine bağlı. Göğüs kafesini esnetmeden, omuzları geriye yuvarlamadan arkaya eğilemiyoruz. Sırtı esnetemiyoruz. Demek ki hayatta herşey ve herkes başkalarına ihtiyaç duyuyor. Tek başına var olamıyor." Sadece fiziksel olarak rahatlatacak bir ders planlamışken, ders yine felsefi bir noktaya gelmişti. Kimbilir? Belki de fiziksel, ruhsal ve felsefi birbirinden ayrı olmuyordu... Birbirlerini tamamlıyordu...
 
Toplam blog
: 201
: 432
Kayıt tarihi
: 08.05.13
 
 

Uluslararası Yoga Alliance onaylı hatha, vinyasa, yin ve prenatal yoga eğitmeni... Hayata bambaşk..