- Kategori
- Şiir
Birdenbire oldu eylül...
Birdenbire soğuktum sanki
Birdenbire azar azar su verip sesime
Çelikleyip dilimi birdenbire
Kestim bütün gelincikleri kökünden.
Deştim gecenin rahmini
Ölü doğdu gün
Hey…
Baktım ki yapayalnızım açık sularda…
Sesim beşbin yıl geriden gelir
Dilimi çivi çivi işlemişler duvara…
Ondan beni sümer sanıp
Ondan beni hitit sanıp
Şekil şekil resim sanıp
Höyük höyük gömü sanıp
Eliyorlar toprak toprak…
Bari dokunduk sanmayın
İnsan yanıma…
Saldım turna kanatlarına takıp yaz akşamlarımı
Gitti gider turuncu şafaklarda ak alnıma doğan karanlık
Güz yüzlü çocuk gibi sokulur
Sokaklarıma ardı sıra yağmurlar
Büyür günden güne yalım yalnızlık…
Yola salsam gözlerimi döner’mola
Açar mı yeniden atlatıp güzü kışı
Mayıs gülü tomurcuk…
Kızıldı demincek
Her bir yanı elvan elvan
İki elimin parmaklarını açtığım kadar avuçtu
Hem saçları mısır püskülleri gibi sarı
Hem ayçiçekleri gibi bükük boynu…
Hani ya kısa sürerdi nisan ağlamakları
Hani ya taze gelin gitmeleri demincek…
Ne değdi yazımın güzelliğine
Sayrı bir eylül gibi dolaşır ince ince…
Sen bilmezsin…
Kerpiç kerpiç dayardım sırtımı
Bana da cevizlerin türküsünü söylerdi rüzgarlar
Gökleşirdi gözüm
Yıldızlara kadar…
Şimdi böyle sade yıldız
Şimdi böyle sade gök
Şimdi böyle sade ceviz
Şimdi böyle sade kerpiç…
Sanki yaşamadım
Tükendim sanki hiç…