Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ağustos '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Birileri de "Atatürk'ü ve cumhuriyeti benimsemeyenler, vatandaşlıktan çıksın" derse ( 1 )...

Birileri de "Atatürk'ü ve cumhuriyeti benimsemeyenler, vatandaşlıktan çıksın" derse ( 1 )...
 

Merhaba değerli okurlar,

Esasına bakarsanız, Ülkemizde tek partinin İktidarda olması, gerçekten Ülke yönetiminde bir istikrar unsurudur.

Ben 2002 seçimleri sonrasında AKP'nin tek başına İktidarda olmasını müteakip ve ondan öncesinde de Refah ya da devamı partilerin, Belediye hizmetlerini esas alarak gerçekten vatandaşa hizmet konusunda başarılı bir performans çizdiğini yakın çevremle hep paylaşmış, ancak, onların bazı düşüncelerinin, karanlık sayılabileceğini, bu düşüncelerini hayata geçirme teşebbüsünde bulunmaları halinde ise, bunun karşısında durabilecek tek gücün TSK olabileceğini hep söylemişimdir.

Çünkü AKP'nin üst düzeyinde bulunanların bir çoğu, basına yansıdığı kadarıyla, tarikat, dergah, cemaat gibi yerlerden gelen insanlar. Bunların büyük bir çoğunluğunun, Nakşibendi tarikatının İskenderpaşa müridlerinden olup, bir bölümü de, Nur tarikatı ve Fettullahçı grubundan olduğu öne sürülmekte.

Sayın Başbakanımızın, Nakşibendi tarikatının İskenderpaşa dergahı müridlerinden olduğu, Sayın Cumhurbaşkanı adayı Abdullah GÜL beyin ise, Nakşibendi Şeyhi, Seyyid Abdülhakim Arvasi'nin dergahının etkisiyle tarikat-cemaat ilişkisine katıldığı belirtilen Necip Fazıl KISAKÜREK'in Büyük Doğu Ekolünden geldiği, Sayın ARINÇ'ın ise, Nur tarikatı müridi olduğu iddia edilmektedir.

Tabii ki, söz konusu şahısların hayır böyle bir şey yok deme hakları vardır ve böyle olmadıklarının ifade edilmesi halinde ise, memnuniyetle gerekli düzeltmeyi bu sayfalarda yapmanın, benim bir görevim olduğunu da ifade etmek isterim.

Gerçekten bugün AKP'nin karşısında duran kesimlerin, AKP'ye karşı niçin tepkili ve temkinli davranmak durumunda olduklarını, gerek Sayın Başbakan'ın ve gerekse Cumhurbaşkanlığına adaylığını ısrarla ortaya koyan Sayın Abdullah GÜL'ün, geçmişte basına da yansıyan söylemleridir.

Peki, nedir bu söylemler derseniz, işte bir bölümünü sıralayayım;

-Ben Ülkemi pazarlamakla mükellefim,

- Ben İstanbul'un imamıyım,

-Cumhuriyet döneminin artık sonu geldi.

-İslam karşısında laik biri değilim,

-Elhamdülillah, müslümanım diyenlerin şeriatçıyım demesi de gerekir,

-İmamlarda nikah kıysın,

-Laik değilim, laikliği korumakla yükümlüyüm,

-Tutturmuşlar laiklik elden gidiyor diye. Yahu Millet istedikten sonra laiklik tabii elden gidecek.

-Hem laik, hem müslüman olunmaz.Ya müslüman olacaksın, ya laik. İkisi bir arada olunca, ters mıknatıslanma yapar. Mümkün değil her ikisi bir arada olmaz.

-Mahkemenin türbanla ilgili söz söyleme hakkı yoktur.Söz söyleme hakkı din ulemasınındır.

-Bize göre demokrasi, amaç değil ancak bir araçtır. Hangi sisteme gitmek istiyorsanız, bu düzenlerin seçiminde bir araçtır. Türkiye kendisine, din olarak Kemalizmi almış, başka hiç bir dine hayat hakkı tanımayarak kitlelerine zorla dikte ettirmiştir.Oysa en üst belirleyici, İslamın ilkeleridir.Her şey ona göre belirlenir.

-Ben Meclisin dua ile açılmasından yanayım.

-Başbakanlık koltuğuna oturmadan ölürsem, gözüm arkada kalır.Allah nasip ederse bir nihai hedefim Çankaya Köşküne çıkmaktır.

-Cumhurbaşkanının İmam Hatipli olacağı günler yakındır.

Peki, AKP'li üst düzey yöneticilerin bu ve benzeri söylemleri karşısında duranlar ne demektedirler, onları da kısaca sloganvari ! bir uslupta yazalım;

-Kasımpaşa imamı, satamazsın vatanı,

-Türkiye, laiktir laik kalacak,

-Laik değilsen, layık değilsin.

-Ne postal ne takunya, Cumhurundur Çankaya,

-Çankaya'da imam istemiyoruz.

-Susma sustukça, Tayyip Erdoğan gelecek,

-AT'ın yaptığını yapamadık.

-Yaşasın Demokratik, Laik, Sosyal Hukuk Devleti,

-Demokrasi gericiliğe hoşgörü değildir,

-İnançlara saygılıyız, irticaya hayır.

-Tehlikenin farkındayız, buradayız.

gibi....

Sayın Başbakanımızın dün, Sevgili Uğur DÜNDAR'ın programında söylediği bir sözü de hatırlatmak istiyorum. "Ben halkıma söz verdim mi, o sözü tutarım."

İşte tam bu tam bu noktada, Sayın Başbakanımıza diyorum ki, Halkı kandırıyorsunuz Sayın Başbakanım, gerçekten bu davranışınız Halkın gözünün içine baka baka yalan söylemektir...En basit örneği, Siz Halka Dokunulmazlığı kaldırma sözü verdiniz, ama, TBMM'de yeterli çoğunluğa da sahip olmanıza rağmen yapmadınız. Bu Sizin yalan konuştuğunuzun en önemli ve somut bir örneğidir.

Yine Sayın Bekir ÇOŞKUN'u muhatap alıp da kalkıp, "GÜL benim Cumhurbaşkanım olamaz diyenler vatandaşlıktan çıksın" demenize ne demeli...

Oooo o kadar çok söylenecek şey var ki...

En hafifinden, birileri de çıkıp, "Atatürk'ü, ilke ve inkılaplarını, Cumhuriyeti benimsemeyenler, vatandaşlıktan çıksın." derse, ne dersiniz?

Devam edecek...


 
Toplam blog
: 407
: 877
Kayıt tarihi
: 02.07.06
 
 

15.12.1950 Mersin doğumluyum. İzmir Ticari İlimler Mezunuyum. Bir Kamu Kuruluşundan  Şube Müdürü ..